17 Ocak 2020 itibariyle ilk, yarıyıl olarak da ikinci tatil sürecine girmiş durumdayız. Daha önce 15 tatil, yarıyıl tatili ya da sömestır tatili olarak adlandırıldı. Bizdeki eğitim sistemi bazen bakan eksenli olunca farklı uygulamalar yaşanıyor maalesef. Şimdilerde yarıyıl tatili, öncesi bir haftalık bir tatil yapıldı. Sonra da bir haftalık bir tatil daha konuşuluyor. Eskiye göre iki haftalık fazla yapılan bu tatil için yeni eğitim ve öğretim yılının öne alınacağı kesin.
Ancak hangi tarihte, kaç hafta öne alınacağını birlikte idrak edeceğiz. Umarız dar gelirli ve tarımdan geçimini sağlayan ailelerin çocukları bu gelişmelerden olumsuz etkilenmez. Yine umarız ki milli eğitim sistemi kurumsal bir yapıya oturtulur. Öğrenciler kendi beğendikleri el becerileri de dikkate alınarak başarılı olabilecekleri mesleklere yönlendirilirler. Seçilen meslekler iş bulma kaygısı ile değil sevilen ve başarılı olma kotasına göre seçilir ya da ilgili kurum tarafından yönlendirilir. Geçmişe baktığımızda 1970-1990 arası yıllarda üniversite tercihinden bir örnek verilirse, teknik branşların özellikle mimarlık ve mühendislikleri tercih edilen meslekler. Bu yıllarda öğretmenliğe pek rağbet yok. Ancak öğretmen atamaları ve ihtiyacı ile birlikte eğitim bilimleri fakültelerine aşırı bir istek ve tercih var. Bazı yıllarda yılda 40.000 öğretmen atamasına birlikte şahitlik ettik. Bugünlere baktığımızda yılda 3000-4000 öğretmen ataması ancak görülmekte. İlk defa bu yıl üniversitelerin teknik bölümlerinde kontenjanlar dolmamış. Ne gariptir ki iş garantili bölüm sadece tıp fakülteleri kalmış.
Bir sokaktaki ihtiyaç duyulan meslekler ile ilgili hangi mesleğe kaç kişinin ruhsat müracaatını belirleyen bir batı var. İhtiyaç olmayan bir sokakta 3. bir kuaför vb. mesleklere ruhsatı sınırlandıran bir batı var. Ülkenin ihtiyacı kadar eleman kendi branşlarında yetiştirilmeli.
Okuma yazmayı önceki tüme varım metodu ile sonraları tümden gelim metodu ile şimdilerde iste tekrar tüme varım metodu ile öğreten bir eğitim öğretim sistemimiz var. 1970-80’li yıllarda üniversite sınavını tek seferde genel yetenek ağırlıklı yapan bir sistemimiz var. Şimdilerde üniversite sınavının kaç aşamalı olduğunu ben de bilemiyorum.
Şu anda orta okullarda öğrenim gören ve Anadolu Fen Liseleri sınavlarına girecek olan öğrenci ve onların velileri kara kara düşünmekte. Soru sistemi ve soruların şekli tamamen değişmiş. Geçen bir eğitimci arkadaşımın ifadesi “Bu soru şekline öğrencilerin alışması zor. Sınava ilk girecek öğrenciler şanssız”
Öğrencilerin ve velilerin bu işte hiç suçu ya da dahli var mı? Yok.
Neyse biz bardağın dolu tarafından bakalım. Karatay Valisi İzzet Bey İlkokulumuz Seul’de yapılan 50 ülkeden 10.000 öğrencinin katıldığı Dünya Eğitim Robotları Yarışmasında dünya üçüncüsü oldu. Anaokulu öğrencilerinin emekli konaklarını ziyaret etmeleri güzel görüntüler oluşturdu. Okullarda oluşturulan öğretmen kütüphaneleri, evlerde öğrenci ve veli okumaları, okullarda belediyelerin kurduğu kütüphane çalışmaları. Sportif manada gelen başarılar, çok güzel şeyler yaşıyoruz daha da yaşamak durumundayız.
Yeni okul yapımları, okulların fiziki yönden estetik bir yapıya kavuşması, ihtiyaç duyulan eğitim ve yardımcı eleman ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayan bakanlık ve yerel yönetimlerimize minnettarız.
Fiziki yönden büyük bir rahata kavuşan okullarımızın içinin doldurulması gerekiyor. Bu bağlamda milli eğitim camiasına büyük bir iş düşüyor.
Özverili bir şekilde memleket için faydalı bireylerin yetişmesi için çalışmak gerekir.
Emeği geçenlere minnettarız.
ŞAKANIN EŞEĞİ