İNKAR EDİLEN ATATÜRK İLKELERİ ONA DUYARSIZ OLANLARI ÇARPACAK!

Bir Cumhuriyet ki; Türk İslam Cumhuriyeti. Namı diğer Atatürk Cumhuriyeti. Bu eserin büyüklüğü ve yüceliği öncelikle Dünya İslam Ülkeleri tarafsız gözlemcilerince teyit edilmiş, mevcudiyetindeki gelişmeler dostlarını sevindirmiş, düşmanlarını korkutmuştur.
Bir ilahi varlık ki; adı Türkiye Cumhuriyeti olurken, kuruluşunda koyduğu ilkelerle öncelikle İslam Dini sömürücülerinin ayak bağı olduğu içindir ki, bu Cumhuriyetin dostları olduğu kadar düşmanları da olmuştur.
93 yıllık Cumhuriyetimizin tarihinde, bu Cumhuriyetin ilkelerini saptırıp onu yıkmak isteyenler, dün de bu gün de hep var olmuş. Bu genç Cumhuriyeti silkeleyip devirme heveslerinden asla vazgeçmemişlerdir.
İçinde bulunduğumuz günlerdeki FETÖ belası bunlardan biridir. Yüce Önderin koyduğu ilkelerde ‘Tekke ve Zaviyeler dediği’ belanın ta kendisi de budur. Cumhuriyet düşmanları FETÖ belası kadar olmasa da mevcudiyetleri küçümsenmeyecek boyutlardadır.
İnancımız odur ki; asil Türk Milleti Cumhuriyetten yana olanları oranının büyük boyutlarda olduğunu gösterirken, Yüce Atatürk’ün ‘Övün, çalış, güven’ vecibesi aşısı tutmuş ve meyvelerini vermiş, işte o meyveler ki siyaset dışı duygularla 15-Temmuz mucizesini yaratmıştır.
Açık ve kapalı düşmanlarımızın umutları kursaklarında kalırken, Türk Ulusu muasır medeniyete giden yolda hep birlikte olacağının kanıtını sergilemiştir.
Siyası partilerimizin iktidar ve muhalefet kanadında olanlar, bilsinler ki bu ulvi harekat, ulusal bir harekattır. Şunun bunun eseri değildir. Muhalefete de, iktidara da bir birliktelik dersi verilmiştir.
Günümüz siyasetinde mutlak bir reform olması gerektiği düşüncesi hayatiyet kazanmaktadır. Hele hele dış politikada Atatürk ve İlkeleri siyaseti kaçınılmazdır.
Günümüz dünyasında devletlerin birinin diğerinden toprak kapması olası değildir. Bu husus yarım asırdan buyana süper güçlerin bile bir başka devletten toprak kapması imkansızlığı, çoğu İslam ülkelerine yapılan saldırılar, karşılıklı mal ve can kayıplarından ötede bir kazanım görülmemiştir.
Saddam’ın Kuveyt’i işgali ile başlayan yakın tarih kapkaçlarının, hepsinin siyasi hüsran ve felaketleri onları bu yanlışın girdabında boğmuştur.
Görünen dağ kılavuz istemez misali, siyasetin içinde hayatları sönen sözde liderler bir,bir dünya siyaset sahnesinden silinip gitmişlerdir. Gün uyanık olma günüdür.
Ülkemizin iç meseleleri siyasetinden ticarete, eğitiminden adalete hırpalanmış erklerimizin rayına oturtulması çalışmaları yanında, halkımızın gelir düzeyindeki iyileşmelere çok mu,çok ihtiyacımız vardır. Gün silkinip uyanma günüdür.
Henüz başlayan eğitimimizdeki fırsat eşitliğinin, demokrasimizin vazgeçilmezlerinden olduğu ortadadır, şimdilerde biz ‘Türk övün, çalış, güven’e daha çok muhtacız…