MEKTUP DA NEYMİŞ, ANCAK BİR PAÇAVRAYMIŞ-2

Değerli dostlarım, bu mektubun içeriğini dikkatle okuduk. Bu kuklalar, hangi cesaretle iç işlerimizin en derin noktalarına kadar nüfuz eden bu müdahaleyi nerden cesaret alarak yazıyorlar. Aslında bu mektubun içeriğine hiç de yabancı değiliz. Hafızamızı yoklayarak ülkemizin siyasilerinin Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'la ilgili yüzlerce defa tekrarladıkları söylemlerini bir hatırlayalım. Mektubun hiçbir paragrafında ne bir parti, ne de başka bir lider adı geçmiyor. Geçmişte bu mektup şablonuna benzer söylemler ve yazılar ABD ve İsrail tarafından Erbakan hocamızla ilgili yazılıyordu. Tek tek isimlerini ve sözlerini sıralamama hiç gerek yok sanıyorum. Zaten her gün mektuptaki zırvaları burada da dinliyoruz. Yine de bir iki örnek vermek isterim. Biden'ın oy oranı belli olur olmaz, bir siyasi partinin büyükelçi milletvekili insan hakları, demokrasi, özgürlükler konusunda kurulacak Biden hükümetinden yardım istemişti.13 Şubat’ta bir TV kanalında 28 Şubat’ın zılgıtını yemiş Temel Bey’i dinledim. O da saydırıyordu Tayyip Erdoğan'a. Onu Allah’a havale ediyorum. Henüz teşkilatlanma sürecinde bir partinin lideri Diyarbakır ziyareti yaptı. "Ak parti hükümeti ve Tayyip Erdoğan sizin kendinizi yönetmenizi istemediği için belediyelerinize kayyumlar atıyor. Bunların demokrasi anlayışı budur." demişti. Cümle kelimesi kelimesine aynı olmayabilir ancak mahiyet aynı. Hendek ve çukur eylemlerinin icrasında başbakandın. Sen daha çok kayyumlar atamıştın. Niçin Diyarbakır annelerini ziyaret etmedik duruşunu gösteremedin, omurgan mı kırıldı, dik dur, yoksa basamak olursun, birilerine cesaret veririsin. Senin misyonun ve müktesebatın buna yakışmaz. Her şeye rağmen kardeşimsiniz, vazifemi yaptım. Yine teşkilatlanma sürecinde bir partinin genç genel başkanı Babacan, yanılmıyorsam Maliye Bakanı Berat Bey’in yeni istifa ettiği süreçte bir TV programında şöyle demişti: "Türkiye iflas etmiştir, bu iflasın belgesidir, 2021 yılını göremeyecektir." mahiyetinde cümleler kurarak saydırmaya devam etmişti. Muhalefet yapabilirsiniz parti de kurarsınız. Eleştirebilirsiniz. Diyorsunuz ki; hükümete "ABD, Suriye, Irak, Libya, Kıbrıs, Ege, Akdeniz, Rusya’daki tüm politikalarınız yanlış." Sizin doğrunuz ne? 54 ABD senatörünün yazdığı mektup mu doğru? Değerli dostlarım, bunlar muhalefet ve Tayyip Erdoğan körlüğü hastalığına yakalanmışlar. Bu körlüğün bilinen bir tedavisi de yoktur. Savunma sanayinin, Türk Silahlı Kuvvetlerinin geldiği seviyeyi görmezler. Azerbaycan zaferinin hazzını yaşayamazlar. 18 km’den 480 km’ye çıkan tünelleri göremezler. %75’i kendimize ait ürettiğimiz muharebe, denizaltı ve enerji gemilerimizi göremezler. 197’den 1.150’ye ulaşan baraj ve göletlerimizi göremezler. Yapımı devam eden nükleer santrali göremezler. Yüzlerce HES, termik, rüzgar enerji santrallerini göremezler. Dünya pandemi baskısı altında inlerken, salgını ve aşılamayı nasıl yürüttüğünü, saat gibi işlediğini göremezler. Her hafta bir tesisin açılışından mutluluk duyamazlar. Yerli ve milli otomobilimiz ve milli uydularımızla ilgili tezviratlarını şimdi de milli uzay projeleri için sıralıyorlar. Daha saymakla bitmeyen başarılar sizde bir heyecan yaratmıyorsa, ABD’nin senatörleri daha çok mektup yazma cesareti kazanırlar. Sayın Bahçeli hariç, hiçbir siyasi parti liderinin ve heyetinin Can Azerbaycan cumhurbaşkanını ziyaret ettiğini duymadım. Tüm Türkiye düşmanlarına bu vatanın bir evladı ve hekimi olarak sesleniyorum, sizin ne mektubunuz, ne silahınız, ne paranız ne de askeriniz bize sökmez. Biz çarığı katık yapıp yemiş, istiklal savaşı kazanmış bir milletiz. Bu genlerimize yazılmış karakterimizdir. Biz bir o kadar da merhamet abidesiyiz. Maske diye kıvranıyordunuz da, maskelerimiz yetişmişti imdadınıza. Milletimiz sağ olsun, vatanımız var olsun. (Devamı gelecek)