Konya
°C
Yeni Meram

Aşağısı sakal, yukarısı bıyık!

Aşağısı sakal, yukarısı bıyık! - Seyit KARACA- Yeni Meram Gazetesi

A+
A-
04.09.2019 01:53
03.09.2019 15:55
0
1895
ABONE OL
Hayırlı haftalar. Sağlık hizmeti sunumuna ilişkin olabildiğince detaylı ama bir o kadar da basit bir bilgilendirme yapmak istedim bu hafta sizlere… Ülkemizde sağlık hizmeti sunumu birkaç yoldan yapılmaktadır. Vatandaşa en yakın taraftan başlamak gerekirse aile hekimliği kurumumuz ana-çocuk sağlığı hizmetleri, kronik hastalıklarla mücadele, eğitim hizmetleri ve poliklinik hizmetleri ile en kolay ulaşılabilecek hizmet kapısıdır. Şu andaki modelde yaklaşık 3500 kişiye bir aile hekimi öngörülecek bir yapılanma yapılmıştır. Aile hekimi arkadaşlarımızın, sistemin uygulamaya konulmasından bugüne elde ettiği kazanım ve yapmakla yükümlü oldukları işlemler açısından kötüye gidiş olsa da, son 15 yılda vatandaşın sağlıktan memnuniyet oranının artışında önemli paylardan birinin aile hekimliği sisteminde görev ifâ eden meslektaşlarımız ve sağlık çalışanlarının olduğu iddiasındayım. Diğer hizmet sunum kanalı, kamu hastanelerinin ve özel hastanelerin önemli bir kısmının yer aldığı ikinci basamak hastaneler, ayrıca özel tıp merkezi, poliklinikler ve muayenehaneler eliyle verilen ve ağırlıklı olarak tedavi edici hekimlikten oluşan sağlık hizmetleridir. Kamu hastaneleri, personeli kamu tarafından, bazen mecburî hizmet çoğunlukla da devlet atamaları ile istihdam edilen, özlük hakları genel bütçeden gelen maaşlar yanı sıra döner sermayeden aldıkları performans payları ile oluşan kurumlardır. Döner sermaye geliri ise çoğunlukla SGK ’lı hastalara verilen hizmetler karşılığı kurum tarafından Sağlık Bakanlığına ödenen bütçe payından paylaştırılan bütçeden oluşur. SGK mensubu hastaların sisteme ücret katkısı genelde yoktur. Tadilat, tamirat ve tüm aylık carî giderleri de çoğunlukla genel bütçe az bir kısım olarak ta döner sermayeden karşılanır. Kurumların devamlılığı açısından temel saik “kâr-zarar” değil, kamu hizmetinin yerine getirilmesidir. Özel sağlık kuruluşlarına gelince, her türlü yatırım sermayesi özel müteşebbislerce sağlanan, istihdamı zor şartlarda ve rekabetçi ortamda yine özel kesimin kendisinin oluşturmak zorunda olduğu, yatırım sermayesi yanı sıra işletme sermayesi açısından da sadece müteşebbis sermayesine ihtiyaç duyulan kuruluşlardır. Müteşebbis bu sermayeyi varsa birikiminden yani öz kaynaklarından, yoksa da kredi gibi finans kaynaklarından temin edecektir. Bu yatırım karşılığında, sabit yatırım giderleri, işletme sermayesi giderlerine karşılık gelir kaynağı ise, anlaşmalı hizmet sunucusu ise SGK mensubu hastalara verdiği hizmetler karşılığı SGK ’dan alacağı bedel, mevzuatın kendisine tanıdığı haklar çerçevesinde hastalardan alacağı fark ücreti, özel sigortalı hastalara verilen hizmetler karşılığında ise hastaların ödeyeceği katkı payları ve sigorta ödentisi, ücretli hastalarda veya SGK anlaşmasız biri kurum ise sadece hastaların cepten yapacağı ödemelerden oluşur. İşletme esnasında oluşacak her türlü tevsi ve yenileme yatırımının kaynağı da bu bütçedir. Devletin tüm bu yatırım aşamalarında kesinlikle doğrudan nakit teşviği yoktur. Dolaylı ve bazı muafiyetlere dayalı teşvikler mevcuttur. Özel kesim her şeye rağmen varlığını sürdürmek için kârlılık prensibine göre hareket etmek zorundadır. Son hizmet kanalı ise Üniversite Hastaneleri, Sağlık Bakanlığına bağlı Eğitim ve Araştırma Hastaneleri ile son dönemde bazı şehirlerimizde hizmete alınan Şehir Hastaneleridir. Üçüncü basamak kurumlar olarak ta adlandırılan bu kurumlar arasında, özel Vakıf Üniversitesi Tıp Fakülteleri ile iş birliğine izin verilen özel hastaneleri de saymak gerekir. Bunların gelir ve gider kaynakları küçük ayrışmalarla diğer kamu hastanelerine benzerlik gösterir. Gelelim özellikle son 10 yılda artan sağlık hizmetinin oluşturduğu sağlık bütçesi yönetimine ilişkin birkaç hususa… Başlığın hikmeti de zaten burada. SGK sağlık hizmet sunumu bütçesi tüm hizmet kanallarında yaklaşık 4-5 kat artan birim hizmet artışına paralel olarak artış göstermiştir. Ancak bütçe içerisinde oransal olarak artıştan değil azalıştan söz etmek gerekir. Zira GSYİH ’dan (ülkemizin bir bütçe döneminde elde ettiği tüm gelirden) sağlığa ayrılan pay artmamış tam tersine azalmıştır. Toplam bütçeden özele ayrılan pay ise daha da fazla düşmüştür. Bu nedenle de gerek özel gerekse kamu ve üniversite hastanelerinde finansman sıkıntıları baş göstermiştir. Kamu ve Üniversite hastaneleri özellikle medikalciler başta olmak üzere tedarikçi firmalara ödemelerini çok geciktirirken, özel kesimde kapanmalara yol açan kötü bir süreç başlamıştır. Sebep nedir diye bakarsak SGK birim hizmet ücret fiyatları (SUT diye bilinir sektörce) 15 yıldır ciddî manada artmamış, ağırlıklı olarak geriye doğru revizyonlar yapılmış, bazı hizmetler özel açısından fark alınamayacaklar sınıfına sokulmuş, sonuçta finansal sürdürülebilirlik sıkıntıya girmiştir. Üstüne ilave olarak Sağlık bakanlığı ve SGK tarafından alınan diğer tedbirlerle büyüyerek ciro artırma gibi bir yolun da önü kapatılmıştır. Zihinler formatlanmalı, “sağlık hizmeti kamu hizmetidir ama kamu kurumları eliyle verilmek zorunda değildir” ön kabulü ile yeni bir sistem oluşturmalıyız. Ülke çapında toplamda 560’lara kadar ulaşan yataklı kurum, 1000’lere yaklaşan poliklinik ve tıp merkezinden önemli sayılarda işletmeler kapanmakla beraber çoğu da kapanmakla yüz yüze gelmektedir. SGK gelirindeki azalma yanı sıra, elektrik, doğalgaz, asgarî ücret vb. temel carî giderlerdeki düzenli artışlar da bu kaçınılmaz sonu hazırlamaktadır. Yataklı kurumlarda ortalama yatak başına 4 kişilik istihdam zorunludur. Bu, 100 yataklı bir kurumda 400 kişilik istihdam demektir. 10 yıl faaliyette bulunan bu hastanenin tasfiyesi söz konusu olursa kanuni yükümlülük giderleri bile çok yüksek meblağlardır. Özel kurumların hastalarla yaşadıkları sorunlar arasında ilk etapta ücrete bağlı sorunlar en başta gelir. Bu nedenle aşağısı sakal, yukarısı bıyık dedik. Şu anda marifet “tükürmeden” hizmeti yürütebilmekte… Zira sakal veya bıyığın batması mukadder… Sağlıkla ve sağlıcakla… Haftanın Spotu… “Acıkan ne olsa yer, acıyan ne olsa söyler.” “Enes (r.a.) rivayet etmiştir. Allah Rasûlü (s.a.s.) şöyle demiştir: “Muhakkak ki şeytan, insanın vücudunda kanın dolaştığı gibi dolaşır.” Hz.Muhammed (s.a.s)* *(Müslim, Selâm, 24.)
HABER YORUMLARI
  1. Henüz yorum yapılmamış.
    İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.