Yağmur yağdı böyle oldu!

Yağmur yağmasını dört gözle beklemiştik. Ocak ayının ortası oldu yağış yok diye kara yaslara büründüğümüz bir anda yağışlar geldi çok şükür.
Yağışlar olmazsa, baraj ve göletlerde ki, düşen su seviyesi ürkütücü konumlara inerse gibi endişeleri de beraberinde getirmişti.
Yağmur yağmaya başladı…
Yağdıkça yağdı…
Varsın yağsın, iyice bir yağsın, göletler, barajlar dolsun taşsın diyebilirsiniz!
İnanın hiçbir itirazımız yok!
Bizim üzüntümüz şehrimizin genel manzarası üzerine…
Şehrin alt yapısı bu yağışları kaldıramıyor!
Bu bilindik görüntülere çare, demek ki henüz bulunamadı!
Neresi taşmış?
Ne olmuş yani!
Hemen her tarafta aynı benzer görüntüler var!
Çalışıyoruz!
Çare mi?
Bulacağız inşallah!
Yağmurun yağması, yağışın şehrimize az biraz fazla misafir olması, şehir merkezi için hemen her yıl aynı görüntülerin ortaya çıkmasına neden oluyor.
Şehrimizin alt yapısı yağmura dayanamıyor. Direnci her geçen yıl daha da fazla kırılgan bir durumda.
Sanayiler…
Ana caddeler…
Gözden ırak, gönülden ırak şehrin en dışında kalan semt ve mahallelerinin sokak ve caddelerinde yaşanlar aynı.
Bugüne kadar kimsenin herhangi bir şikayeti yoktu!
Neden mi yoktu?
Yağmur yağmamıştı, seller akmamıştı, pencerelerden görevliler ne oluyor diye bakmamıştı!
Şimdi ne mi oldu?
Yağmur yağdı, alt yapının felç olduğu görüntüsü, ortaya döküldü!
Ah yağmur ah!
Seni kime şikayet etsek acaba?
Bir duyan bir gören, bir mani olan olur mu acaba?
Her taraf su birikintileri, gölcükler, küçük göletler haline geldi.
Caddelerimizin tretuar kenarlarına biriken sular, çamurlu suyla banyo yapma konusunda kim daha fazla nasipliyse onu buldu.
Araçlarımız, hava yağışlı, azıcık yavaş gidelim, insanların üzerine çamur sıçratmayalım kaygısı taşımadıklarından, o günün şanslısı kimlerse, tepeden tırnağa çamur banyosu yaptırıp geçtiler.
Yağmur bu şakası yok!
Yağmur, oldum olası şakacıdır zaten.
İnce ince yağar, bir bakmışsınız sırılsıklam olmuşsunuz.
Yiğitlikten şemsiye almazsınız, güneşli hava bir anda bulutlanır sonra bardaktan boşanırcasına bir yağmur, bir yağmur…
Sadece bize şaka yapmıyor elbette…
Şehrin alt yapısı ile kim yada kimler ilgileniyorsa, tedbir diye diye…Ağustos Böceği misali bütün yaz boyu saz çalanların laf ile verdikleri beyanatların üzerine limon sıkar gibi, en olmadık, en görünecek yerlerden alt yapı manzaralarını gözler önüne seriveriyor.
Bu yağmur var ya bu yağmur!
Bildiğiniz gibi değil, sağ olsun çok şakacı…
Ne dersiniz?
Şaka yapsın diye işini galiba biz kolaylaştırıyoruz gibi!
Bugün kar atmaya başladı.
Yağmurdan sonra kar hükmünü yürütür mü?
Mevla bilir…
Kışa hazırız diyen kurumlarımız, yağmurun yaptığı şakalardan sonra karlanmanın buzlanmanın getireceği şakalara ne kadar hazırlar hep birlikte göreceğiz.
“Kışa yine hazırlıksız yakalandık” sözü duvar yazısı gibi oldu sevgili okurlar.
Kar şehrin içine geçtiğimiz yıl gibi yağarsa…
Ne olur kaldırımlarımız?
Ne hale gelir yollarımız?
Buz pistine dönecek bir şehirde, araçlar şakacıktan, insanlar şakacıktan kayarlarsa, araçların hasarı, insanların kollarını-bacaklarını kırmaları da kar yağışının azizliği mi, yoksa şakacılığı mı olur?
Bu sorulara henüz cevap verme durumumuz yok!
Kurumlarımız şakacı!
Yağan yağmur şakacı!
Ben geldim hoş geldim diyen kar şakacı!
Bizler bildiğiniz gibi bayılıyoruz şakaya…
Şimdilik ne mi diyelim?
Biz en azından “yağmur yağdı böyle oldu” diyelim, sonrasını da, bekleyelim görelim!