Konya AZ BULUTLU 25°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Orhan Berk’i anımsama

Orhan Berk'i anımsama-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

Sevgili Orhan Berk yaşama veda edeli iki yıl oldu. Acısı ve hüznü hala yüreğimizde mıh gibi çakılı duruyor.

■ Hüzün ki en çok yakışandı âşıklara. Yandık, Yakıldık; ama hüzünden yana asla yakınmadık. Ne de olsa biz hüzünlü bir peygamberin ümmeti değil miyiz? (Şems)

■ Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik. Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da birileri eksik. (C. Yücel)

Kişioğlunun değişmez yazgısı budur:

İnsan, her canlı gibi, doğar, büyür ve ölür. Ölmek yok olmak değildir, bir evden diğerine geçmek göçmek gibidir;

İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı girişinde gelenleri bir ayet karşılar;

”Her canlı ölümü tadacaktır”

Ölümüm genci, yaşlısı olmaz. Nitekim Cemal Süreyya bir doğruyu dile getiriyor;

    “Her ölüm erken ölümdür”

Sevgili Orhan erkenin erkeni öldü, en üretken döneminde bıraktı, gitti yaşamı.

     Dede Korkut kitabında her öykü sonunda Korkut Ata eline kopuzunu aldığını ve şöyle dediğini anlatır;

   “Gelimli gidimli dünya âhir son ucu ölümlü dünya.”

Orhan Berk’e bir saygı ve sevgi ifadesi olarak ölümü üzerine 31 Temmuz 2014 tarihinde yayına verdiğim yazımı aktarıyor, onun gülümseyen yüzünü hep anımsadığımızı  bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Sanat, düşün ve basın dünyamızda yaprak dökümü devam ediyor. Bu kez kapıyı sevgili ve kadim dostumuz Orhan Berk’in acısı çaldı. Ramazan Bayramı’na maalesef Orhan Berk kardeşimizi kaybetmenin acısıyla başladık.

■ İnsanlarla öyle oturup kalkın ki:
ölürseniz size ağlasınlar, yaşarsanız

sizi özlesinler (Hz. Ali) 

Sevgili Orhan benim çocukluktan gençliğe evrildiğim günlerde mahalle arkadaşımdı. Güllük başı mahallesinde güneyimizde Takva namıyla ünlenen Ahmet Bahçıvan (Mustafa Bahçıvanın babası), tam karşımızda da Orhan Berk’lerin evleri vardı. Yazgıya bakınız ki Mustafa Bahçıvan ve Orhan Berk’le yollar sonra yaşamın çeşitli noktalarında da kesişti.

Sevgili Orhan’ın hastalığını daha önceleri haber almış ama üstüne varamamıştım. Ağırlaştığını duyunca Ankara’dan hızlı trene atladım geldim. İçime doğmuş gibi yaşama veda etmeden bir gün önce evinde ziyarette bulundum. Eşi olup bitenleri ayrıntılı anlattı. Temiz ve titiz giyinen, her dem taze bir Orhan Berk figüründen başkasını görmek istemiyor gibiydim. Ne var ki saygı değer eşinin ısrarına dayanamadım, Beni de “illaki gör” diye çeken bir gücün etkisiyle kendimi yatağının başında buldum. Tanıma ve konuşma yetisini tümden yitirmişti. Bilinç dışı göz göze geldik, bakıştık, solgun ve güçsüz. Önce şöyle bir alnından sonra da iki yanağından öptüm. Demek ki bunlar, birer veda busesiydi, nitekim öyle oldu. Ertesi gün “ölüm” haberiyle sarsılınca kendi kendime konuştum;

“İyi ki gözlerime son fotoğrafının iz düşümü yansımış; bu yansımada yıllanmış dostluğun tüm karelerini sıralanmış. Onları anımsadıkça Orhan Berk hayalde, düşte olsa yattığı yerden kalkacak, bize doğru gelecek sporu ve Konyaspor’u konuşacağız. Köşe yazıları ve Televizyonlardaki söyleşileri bir film şeridi gibi geçecek. TSYD çalışmaları

toplantı, seminer, kongreler, oğlu Volkan ile dergi hazırlığı… Güllük başı semtinde başlayıp Meram Tıp Yolu’na dek (perili ev yanı) uzanan ince – uzun yolda noktalanan yaşam savaşında geriye kalan anılar yenilenecek canlanacak.

■ Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur; düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın. Öldüm der durur, yine de yaşarsın. (Hz. Mevlana)

Orhan Berk, yöremizin spor basınına ayrı bir renk, heyecan ve zenginlik kattı; yazılı basında yazdı, görsel basında konuştu. Yöneticilik yaptı, seminerlere katıldı. Yerel gazetecilikte yaygın basında olduğu gibi sporu öne çıkaran üç beş gazeteciden biriydi. Konyaspor aşığı, dostuydu. Özel dostlukları ve bireysel ilişkileri Kulis arkası bilgilere varıncaya dek alır, hedef kitlelere yansıtırdı.

■ Keyfine göre yaşa! Fakat bu yaşaman uzun sürmeyecek, bir gün elbette öleceksin. Gece gündüz düşündüğün, sımsıkı sarıldığın lezzetlerden elbette ayrılacaksın. Dünyanın nesini seversen sev, hepsine veda edeceksin! Elinden geleni yap! Unutma ki, her yaptığının hesabını vereceksin! ( Hz. İmâm-ı Gazâlî)


Ölüm, her zaman yanımızda, hatta çok yakınımızda ancak ne var ki felaketlerde ve bir yakınımızı yitirince anımsarız. İnsan ne zaman ölür?” sorusuna Romalılar, eski bir taş yazıtta şöyle yanıt vermişler:

    “Onu en son anan insan öldüğü zaman”

Son söz, merhumun üç çocuğundan sevgili Volkan Berk’in alıntısından;

“Kaç yaşında olursanız olun, babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur. Babasız kalırsanız, işte o zaman gerçeği görürsünüz!”

■ İş bu mana-yı bedihi görünen gün gibidir
Ömür bin yıl da olsa yine bir gün gibidir.

(Arif)

■ Ne diye böbürlenip büyükleniyorsun. Doğumun bir damla su, ölümün bir avuç toprak değil mi? (Şems-i Tebrizî)

( 31 Temmuz 2014 tarihli Yeni meram Gazetesinden)

….

Burcu berk, iki  yıl önce yitirdiğimiz

Spor Basının duayeni  Orhan Berk’in çocuklarından biri. Babasını yitirmenin acısını yüreğinin içinde duyan ve yazıya döken   genç bir kız. Okuyunca öylesine duygu seline kapıldım ki;

■ “Gazete kokulu Babam benim Ellerin, çantan, kıyafetlerin hep gazete kokardı. Ne çok okurdun. Kafanı gazeteden kaldırıp bana baktığın konuştuğun anlar ne kıymetliydi benim için. Hep bahane bulurdum, benimle konuş isterdim. Beşiktaş’ı, futbolu, yazmayı, Türk sanat müziğini, kabak çekirdeğini, baş başa yaptığımız sahurları, ilk dansları, sabahın köründe kalkıp denize girmeleri, kovboy filmlerini, mangalı,  senin yüzünden çok sevdim. Sen seviyorsun diye çok sevdim. Kimseyle paylaşmak istemedim seni. Mecburen senin sevdiğin kişileri de sevdim. Benimle tek sen gurur duyardın, gururla anlatırdın beni herkese. Gurur duyduğunda beni çok seviyorsun diye düşündüğümden  her şeyin en zoru için çabaladım. Her bayramın ilk sabahı yaşadığım coşku senin sayendeydi hep. Bu bayram öyle olmadı ilk kez. Her daim güçlü durmayı, zayıf olmamayı da senden öğrenmiştim ya, bu defa olmadı, yapamıyorum babacım. Bu bayramın sabahının coşkusunu beraberinde götürdün. İçimde ne çok şey varmış senin olan. Çok eksildim. Nur içinde yat. Beni her nerdeysen sev babacım.”

 

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Maden Suyunun Faydaları

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0