Bence hak etti bütün bu hakaretleri!
İki ayyaş dediler haklıydılar çünkü ilk rakı, ilk şarap fabrikasını o kurmuştu!
Suçluydu;
1918 yılının 30 Ekimi’nde batının sömürgeci devletleriyle anlaşıp, Osmanlı ordusuna silah bıraktırdı, orduyu dağıttı. Osmanlı’nın boğazlar üzerindeki egemenliğinin sona ermesini kabul etti. Mondros Antlaşmasını biz padişah imzaladı biliyorduk, meğer tüm tarih bilgilerimiz yalanmış!
Tüm haberleşmeyi, toprakların gerektiğinde işgal edilmesini kabul etti.
İşlediği suçlara bakınca Anıtkabir’e konulan oyun parkı nedir ki, keşke lunapark olsaydı diyorum!
Demiryolları, deniz ve kara yolları da işgalci güçlerce teslim edilmeli anlaşmasını da o, imzaladı.
Çanakkale’de o savaşmadı, ‘Anafartalar Kahramanı’ bir yakıştırmaydı. Onun için Çanakkale Zaferi’nin yıldönümlerinde adını anmamak için yeminliyiz.
Anadolu toprakları işgal edilip her yerde İngiliz, Fransız, İtalyan, Rus işgalcileri halka eziyet ederken, o da arkadaşlarıyla eğleniyordu.
15 Mayıs 1919’da İzmir, 16 Mart 1920’de İstanbul işgal edilirken Atatürk, Bandırma Vapuru ile Karadeniz’e açılıp, turistik bir geziye çıkmıştı. Hatta padişah bile izin vermemişti de gizlice kaçtı!
Kurtuluş Savaşı’nı Anadolu evliyaları, erenleri, ulemaları, yatırları, uyurları kazandı .O, üstüne mal etti ve hepimizi kandırdı.
Şu vefaya bakın!
Şu kadir kıymet bilmeye bakın!
Şu aklı selime bakın!
Şu öngörüye bakın!
İnanın duygu seli içindeyim ve dinin gereği de herhalde budur diyorum!
İşte Anıt kabir’e oyun parkını yerleştiren komutanlığa, buna izin veren Genelkurmay Başkanlığı’na, 40 yıldır PKK denilen eşkıya sürüsü ile aslanlar gibi çarpışıp, şehirlere indiren, yollara döşenen mayınları göremeyen komutanlarıma, çok önemli bir karar vererek oyun parkı yerleştirilmesine izin vermiştiniz, şimdi neden vazgeçtiniz diyorum.
Yoksa bir daha ki deneme de lunapark mı var?
Atatürk anıtlarına çelenk koymak sınırlandırıldı.
Konya Atatürk Anıtı çevresi oto park olarak kullanılıyor!
Ne devletin valilerinden ne de belediyelerden bu durumu gören var!
Sanırım yeniden yapılaşırken Meram ilçemiz, o anıta da bir akıl aşındırırız!
İşte ABD bizden 1954 yılından beri bunları istiyordu.
Unutun ve unutturun Atatürk’ü yoksa onun idealleri ve devrimleri ile yetişen nesilleri yok edemeyiz ve Türkiye’yi parçalayamayız.
Türk milleti diye bir millet yoktur.
Bu sözü, ABD Kongresi’nin Lozan raporunda da bulabilirsiniz. Steinbach adlı bir görevlinin 15 Eylül 1998 yılında bir konferansta söyledikleri ile de birebir örtüşmektedir. (Mustafa Yıldırım, ‘Sivil Örümceğin Ağında’ kitabını okuyarak daha geniş bilgi alabilirsiniz)
Tek yol, Araplaşan, diliyle yaşam tarzıyla, kadını yok sayan ve sosyal hayattan dışlayarak ikinci sınıf yapan anlayışla, çağın gerisine iten eğitimle, Türk Milleti’ni kucaklaştırmaktır.
(ABD ve batı devletlerinin çabaları hep bu yöndedir)
Bu savaşın adı da, Atatürk’ten kurtulma savaşıdır.
Hafta Sonu Esintileri
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.