UYGARLIK AYRINTILARDA GİZLİDİR -Tayyar Çimen-Yeni Meram Gazetesi
Çarpıcı olsun diye, diyorum ki : ” Bürosunun kapı kolu eğri (sarkık) duruyorsa, o idareciden hayır gelmez kardeşim.”
Böylesine düzayak ve basit bir yaklaşımla bir idareci, bir genel müdür, bir başkan vs hakkında nasıl böyle bir yargıya varılabilir? Sorusu, her insanın aklına gelebilir. Bunu normal karşılıyorum ama iddia ediyorum ki, % 95 doğruluk payıyla, kapısının kolu sarkık kişinin ne işletmesinde verim, ne de sevk ve idaresinde düzen vardır. Makam odasına asmış olduğu Atatürk Portresi’nin kayıp eğri durduğunun bile farkında değildir bu insan. Yazışmalarda sekreterinin getirmiş olduğu evraktaki imla hatalarını ve cümle düşüklüklerini de görmez, zira kendisi yazsa da işin doğrusunu bilmemektedir.
Değerli okuyucularım, idarecilikte amir düzeyindeki kişilerin, bakım ve işletme alanlarında bilhassa iyi yetişmiş olması gerekir. Herhangi bir alanda, yeni faaliyete geçmiş bir kurumun açılış sırasındaki düzenli ve pırıl pırıl halinin, artık (nice paralar kazanıncaya kadar) yıllarca öylece kalacağını düşünen idareciler çoktur. Öyle insanların idaresindeki yerlere çok değil, bir yıl sonra gittiğiniz zaman, orayı adeta tanıyamazsınız. Bakımsızlık ve işletme hataları her yere hakimdir. Tabii ki istisnalar vardır. Fakat yukarda kapı kolu örneği ile verdiğim ayrıntı insana çok doğru ip uçları veriyor.
Biz Türkler’in yakından bildiğimiz inşaat şantiyelerinde bile yukardaki ayrıntı aksaklıklarına çok rastlarsınız. Şantiye şefi, oldukça düzgün bir şantiye kurmuştur. Ama bakarsınız, işçilerin yemek yeme yeri düzensizdir, yıkanma ve lavabo kısmı ihmal edilmiştir, dökülmektedir. Başka örnek, aklıma geliverdiği şekliyle, güzelim yeşil Karadeniz Bölgemiz’de, yeşillikler arasında insanlarımızın kendi yaptıkları evcikleri görürsünüz. Ne güzel diye imrenmeye kalkarsınız, bir de bakarsınız ki, çatının sacları uçmasın diye kenarlara taşlar dizilmiş. Evin etrafına kuru taştan avlu duvarı yapılmış birde kapı takılmış. Ne var ki menteşenin biri kopuk olduğundan kapı sarkıktır ve tamir edilmez. Evciğin boynu eğridir. Ama bunlar o insanlarımızı rahatsız etmez.
Bu durumların gelenekten, yaşam koşullarından, eğitim eksikliğinden gelen sosyolojik ve kültürel sebepleri vardır şüphesiz. Örnek arama düşüncelerine girip gerilere gidersek, Asya’nın ortalarında kapı kolsuz çadırlarda yaşamış atalarımızdan galat olarak mı kapılarımız bakımsız acaba? Göçebelik yüzünden mi bahçe duvarımız dökülüyor.(!) Açık alanlı köy bölgelerindeki yaşantılarından kopup gelen yurttaşlar mı trafikte şeride girmiyor? Peki, trafikte sürekli önündekilerini sollamak için didinen ve hiç sinyal vermeyen sürücü insanımın acelesi acaba neden? Kaza tehlikesini tanımıyor mu? Bişey olmaz, Allah kerim duygularıyla ihmal ettiği bakım ve onarım, onu yarı yolda bırakmayacak mı? Bu gibi şeyler onun için belki de ayrıntıdır. Zaten o bürosunun kapı kolunun sarkık olduğunun farkında bile değildir. Hayalinde en çok yer tutan, bol paraya kestirmeden nasıl ulaşılacağıdır. Bu onu yerine göre çalışkan da yapıyor, bu iyi, fakat bu arada can alıcı önemli ayrıntılar ihmal ediliyor. Bu ihmaller ise çok pahalıya malolabilir.
Uygar yaşamın içine tutunabilmek için, ayrıntıların farkında olmalıyız. Kişisel farkındalık düzeyimizin artması gerekiyor. Bu sayede birey yaşadığı durumlar karşısında daha doğru tepki verme imkanı bulacaktır.
Saygılarımla.