Konya AÇIK 28°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

GASSALDEN SONRA MEZARCI (MI?)

Üç asra yakındır her alanda dünyaya hâkim olan Batı Medeniyetinin ölüme ve sonrasına bakışı ile, bir zamanlar dünyaya adalet iyilik ve güzellik dağıtan İslam Medeniyetinim aynı konudaki bakışı birbirine zıttır. İslam Medeniyeti insanlara, “Her nefis ölümü tadacaktır” “Ağzınızın tadını kaçıran ölümü sıkça anın” derken; batı medeniyeti ise “Bu dünyada mutlu olmaya bak” “Ölümü ve sonrasını mümkün olduğu kadar aklına getirme” yaklaşımındadır.
KİM BUNLAR?
Sümeyye Karaarslan, Şeyma Eraz Çelik, Hayriye Gül Totu, Bahar Mızrak … Herhalde çoğunuz da benim gibi bu hanım isimlerini yeni duymuşsunuzdur. Bu isimler size neyi, neleri hatırlatıyor. İnsan dediğimiz mükemmel varlık maddi ve manevi yapısı ile çok karmaşık pek gizemli bir senteze sahiptir. İnsan sadece etten, kemikten Müteşekkil bir varlık değildir. Onun gönül, ruh, vicdan, akıl gibi manevi yanları da vardır. Sağlıklı insanlar bu iki yapıyı dengeli kullananlardır. İnsanı gerçek manası ile tanımadan ne hayatı hakkıyla anlayabiliriz ne de hakikate vasıl olabiliriz.

 

KIZ ÇOCUKLARI OKUMALI MI?
Cumhuriyetin ilk yıllarında gerek Osmanlıdan tevarüs eden kültür icabı, gerekse yeni kurulan devletin eğitim politikaları (batı özentisi olması, din dışılığı esasa alması) sebebi ile dindar/muhafazakâr aileler, kızlarını okutma konusunda tereddüt ve korkular yaşamışlardır. Bu görüşlerinde haklı olduklarını hem Osmanlının son döneminde hem de cumhuriyet ilk yılarında okuyan kızların (aynı şey erkekler içinde geçerli) çoğunun kendi kültürüne yabancı, asırlık düşmanımız olan batıya hayran, milletinden ve onun değerlerinden kopuk “saksağan yürüyüşlü” halleri aileleri ürkütüp korkuttu. Nasıl korkutmasın ki İslam’ın müminlere gösterdiği en büyük amaç, Allah’ın rızasını elde edip, böylece cenneti kazanmaktır. Hangi vicdanlı ve akıllı ebeveyn yavrularının bu büyük kazançtan mahrum kalmasına, cehennem gibi sonsuz bir ızdırap yurduna düşmesine razı olur? Bu ve buna benzer düşünceler Dindar aileleri kızlarını okutmaktan uzaklaştırdı.

 

SİNEMA TİYATRO İLETİŞİM GAZETECİLİK MÜZİK…
Dindar kesim kız çocuklarını doktor, Kur’an kursu, ana okulu öğretmeni, ebe hemşire…Yetiştiren okullara gönderdiler. Dindar insanlar bırakın kız çocuklarını erkek çocuklarını bile diğer alanlara (mesela sinema, tiyatro, gazetecilik…) asla yönlendirmediler. Bu meslekler dindar insanlar için “lüzumsuz” hatta “günah” mesleklerdi. Matbaayı, gazeteyi, radyoyu, televizyonu ıskalayan muhafazakâr sınıf aynı şekilde sinemayı tiyatroyu ıskaladı. Son 15-20 yılın en tesirli iletişim aracı haline gelen internet ve türevlerine bizim kesim Allahtan “dindar”, “muhafazakâr” insanların başını çektiği bir iktidar zamanında girdi de fazla geri kalmadı. Düşününki İnternet çağına “laik, seküler” bir iktidar zamanında girseydik, devlet eliyle çekilen diziler ve devlet desteği ile yapılan dindışı propagandalarla ne hale gelirdik. Ak Parti iktidarının başarılı olduğu alanlardan biri de (eski muhafazakar hükümetlere göre) iletişim ve sanat alanıdır. TRT’nin çektiği tarihi diziler (Fetihler Sultanı Mehmet, Alp aslan, Melikşah, Diriliş Ertuğrul, Kuruluş Osman, Selahattin Eyyubi, Ebul vefa, Kuşlarla Yolculuk…) buna birer misaldirler.

 

GASSAL: ZİRVELERE DOĞRU
Girişte yazdığım isimlerinden ilk ikisi Gassal dizisi ile ilgili hanımların adlarıdır.
a- Sümeyye Karaarslan: Gassal dizisinin senaristi
b- Şeyma Eraz Çelik: Aynı dizinin yapımcısı
c-Hayriye Gül Totu ile d: Bahar Mızrak: Çamlıca camisinin mimarlarından
(Bu hanımların ortak yanları başörtülü ve büyük işlere imza atmış olmalarıdır) Bu kızlarımız dindar, muhafazakâr kesimin (en azından bir kesiminin) “kızlar okumamalı” görüşüne zıt olarak okuyup başarılı olmuş hanım efendilerdir. Ben bu yazımda Gassal Dizisinin başarılı senaristi hemşerimiz Sümeyye Karaarslan Hanım Efendiden kısaca bahsetmek istiyorum. Çok etkili ve tesirli bir dizinin senaristi ile ilgili bir sanat yazısı yazacak değilim. Bu benim saham değil. Bendeniz kendi çapında bir sosyal bilimci olarak konuya farklı bir yerden yaklaşacağım.

 

NİÇİN BİR MUSTAFA AKKAD’IMIZ YOK?
Sinema çağımızın en etkili sanatı durumunda. Bizim ve tüm dünyanın içine düştüğü maddi ve manevi buhran ise ortada. Bu hastalığa çare olacak reçete de biz de. İşte özelde Gassal genelde ise bu tip filmler ve diziler, insanların asırlardır aradıkları hakikate birer merdiven mesabesindedirler. Ademoğullarına iki cihan saadeti kazandıracak reçeteyi ulaştırmak Müslümanların vazifesi değil mi? Bunu nasıl başaracağız? Vaaz kürsüleri, dini kitaplar bu iş için yeterli mi? Bunun en iyi yolu sinema/ dizi olmasın? İşte Gassal ve onun gibi yapıtlar bu yolda atılmış büyük adımlardır. Bizim dinimiz tüm ademoğullarına gönderilmiş bir din, peygamberimiz de “Alemlere rahmet olarak gönderilmiş” bir peygamberdir. Ademoğullarına sanat yolu ile gerçeği ulaştırmak da Müminlerin boynunun borcudur. (Mustafa Akkad’ın Çağrı Filmi örmek). Nerden nereye değil mi? Dünyamız 300 yıldır zalim, katil, acımasız bir sisteme (batıya) mahkûmken; dünyayı kurtaracak “batmaz ve bereketli güneşin” doğuşunu zorlayan aparatlardan biri olan sinema sanatında, “kızlar okumamalı” görüşüne inat okuyup mükemmel bir senaryo yazan Sümeyye Karaarslan’ın bu doğuşa destek vermesi pek manidar değil mi? Sümeyye Hanım’dan Gassal’dan sonra “Mezarcıyı” beklediğimizi hatırlatıyorum. Çünkü sonsuz yolculukta Gassal durağından sonra ‘mezar durağı’ vardır.

Kaynak: Lütfi Ayhan

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

TENCEREDEN GÖNÜLE AKAN MİRAS AŞURE!

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0