KÖRFEZ'E ÇIKARMA

Dünyanın en önemli hayati değer taşıyan olgularından biri de ekonomi. Ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde duran, çalışan, üreten ithalat ihracat dengesini iyi kuran ülkeler siyasi manada da çok rahatlarlar. Dünyanın ekonomik manada gelişmiş olan ülkeleri de dünya siyasetine yön veriyor.
Ticaretin şeklini iyi bilen ve zamanın şartlarına ayak uyduran, AR-GE çalışmalarına pay ayıran devletler, çok daha rahatlar. Hele ki daha da ileriye gidip teknolojiyi üretimlerine yansıtan ülkeler çok daha rahat. Üretim aşamasında üçüncü dünya ülkeleri üretimin en kaba, sağlık açısından en riskli, en az kar paylı işlerini yaparlar. Gelişmiş ülkeler de, teknolojiyi gerektiren, kar payı yüksek, hacim olarak düşük üretimi tercih eder.
Örnek verecek olursak, üçüncü dünya ülkeleri makinenin döküm, lastik, demir, iskelet vb. gibi kaba işlerini yaparken gelişmiş ülkeler, makinenin beynin yapıyor. Biri silahın iskeleti ile uğraşırken diğeri beynini ve kamera sistemini yapıyor.
Bu gelişmiş ülkeler, savunma sanayiini de ele geçirmişler, istediklerine kendi istedikleri evsafta ürünleri satıyorlar yada satmıyorlar. Ticari ahlak da hak getire olduğundan parasını aldıkları, protokolünü yaptıkları, ortak üretim yapacakları F35'leri dahi vermeye yanaşmadıkları gibi, F16 uçaklarının modernizasyonu için de pazarlık yapmaya çalışıyorlar.
Siyasetlerini mevcut yönetimin işini bitirmek adına ana muhalefet ve altılı masayı desteklemek üzerine kuranlar, hayal kırıklığı yaşıyorlar. Tayyip Bey kazanmasaydı, problem yoktu. Meydanda istedikleri gibi at oynatacaklardı. Niçin bu konulardan tekrar bahsediyoruz. SİHA'larla da, İHA'larla da ilgili bize pösteki saydırmaya çalışan Kanada'ya gereken dersi vermedik mi? Vermiyor musun, biz de kendimiz yaparız, dedik ve onlarınkinden daha iyisini yapmadık mı? Yaptık. Satmadık mı? Sattık. Satıyoruz ve satacağız.
Hepsi arka arkaya gelecek inşallah, göreceğiz. Uçak, helikopter ve her türlü askeri teçhizat, silah. Şu anda tank motorunun yerli ve milli yapılması için büyük başarılar gelecek. Demek ki falanca alanlardaki heykellere harcanan para yerine AR-GE çalışmalarına ödenek ayırmak icap ediyor.
Seçimi Kemal Bey kazanmış olsaydı, ekonomik darboğazdan kurtulmanın yolunu biliyordu. Londra'daki malum çevrelerden 300 milyar dolar borç alınacaktı. Dolayısıyla devlet daha büyük bir borç batağına sokulacaktı.
Peki Tayyip Bey ne yaptı? Eskilerde Doğu'ya açılmayan bir Türkiye vardı. Sanki o tarafa açılınırsa, irtica hortlardı. Akabinde şeriat gelir, yaşantımıza müdahale edilir Maazallah, bağımsızlığımız elden gidiverirdi. Siyaset yapmaya çalışan ancak bilmediğinden sürekli muhalefette kalan bazı kesimlerin bilmedikleri şu: Daha önceleri ABD Başkanı Donald Trump'ın döneminde Suudi Arabistan ile 300 milyar dolarlık bir savunma sanayi anlaşması yapılmadı mı?
Dünyanın farklı inanca sahip olan ülkeleri, Suudi Arabistan, Katar, ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ticari ve siyasi anlaşmalar yapabilirken biz yaparsak irtica hortlar. Yapmayın Allah aşkına.
Ülkelerin dünyada söz sahibi olmaları, bağımsızlığını devam ettirebilmeleri için gereken yapılmalıdır ve yapılır. Ekonomik açıdan da bu böyledir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da 200 kişilik bir ekiple Suud, Katar ve BAE'yi içeren bir dış seyahat gerçekleştiriyor. Gezinin ilk ayağında Suudi Arabistan Krallığı ile 5 farklı anlaşma imzalandı. Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri ile de ticari ve siyasi anlaşmalar yapılacaktır. Giden heyette üst düzey devlet erkanı ve iş insanlarımız var. Tebrik etmek, takdir etmek lazım. Teknoloji satıyoruz.
SİHA'nın beynini vermeyen Kanada'ya bir tokat atarak dünyada en büyük rakibi olduk.
Bize F16'nın modernizasyonu için müşkül çıkaran ülkelere de aynı tokadı atarız. Zira Kıbrıs Barış Harekatı'nda bize uçağı verenler mermisini vermedi. Mermileri kendimiz yapıyoruz. Sıra uçak yapmaya gelmedi mi?
AR-GE.