İKİNCİ ÇÖZÜM SÜRECİ OLMAMALI

Mayıs ayının en çok konuşulan hatta oturulup enine boyuna da konuşulması gereken konuların başında yer aldı ikinci Çözüm Süreci tartışması! Geldi gelecek derken her seferinde dilime doladım. Ama görüyorum ki duyumlar beni yanıltmadı. Çünkü bilinir ki siyasette kulisler hiçbir zaman yanlışa meyil vermez. Buda onun ikinci örneği. Bakalım bizi bu sürece yeniden götürmeyi planlayanların derdi ne? Arkasından neler gelecek neler! Hayır, ne oldu şimdi merak içerisindeyim. Yerel seçim öncesi bu konuya karşı dimdik duruş sergileyenler biz değil miydik? Aslında bu sürecin olacağı Meral Akşener tarafından katıldığı bir programda dile getirilmişti. 31 Mart öncesi İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programında konuk olarak yer alan İYİ Parti lideri Akşener’in bir ifadesi dikkatimi çekmişti. Kendisine canlı yayında bu konu üzerine yöneltilen soru karşısında “İmralı ile görüşmeler başladı, ulaklar gidip geliyor.” İfadesi belli ki bugünlerin habercisiymiş. Unutmaya meyilli bir toplumun ferdi olarak hatırlatmak istedim! O zamanla bugüne bakılınca beyin fırtınası yapmanın ne kadar gerekli olduğu daha çok anlaşılır hale geldi. Peki, o halde şimdi ne olacak? Bebek katili üzerindeki tecrit kaldırıldı, 8 yıl aradan sonra ilk kez avukatları ile de görüştü. Cevabını merak ediyorum. Yine seyyar mahkemeler kurulacak mı? İkinci Habur Kapısı rezaleti yeniden mi yaşanacak? Analar ağlamasın diyerek o günlerde toprağa verdiğimiz ana kuzuları vardı onların vebalini kimler ödeyecek? Sorular sorular bitmeyen sorular! Bir ayda 27 şehidimizi toprağa vermişken hiçbir şeyin izahı yok, olamaz, olmamalı. Sadece bununla kalmadı, genel seçimler öncesi içeriye atılan HDP’li Selahattin Demirtaş’ta birer birer davalardan beraat ediyor. Ne için bu kadar taviz? Seçim öncesi tehlikede olan bekamız bugünlerde daha çok tehlikede değil mi sizce de? Bunun gibi birçok soru kalıbı hali hazırda benle beraber, aklım almıyor, almayacakta! Kabullenemiyorum! Çünkü biliyorum ki mundar bastırık tutmaz! İlk çözüm sürecinde tepkisini net şekilde dile getiren siyasi parti gruplarından bazılarının buna sessiz kalması neyi örtbas edecek ki, buda ayrı bir tartışma konusu. İlk çözüm süreci yıllarında kendini açılıma adayan sözde aydın gazeteciler vardı, bu uğurda şerefli Türk Askerinin onurunu bozuk para gibi harcamışlardı. Ayrıca bu konuda atılan tweetler bile mevcut. Kimi asker eşleri doğudakiler için soyunsun derken, kimi de TSK’yı katil olmakla suçluyordu! Hatırlamanızda fayda var çünkü tarih bunları unutmadı! İnsan hiç unutur mu zaten, canı nereden yandıysa hep hatırlar, buda ondan sayılır. O aydın(!) gazetecilerden biride Nagehan Alçı. Kendisini Fetö’nün savcısı olan Zekeriya Öz’e olan yakınlığı ile tanımaktayız. Habertürk yazarı Alçı bir ifadesinde şunu dile getirmiş; “ Devlet ile Öcalan arasında bir kapı aralanıyor. Ben bu durumun Türkiye’nin menfaatine olduğu kanaatindeyim.” İşte burada sahne bitiyor zaten! Sahi ya büyük Türkiye Cumhuriyeti Devleti ne zamandan beri bir İmralı Canisinden medet umuyor ki? Biz neyiz, Muz Cumhuriyetiyiz de bizim mi haberimiz yok! Gerçekten pes artık, pes pes! Adama sorarlar değil mi, Öcalan mı Türkiye’nin geleceğine yön veriyor diye. PKK lideri hiçbir zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin muhatabı değildir, olmamalıdır da! Eğer ki bu açılım süreci yeniden olacak, Bebek katili muhatap alınacaksa o zaman CHP’ye bir özür borcu var herkesin! Bu noktada dezenformasyona uğratıldığı aşikar! Çünkü ağzı olanın konuştuğu bir ortamda bunlar Kandil menşeili diyenler bugün Bebek Katilinin muhatap alınmasına sessiz kalanlardır. Buda siyasete sürülen kara lekedir. Birlik ve beraberliğe ihtiyaç olunan şu günlerde lütfen bu haberleri okumayalım, çünkü milli birlik bunları götürmez, götürmeyecekte! Esenlikler…