Uzun zamandır diplomatik gergin söylemlerin yaşandığı İran- İsrail arasında sıcak savaşın başladığını gördük. İran sürekli olarak İsrail’i Orta Doğu’da gerginliği artıran bir ülke olarak görürken İsrail ise İran’ın sahip olduğu ve geliştirmeye çalıştığı nükleer biriminden rahatsız oldu.
Şimdiye kadar iki ülke arasında fiili bir tartışmaya şahit olmamıştık. Sözle birbirlerini tahrik edip dururlardı. Arada bir de belki de adrese teslim tenekesel içerikli füzeleri birbirlerine gönderirlerdi.
Ne zaman ki Tahran’da yapılan bir toplantıda İran Cumhurbaşkanlığı binasının yanındaki binalarda kalan Hamas liderinin İsrail tarafından şehit edilmesi bardağı taşıran son damla oldu. Karşılıklı restleşmeler, intikam yeminli kırmızı bayraklar derken bugünlere gelindi.
İki devlet arasındaki sıcak çatışmanın fitili 13 Haziran’da İsrail tarafından Tahran’a saldırı ile başladı. Hem de öyle böyle değil 200 savaş uçağı ile 100’e yakın hedef imha edildi. Dahası İran’ın Natanz Nükleer Tesisi kullanılamaz hale getirildi. Sebebi ise füze rampalarının yönü İsrail’den yanaymış. Akabinde İran karşılık verdi. Aynı akşam 150’ den fazla balistik füze ve 100’ün üzerinde insansız hava aracı göndererek Tel Aviv ve Tayfa şehirlerini vurdu. İran’ın balistik füzelerinin bir özelliği daha ortaya çıkmıştı. Bu füzeler atmosfere çıktıktan sonra hedef değiştirebiliyorlardı. Yani füze rampalarının İsrail ya da başka bir ülkeye dönük olması mesele değildi. Füze rampadan çıktıktan sonra istediğiniz hedefe döndürebiliyorsunuz.
İsrail’in saldırısından şunu anlıyoruz. İran içinde MOSSAD ve gizli servisin nasıl bir ağırlıkta çalıştığını. Devrim muhafızları komutanı ve üst düzey askeri yetkililer öldürüldü. İran’ın iki gün önce atadığı Genelkurmay Başkanı da öldürüldü. Lütfen hatırlayınız. Türkiye Gazze saldırıları sırasında İstanbul’da 17 adet İsrail lehine casusluk yapan ve birçoğu da Filistinli olanları tutuklatmıştı.
İran sanıldığı kadar istihbaratı güçlü bir devlet değil sanki. Irak- İran savaşında da yıllarca savaştılar ve neticeye varamadılar. Acem askerleri mesaiye gider gibi gündüz savaşa gittiler, mesai bitince akşam evlerine gece yatısına gelmediler mi?
Uluslararası güçler 1979 öncesi gibi Şah Rıza Pehlevi günündeki İran’ı özlüyorlar. Farkındayız. Pehlevi’nin oğlu yine gündeme gelmeye başladı. Hâlbuki derler ki 1979’daki devrimi gerçekleştiren Ayetullah Humeyni de Paris’te Uluslararası güçler tarafından yetiştirilip gönderilmemiş miydi?
İran saldırısında ya da savunmasında İsrail’in Demir Kubbeleri işe yaramadı. Netanyahu’nun bir bildiği mi var veya konuşturulmuyor mu bilinmez. “Orta Doğu’nun çehresini değiştirebiliriz.” Bunu kendi nüfuzu ya da askeri gücü ile yapamaz. Suriye’yi anlaşma gereği 1 haftada dizayn edenlerin bakalım Irak ve İran’daki düşünceleri nedir? Bu düşüncelerin özünde vadedilmiş topraklar da var mıdır?
İsrail vatandaşlarının canı kıymetli. Çoğu sığınaklarda. Çıkanlar da yatlarla Güney Kıbrıs’a kaçıyor. Ülke içinde de 40 bin turist beklemede. İran’ın bir açıklaması çok önemli. “İsrail’in tamamını yakacağız.” diyor. Saldırılar gelecek saatlerde daha da yoğunlaşacak diyor. Devrim muhafızları da İsrail dursa da biz durmayacağız.” derler.
Trump efendinin çifte standardına bakalım. İsrail kendini savunur, İran nükleere sahip, olamaz.” diyor. Sayın cumhurbaşkanımızın sorusu hala cevaplanmadı. “İsrail’de atom bombası var mı? Aynı Trump G7 (ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya) ülkeleri toplantısında “Herkes İran’ı terk etsin.” Diyor. Daha farklı ve değişik söylemler. Peki bu G-7 ülkelerinin kaçında doğru dürüst bir ordu var. Peki Rusya, Çin, Pakistan, Kuzey Kore, Hindistan gibi nükleeri olan ülkeleri nereye koyacağız? Rusya, İran’ın kendini savunma hakkı var demedi mi?
İnşallah bu çatışmalar nükleerle sonlandırılmaz ama Pakistan ve Kuzey Kore İran’a yapılacak nükleer bir saldırının karşılığı verilir mahiyetinde açıklamalarda bulundular.
Çatışmalarla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın bir beyanı da şöyle: “ İsrail döktüğü kanda adım adım varlığını riske atıyor.” Dedi. İran “Telavivliler kendi terk etsin.” derken İsrail de aynı şeyi Tahran için dile getiriyor.
En yapıcı söylem Rusya’dan geldi. “Arabuluculuğa hazırız.” Dediler.
Umarız ki bu işin sonu nükleer başlıklara uzanmaz. Ancak dünya haritasını çizmeye çalışan zalim idarelerin niyetleri ve projeleri nedir, bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey. Cenab-ı Hakk’ın da bir hesabı olduğudur.
Konyaspor camiası ne ara bu hale geldi?