Yavuz hırsız ev sahibini bastırır…

Başakşehir cephesi maç sonu açıklamasında, hakem Oğuzhan Çakır’ın hatalarının sonucu etkilediğini belirttiklerini okuyunca, kendi kendime dedim ki… Herhalde ben başka bir maç izledim…
Ne diyeyim HIRSIZ YAVUZ olunca, ev sahibi ne yapsın…
Türk futbolunda yıllardır konuşulan ama bir türlü ispatlanamayan bir “lobi gerçeği” var. Büyük kulüplerin, bazı bölgelerin, hatta bazı yöneticilerin görünmez bir el tarafından korunduğuna dair inanç… Kimi zaman dillendiriliyor, kimi zaman üstü kapatılıyor ama sahadaki görüntü çoğu zaman bu şüpheleri doğruluyor. Peki, Anadolu kulüplerinin durumu? Özellikle de Konyaspor’un…
Başakşehir maçını yöneten hakem, nasıl bir maç yönetim sergilediğini maç sonu bir kez izlesin… Son dönemde yaşanan hakem hataları, takdir haklarının sürekli rakiplerden yana kullanılması ve kritik anlarda verilen kararlar, şu soruyu ister istemez akıllara getiriyor.
Konyaspor’un bir spor lobisi var mı? Cevap maalesef koca bir “hayır.”
Başakşehir maçı bunun en somut örneklerinden biriydi. İlk yarıyı 2-0 önde kapatan Konyaspor, ikinci yarıda bir yandan rakibin baskısı, diğer yandan hakem kararlarıyla adeta köşeye sıkıştırıldı. Enis Bardhi’nin ikinci sarı kartla oyundan atılması ve sonrası…
Hakem düdükleri, sadece sahadaki futbolu değil, maçın psikolojisini de tamamen Başakşehir’in lehine çevirdi. Tribünlerdeki binlerce taraftarın tepkisi, aslında Anadolu kulüplerinin yıllardır yaşadığı ortak bir acının dışavurumuydu. Ama bütün bunlara rağmen, 10 kişi kalan Konyaspor karakter koydu, sahada direndi ve 2-1’lik kritik bir galibiyetle sahadan ayrıldı. Fakat şu gerçeğin altını çizmek lazım: Kazandık ama kazanmak yetmedi. Çünkü hakem kararları ve federasyonun göz yumması, bu zaferin tadını gölgeledi. Artık şu gerçekle yüzleşmek zorundayız…
Anadolu kulüpleri sadece rakipleriyle değil, hakemlerle ve saha dışı dengelerle de mücadele etmek zorunda kalıyor. Lobi gücü olmayanların futbolu, hiçbir zaman tam anlamıyla adil olmuyor. Konyaspor yönetimi ve camiası bu tabloya karşı daha yüksek sesle itiraz etmeli. Çünkü mesele yalnızca Konya’nın değil, Türk futbolunun adalet meselesidir. Eğer futbolun adaleti sağlanmazsa, ligin marka değeri düşer, taraftarın güveni sarsılır ve en önemlisi, alın terinin karşılığı sahada değil, masa başında belirlenmeye devam eder.
Unutmayalım: Lobi eksikliği sadece Konyaspor’un değil, tüm Anadolu kulüplerinin en büyük handikabıdır. Ve bu handikap aşılmadıkça, Türk futbolunda gerçek anlamda eşitlikten bahsetmek mümkün olmuyor.
Sonra da “Yavuz hırsız ev sahibini bastırıyor.”