Rabbim afetlerden korusun. Geçtiğimiz hafta 17 Ağustos 1999’de yaşanan büyük depremin 23. yıl dönümüydü. Merkez üssü Gölcük olan 7,6 şiddetinde 45 saniye devam eden Marmara Depremi. Resmi rakamlara göre, 18 bin 373 vatandaşımızı kaybettik. 23 bin 781 vatandaşımız yaralanırken 595 vatandaşımız da engelli oldu. Coğrafya olarak yüzük başı bir yerdeyiz, kıtaları ve medeniyetleri birbirine bağlıyoruz. Ancak bunun yanı sıra yüzölçümünün büyük bir kısmı deprem bölgesinde yer alan bir güzel Türkiye.
Marmara Depremi’nden bir hafta sonra mesai arkadaşlarımızla birlikte görevli olarak incelemelerde bulunmak üzere deprem bölgesine gittik. Böyle bir afeti bir daha yaşamayalım inşallah. Cadde ve sokaklarda, binalar olduğu yere yığılmış. Depremin akabinde yaşanan ikinci deprem de Kaynaşlı’da olmuş. Zemin köpürmüş, hallaç pamuğu gibi atılmış. Alüvyon kaplı, depreme uygun olmayan alana bina yaparsanız on binlerce vatandaşın, ölü, yaralı ve sakat kalanların ahını alırsınız. O bölgenin deprem bölgesi olduğu ve zeminin sağlam olmadığı yeni bilinmiyor ki! Yakın zamanlarda 1943, 1957 ve 1967 yıllarında merkez üssü Adapazarı ve Marmara olan büyük depremler meydana gelmemiş mi?
17 Ağustos 1999 depreminde depremden sonra bölgedeki sokakların birçoğuna hiç ekip girmemiş. Bina içlerinde rahmetli olanlardan dolayı kokudan girilemiyor. Şu anda ülkenin idaresine talip olan hatta “Türkiye’yi İzmir gibi yöneteceğiz.” Diyenler Gölcük’te neredeydi, Kaynaşlı’da neredeydi?
Hakkı teslim etmekte fayda var. Şu andaki Türkiye imkanları ve idaresi deprem bölgesinde olsaydı, daha fazla insan kurtarılabilirdi. Basında deprem bölgesi için yardımların yerinde kullanılmayıp devlet personelinin maaşlarının ödendiği söylenmedi mi? Yalanlayan da çıkmadı galiba.
Bizdeki muhalefetin bir kem bakışı var. Türkiye enlem itibariyle daha güneyde yer alıyor ve orman yangınlarıyla tabiri caizse boğuşuyor. Türkiye’yi beceriksizlikle suçlayanlar, THK’nin uçamayan uçaklarıyla eleştirenler İspanya ve Bulgaristan ile Bazı Avrupa ülkeleri yanıyor. Bir önlem de almıyorlar, neredesiniz? Muhalefet, pozitif çalışmaları kabullenecek. Abdülhamit Han gemisinin sondaja başlaması gibi. Hayat pahalılığı ve enflasyonu da yerecek. Ancak kendi çözümlerini de sıralayacak. İstanbul, Yalova, Marmara bölgemizde yeni depremler kaçınılmaz. Değerli bilim insanlarımız depremin yılı ve şiddeti ile ilgili tahminlerde bulunuyor. Efendim önümüzdeki 10 yıl içerisinde 7,2 ile 7,6 arasında deprem olabilirmiş.
11 Eylül 2009 yılında Konya’da meydana gelen 4,5 ve 4,7 şiddetindeki depremi tahmin edebilen oldu mu? Şunu kabul etmek lazım. Teknoloji sayesinde deniz altında ve karada fay hatlarının durum ve hareketlerine göre deprem tahminleri daha bir dayanaklı oluyor.
Devlete ve insanlara düşen vatandaşın can ve mal güvenliği açısından daha güvenilir daha güvenilir zeminlere yeni bina yapılmasını sağlamak. Yapılaştırma, alüvyon değil zemini küskülük, kaya ve zemin, emniyet gerilmesi daha yüksek alanlara kaydırılmalı. Özellikle Marmara Bölgesi’nde 199 yılından bu tarafa hangi binalarda ne tür sağlamlaştırma işlerine girilmiştir? Eskiden fenni yapım kurallarına uymayan ve kaçak yapılan binalara bir işlem yapılmış mıdır?
Bilim insanları “Deprem geliyorum diyor” diyorsa gereğinin acilen yapılması gerekmez mi? Konya’mızdaki son depremle birlikte şehir deprem kuşağına girdi. Kuzey Konya Fay Hattı, Tuz Gölü yanı, İsmil ve Beyşehir Gölü’nde fay hatları var, sağır sultan da biliyor. Eski ve yığma yapıların çoğunlukta bulunduğu bir Şems-i Tebrizi Mahallesi ve Alâeddin Tepesi iç taraflarındaki köhne binalar var.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız, hemşehrimiz Sayın Murat Kurum, Alâeddin Bulvarı’nın cephe sağlıklaştırma projesini uygulamakta. Estetik bakımdan şehir merkezine bir kimlik kazandırıyor. Tebrik etmek lazım. Ancak bu bulvarın civarında olan köhne yazıların, bırakın 7 şiddetindeki depremleri, 6 şiddetindeki bir depremi kaldırabilecek takati, dermanı var mıdır? Bilemem. Lütfen yerinde inceleme yapılsın, ileride vebale girmeyelim. Depremlerde hayatlarını kaybeden kardeşlerimize rahmet diliyoruz, mağfiret diliyoruz. Ahiretteki mekanları sağlam olsun, iyi olsun, cennet olsun inşallah.
Rabbim daha büyük afetlerden korusun.Depremin kaçınılmaz olduğu ülkemizde biz yeter ki önlemlerimizi alalım. 23. yılında kaybettiğimiz insanlarımıza tekrar rahmet diliyoruz.
Ruhları şad olsun.
SEVGİNİN DİLLERİ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.