Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

“Türkiye-Afrika ilişkileri son 20 yılda kayda değer bir ivme kazandı”

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Duran, Türkiye-Afrika ilişkilerinin son 20 yılda kayda değer bir ivme kazandığını vurgulayarak, Türkiye'nin kıta ülkeleriyle ilişkilerini ve işbirliğini geliştirmeye çalıştığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, “Bu panel çerçevesinde gerçekleştirmeye çalıştığımız şey, Sudan’ı tekrardan dünyanın gündemine getirmek ve orada yaşananların ne kadar acil bir vaziyet etmeyi gerektirdiğini kamuoyumuza önce Türkiye’de, daha sonra da dünyada anlatmaya çalışmaktır. Katliamların, tecavüzlerin, saldırıların yanı sıra salgın hastalıkların da söz konusu olduğu Sudan’da acil bir şeyler yapılması gerekiyor.” dedi.

İletişim Başkanlığı tarafından “Afrika’nın Kalbinde Süregelen Çatışma Sudan’da Barış Arayışı Paneli” düzenlendi.

Panelin açılışında konuşan Duran, içinde bulunduğumuz çağın çok farklı ölçekte kaotik unsurlarla iç içe olduğunu belirterek, her geçen gün, dünyanın farklı köşelerinde yaşanan acıların, herkesi ortak bir vicdanda buluşturacak evrensel bir sorumluluğa çağırdığını ifade etti.

Dünyadaki çatışmalara karşı insani sorumluluk duyulması gerektiğini dile getiren Duran, panelde, dünyanın büyük bir yarasına dönüşen ve acil çözüme ihtiyaç duyulan Sudan’daki krizin nasıl çözülebileceğine odaklanacaklarını söyledi.

Türkiye’nin Afrika politikasına değinen Duran, Türkiye’nin Sudan’a gösterdiği ilginin aslında temelde kardeşlik ve tarihi bağlarla alakalı olduğu kadar Türkiye’nin yürüttüğü Afrika politikasıyla da yakından ilgili olduğuna işaret etti.

 

“Türkiye-Afrika ilişkileri son 20 yılda kayda değer bir ivme kazandı”
Duran, Türkiye-Afrika ilişkilerinin son 20 yılda kayda değer bir ivme kazandığını vurgulayarak, “Afrika Açılımı ve Afrika Ortaklık Politikası” olarak adlandırılan bu politikayla Türkiye’nin kıta ülkeleriyle ilişkilerini ve işbirliğini geliştirmeye çalıştığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, başbakanlık dönemi de dahil olmak üzere 31 Afrika ülkesine 50’den fazla ziyaret düzenlediğini anımsatan Duran, Türkiye’nin, Afrika kıtasında 44 büyükelçiliğinin bulunduğunu ve bu sayıyı 50’ye çıkarmayı hedeflediklerini kaydetti.

Türkiye’de ise 38 Afrika ülkesinin büyükelçiliğinin bulunduğunu ve bu güçlü bağların, Türkiye’nin Afrika’ya yaklaşımının temellerine de bakmayı gerektirdiğini belirten Duran, şöyle devam etti:

“Bizim yaklaşımımız, Afrika sorunlarına Afrikalı çözümler ilkesi temelinde kıtanın daha müreffeh, daha gelişmiş ve özgür bir konumda olmasıdır. Bu çerçevede tabii insani yardım konusu ilk akla geliyor. Ancak Türkiye’nin desteği bununla da sınırlı değil. TİKA’nın kıtada 22 ofisi var. Yine 1992-2023 yılları arasında 7 bine yakın projenin TİKA tarafından yapıldığını biliyoruz. Yine 2008-2022 yılları arasında Afrika’daki yardımlarımızın 2,5 milyar ABD dolarını aştığını söyleyebiliriz. 15 binden fazla Afrikalı öğrencinin Türkiye’nin sunmuş olduğu eğitim imkanlarından istifade ettiğini belirtebilirim. Hali hazırda 65 bini aşkın Afrikalı öğrenci Türkiye’de yükseköğrenimine devam ediyor. Türkiye Maarif Vakfının 27 Afrika ülkesinde, okullarıyla yaklaşık 25 bin öğrenciye eğitim verdiğini biliyoruz. THY, 42 Afrika ülkesinde 64 noktaya uçuşlar düzenliyor. Bütün bu çabaların temelinde karşılıklı işbirliği ve kazan kazan ilkesi var. Ticaretimiz her geçen gün artıyor, 2024 yılı sonu itibarıyla 36,6 milyar dolara ulaştı. Bunun 50 milyar dolara çıkması için gayret gösteriyoruz.”

 

“Türkiye, bu teknolojiyi kardeş ülkelerle paylaşmakta”
Duran, Türkiye’nin Afrika politikasında 4 temel ilke olduğunu belirterek, ilkinin, Afrika ülkelerinin ekonomik kalkınma ve kapasite geliştirmesine katkıda bulunmak olduğunu söyledi.

Gösterdikleri çabaların temelinde ekonomik kalkınmayı ve kapasite geliştirmeyi desteklemek olduğunu kaydeden Duran, “Bir diğeri, Afrika ülkelerinin güvenlik ve istikrarını desteklemek. Bu da savunma sanayi alanında yaptığımız işbirlikleriyle gerçekleşiyor. Malum olduğu üzere savunma sanayi ürünlerinin diğer ülkelerle paylaşımı birçok ülkenin kıskançlıkla yaklaştığı bir husus iken Türkiye, bu teknolojiyi kardeş ülkelerle paylaşmakta, Afrika’nın terörle mücadelesine katkı vermek için onlara sunmakta gayet açık davranıyor, yakın davranıyor.” ifadesini kullandı.

Bunun da kıtadaki bazı ülkelerde terörle mücadelede ne kadar etkili olduğunu yakından gördüklerini aktaran Duran, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Üçüncü ilke olarak, Türkiye’nin, Afrika’nın sorunlarına Afrikalı çözümler ilkesi doğrultusunda ve tarafların rızasına istinaden tabii ki Türkiye’ye güven çerçevesinde kolaylaştırıcı ve arabulucu rol üstlenmesidir. Dördüncü ilke, Türkiye’nin bu işbirliklerini sadece ikili düzlemde tutmayıp aynı zamanda Afrika’nın bölgesel örgütleriyle işbirliği yapmasıdır. Bu 4 ilke çerçevesinde, Türkiye’nin farklı bir politikayı, aslına bakarsanız Afrika’daki diğer ülkelere de örnek teşkil edecek şekilde, Afrika’ya yaklaşımı dönüştürecek şekilde bir düzeye getirdiğini söyleyebilirim. Ben buraya bir beşinci faktör eklemek istiyorum, o da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği.”

Dışişleri Bakan Yardımcılığı döneminde çeşitli Afrika ülkelerine ziyaretlerde bulunduğunu anımsatan Duran, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kıtada duyulan güveni bu ziyaretlerde bizzat gördüğünü anlattı.

 

“Dünyadaki en büyük ölçekli yerinden edilme krizi”
Duran, bütün bunların sonucunda Türkiye’nin, Afrika’da çatışmaların çözümüne katkı veren, kalkınmayı destekleyen, güvenliğin temininde rol alan bir ülke durumunda olduğunu ifade etti.

Sudan’daki durumun büyük bir insani trajedi haline geldiğini belirten Duran, “2023’te başlayan iç çatışmalar, acil çözüm gerektiren konuma geldi. Dünya belki Sudan’da ne yaşandığına pek dikkat etmiyor ama Sudan’da büyük bir dram yaşanıyor ve çok sayıda insanın yardıma ihtiyaç duyduğu, yerlerinden edildiği bir süreç yaşanıyor. 2023 Nisan ayında Sudan Silahlı Kuvvetleri ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında başlayan bu çatışma sonucu, bugün 31 milyona yakın kişinin insani yardım ihtiyacı içerisinde olduğu, 9-10 milyona yakın insanın ülke içinde yerinden edildiği ve 3 milyon Sudanlının komşu ülkelerde mülteci durumunda olduğunu görüyoruz. Bunu dünyadaki en büyük ölçekli yerinden edilme krizi olarak tespit edebiliriz.” ifadesine yer verdi.

Milyonlarca Sudanlının hayatının kökten sarsıldığına dikkati çeken Duran, şu değerlendirmede bulundu:

“Benim baktığım yerden, Sudan tarihi zengin kültürel dokusuyla ve Afrika kıtasındaki çok stratejik konumuyla bunları hiç de hak eden bir yerde değil. Bu itibarla, Sudan’ın krizden çıkması savaşın sona ermesi ve Sudan halkının istediği şekilde bir barışın gelmesi gerekiyor. Bizim bu panel çerçevesinde gerçekleştirmeye çalıştığımız şey, Sudan’ı tekrardan dünyanın gündemine getirmek ve orada yaşananların ne kadar acil bir vaziyet etmeyi gerektirdiğini kamuoyumuza önce Türkiye’de, daha sonra da dünyada anlatmaya çalışmaktır. Çünkü Hızlı Destek Kuvvetlerinin ortaya koyduğu çatışmalar, bize oradan gelen haberler insanın kanını donduracak derecede bir vahşeti de yansıtmaktadır. Katliamların, tecavüzlerin, saldırıların yanı sıra salgın hastalıkların da söz konusu olduğu Sudan’da acil bir şeyler yapılması gerekiyor.”

Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ), Sudan’daki kolera salgınının 13 eyalete yayıldığını, Çad’daki mülteci kamplarına sıçrama tehlikesi olduğunu duyurduğunu aktaran Duran, Sudan’daki durumun sadece o ülkeyi ilgilendirmediğine, komşu ülkelerin de çeşitli riskler altında olduğuna işaret etti.

“Sudan’da istikrar sağlanmadan Kızıldeniz ve Afrika boynuzunda güvenliğin sağlanamayacağı açıktır”
Burhanettin Duran, şu görüşleri paylaştı:

“Bütün bunlar hem Sudan’ın kendi iç çatışmasındaki yıkıcılığı hem de ekonomik anlamda da insani kayıplar anlamında da büyük bir maliyet üreten çatışmanın artık sona ermesi gerektiğini gösteriyor. Kızıldeniz’e kıyısı olan Sudan’daki istikrarsızlık, küresel deniz ticareti açısından hayati öneme sahip bu koridorda uluslararası açıdan da seyrüsefer güvenliği açısından da ciddi bir tehdit olarak görülüyor. Böyle baktığımızda Sudan’daki istikrar sağlanmadan Kızıldeniz ve Afrika boynuzunda güvenliğin sağlanamayacağı açıktır. Böyle baktığımızda hem Arap dünyası açısından hem Batı ülkeleri hem de dünyanın diğer aktörleri açısından burada bir mücadelenin gerçekleştiğini ve bu mücadelenin aslında Sudan halkına zarar veren bir noktaya geldiğini ve bu olaya müdahil olan ülkelerin oturarak bu meselenin çözümünde istikrar sağlayıcı, barış getirici bir konumda olmaları gerekiyor. Çatışmanın büyümesine değil sona ermesine katkı verilmesi gerekiyor.”

Sudan’daki çatışmanın devam etmesinden kaynaklı Sahil Bölgesi’ndeki terör örgütlerinin burayı kendilerine mümbit alan gördüklerini ifade eden Duran, bunun sembolik bir tehdit olmadığına, ciddi bir risk olduğuna dikkati çekti.

Sudan’da özellikle son 2 yılda yaşananların, uluslararası sistemin çatışmaları ve krizleri çözmedeki yetersizliğini tekraren gösterdiğini vurgulayan Duran, “Farklı coğrafyaların sorunlarının da belki yansıması olarak, Afrika’nın birçok ülkesinde hala çatışmalar var ve Sudan da bunların tam ortasında yer alıyor. Ülkemiz, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Sudan meselesinde sesini yükseltmektedir. Farkındaysanız bu konuyu Cumhurbaşkanımızdan daha fazla gündeme getiren başka bir lider yok. Bu tabii ki Cumhurbaşkanımızın dünyanın krizlerinde aldığı rolle, bu krizlerin çözümüne katkı verme çabasıyla çok yakından alakalı. Yine Afrika üzerinden baktığımızda Etiyopya ile Somali arasında çatışmaya varacak olan sorunda yer alarak arabuluculuk ortaya koymuş olması ve bunun bir anlaşmayla sonuçlanması, Cumhurbaşkanımızın liderliğinin arabuluculuk alanında gösterdiği örneklerden birisidir.” ifadesini kullandı.

“Sudan’da yaşanan insani felaket dayanılmaz ölçekte”
Duran, Sudan’daki meselenin karmaşık olduğunun farkında olduklarını belirterek, “Çözümün gelmesi o kadar kolay değil. Ancak burada bir iradenin ortaya çıkması, konuya müdahil olan ülkelerin ve buna katkı verecek olan ülkelerin bir araya gelerek Sudan’da barışı elde etmeye çabalamasının gerektiğini düşünüyoruz. Böyle baktığımızda Türkiye, bu süreçlerde rol almaktadır ve elinden gelen çabayı da göstermektedir. Sudan’da yaşanan insani felaketin artık dayanılmaz ölçekte olduğunun, daha artarak uluslararası kamuoyuyla paylaşılması gerekir.” diye konuştu.

Rusya-Ukrayna Savaşı ve Gazze’de yaşananların çok önemli krizler olduğunu ve dünyanın dikkatinin buralarda olduğunu dile getiren Duran, Sudan’da da hiç de sessiz olmayan bir insani dram yaşandığını ve yapılması gereken çok şey olduğunu kaydetti.

Türkiye’nin, Sudan’da kalıcı barışın tesisi amacıyla başta Egemenlik Konseyi olmak üzere bütün muhataplarla temaslarda bulunduğunu ve uluslararası barış çabalarına katkı sunmaya devam ettiğini belirten Duran, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, nisan ayında gerçekleşen Antalya Diplomasi Forumu’nda, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ile bir araya geldiğini, Sudan’ın toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin korunmasının Türkiye için önemine dikkati çektiğini hatırlattı.

Duran, Türkiye’nin Sudan’daki diplomatik varlığının, Sudan’ın birlik beraberliğine yönelik yaptıkları diğer gayretlerin, Sudan halkının yanında olma iradesinin tezahürleri olduğunu ifade ederek, Dışişleri Bakanlığı yetkililerine ve ülkedeki büyükelçilik çalışanlarına teşekkür etti.

Sudan’a yardımlar konusunda yapılması gereken çok şey olduğuna dikkati çeken Duran, Türkiye’nin, Sudan’a en fazla yardım gönderen ülkelerin başında geldiğini anımsattı.

“Sudan halkının çığlığını duyurmak ve barış çabasına destek vermek için faaliyetlerimizi sürdüreceğiz”
Yakın zamanda Sudan’a yeni bir geminin yönlendirildiğini aktaran Duran, bu yardımların yeterli olmadığını ve devam edeceğini bildirdi.

Duran, Sudan’da barışa ulaşmak için çabaları birleştirmek gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:

“Türkiye açısından baktığımızda silahların susması, halkların rahat etmesi, göç edenlerin evlerine geri dönmeleri ancak bizlerin seslerini yükseltmesiyle olacaktır. Sudan’la ilgili olarak son bir konu da şunu söylemem gerekir. Tabii savaşlar aynı zamanda medyada da gerçekleşiyor. Dezenformasyon meselesi çok kritik bir konu oldu. Sudan savaşını takip ederken dezenformasyonun, propagandanın ve manipülasyonun ne kadar olumsuz sonuçlar ortaya koyduğunu gördük. Özellikle Hızlı Destek Kuvvetleri kendi anlatısını meşrulaştırmak için bir enformasyon savaşı yürüttü. Bunu da bazı bölge dışı aktörlerin çıkarlarına uygun söylemler düzleminde yaptı. Bu da medya olarak bizim bu konuya ne kadar dikkatli yaklaşmamız gerektiğini gösteriyor. Sağlıklı bilginin alınması, doğru bilginin kamuoyuyla paylaşılması, bu süreci takip etmenin tam da merkezinde yer alıyor. Türk medyasının bu konuda sağlıklı bir tavır ortaya koyduğunu söylemek isterim. Bu çabalarından dolayı da başta TRT, Anadolu Ajansı ve Türk medyasının diğer unsurları olmak üzere medyamıza teşekkür ediyorum. Bizler de İletişim Başkanlığı olarak, Sudan halkının çığlığını duyurmak ve barış çabasına destek vermek için faaliyetlerimizi sürdüreceğiz.”

Duran, konuşmasını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Sudan halkı emin olsun, Türkiye onların yanındadır” sözünü hatırlatarak tamamladı.

Panele, Sudan’ın Ankara Büyükelçisi Nadir Yousif Eltayeb, İletişim Başkan Yardımcıları Ferhat Pirinççi ve İlhami Giray Şahin, TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı, Anadolu Ajansı (AA) Genel Müdür Yardımcısı ve Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Özhan, AA Akademi ve Yayın Koordinatörü Yahya Bostan, TRT Genel Müdür Yardımcıları Mücahid Eker ve Serhat Eroğlu da katıldı.

Kaynak: AA

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

“Terörsüz Türkiye sürecinin en hassas dönemi siyasi pozisyonların malzemesi haline getirilmemesi lazım”

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0