İngiliz gazeteci ve hemşire Grace Ellison (1880–1935), Anadolu’da yaşanan büyük yıkımı ve Türk halkının iman dolu direnişini Batı’ya anlatan az sayıdaki yabancılardan biri oldu. Ellison, İngiliz kamuoyunun bilerek gizlediği gerçekleri kaleme alarak “Batı medeniyetinin maskesini” düşürdüğünü ifade eden Şirin, Lozan görüşmelerinin sürdüğü zamanlarda Ankara’dan ayrılıp Lozan’da İsmet İnönü ile görüştüğü dikkate alınırsa Grace Ellison 1922 sonu 1923 yılı ilk aylarında Ankara’da olduğu görülür.
İMANIN VE GÖSTERGESİ
İngiliz Gazeteci Grace Ellison’un gözüyle Türk direnişini “Batı’nın Susturduğu Bir Tanık Konuşuyor.” olarak söyleyen Şirin, “Manisa, Alaşehir, Salihli, Turgutlu; Yunan işgaliyle harabeye döndü. Manisa’da 14.000 evden yalnız 1.000’i, Alaşehir’de 4.800 haneden yalnız 100’ü ayakta kaldı. Yunanlılar içindeki mahpuslarla birlikte bir hapishaneyi ateşe vermişler, ölünceye kadar onların çıkardıkları sesleri dinlemiş, seyretmişler Kadınlar, çocuklar, hastaneler hedef alındı. Buna rağmen Türk halkı esirlere insanca davrandı. Ellison’un notlarında şu cümle yer alır: ‘Türkler yanarken bile merhamet sahibiydi..’ Halk, ‘Allah beterinden saklasın’ diyerek sabrını korudu. Bu, kadercilik değil; imanın ve metanetin göstergesiydi. Ellison, Türk askerlerini “ellerinde tüfek, dillerinde dua” hâlinde tanımlar. Onların maneviyatı karşısında hayranlığını gizleyemez. Gerçek bir Hristiyan gibi hissettim, ama mahcubum.” Ona göre Milli Mücadele, “ayyaşların değil, dilleri dualı mücahitlerin” mücadelesi olduğunu Batı’nın gerçekleri sakladığını, Yunan ordusunun Anadolu’da işlediği vahşetleri yazmak isteyen Ellison’un haberleri İngiliz basınında sansürlendiğine değinen Şirin , “Batı, Türklerin acısını gizlerken Yunan’ı “mağdur”, Türkleri “zalim” gösterdi. Ellison bu ikiyüzlülüğü şu sözlerle eleştirir. Bu, politik bir fahişeliktir.. Almanlar bile Fransa’da kadın ve çocukları kiliselere doldurup yakmadılar. Ellison’a göre İngiltere, Türkiye’ye en büyük haksızlığı yapan devlettir. Yunan ordusunun subayları bile “İngilizler bizi kandırdı” demektedir. “İngiltere yalnız kılıç dilinden anlar.” “Türklerin affedilmez suçu İstanbul’dur.” Bu cümleler, Batı’nın Türk düşmanlığının kökünü açıkça gösterir. Ellison, Mustafa Kemal Paşa’yı hem dini hem milli bir lider olarak görür. Onun elinde “İslamiyet’in anahtarları” bulunduğunu, Türkiye’ye dokunmanın bütün İslam dünyasını ayağa kaldırmak anlamına geldiğini yazar. Papa’nın bile İzmir’deki kan dökümünü durdurması için Mustafa Kemal’e başvurduğunu aktarır. Ayasofya hakkında ise şu ifadeyi nakleder: “Eğer Hristiyanların haysiyetini incitiyorsa, ya müze yaparız ya da kapatırız.” der.”şeklinde konuştu.
İLK MECLİS
Şirin, anılar üzerinden Ellison, Ankara’daki ilk Meclis’i “kravatsız, sarıklı, poturlu, halktan insanlar” olarak anlatır. Milletvekillerinin beşte biri din adamıdır. İçki yasağı, medreselerin açılması, dönemin ahlakî duruşunu yansıtır. Ancak bazı Batıcı aydınlardan Falih Rıfkı, Fethi Bey gibi bu ruhu anlayamamış kişiler halka uzak kaldığını Ellison’un yazdığı kitaptan örnekler veren Şirin ,”Türk kadını, sessiz güçtür.1922’de bile Türk kadınları mallarını yönetiyor, mahkemede tanıklık ediyor, kendi davasını açabiliyordu. Ellison’a göre harem, Türk icadı değil, Bizans kalıntısıydı. Türk kadınları güçlü, namuslu ve eğitimliydi. “İngiliz kadınlarıyla kıyaslandığında, Türk kadınları daha özgür görünüyordu.” Sakarya Meydan Muharebesi’nin bütün safahatına bir subay olarak katılan, savaşı sık sık “Milli Mücahede” olarak anan Ali Kadri Bey, anılarında; “Sakarya Meydan Muharebesi sürerken, moral için mevlüthanlar, hafızlar, sık sık askeri birlikleri dolaşıyor, mevlid-i nebeviler okunuyor, cami ve mescitlerde zafer için yanık dualar ediliyordu.”dedi. Ellison, Lozan’da Türk delegelerinin Batı karşısında fazla yumuşak davrandığını söyler. Türk kamuoyunda şu sözler dolaşır: “Lozan delegasyonumuz Ellison kadar bile bizden değil!” Batı, Türkiye’yi yeniden “hizaya getirme” derdindeydi. Ellison, İslamiyet’i bir barış ve ahlak dini olarak görür: “Amerikan adaletine güveneceğime, Şeriat mahkemesine teslim olurum.” Ona göre Batı’nın sözde uygarlığı, Doğu’nun yufka yürekliliğinden öğrenecek çok şeye sahiptir.” der. Grace Ellison, Türklerin “yenilmediğini, dirildiğini” yazar. Batı’nın çıkarcı maskesi Anadolu’da düşmüş, iman dolu bir millet küllerinden yeniden doğmuştur. “Türkler ölmedi; büyük bir uygarlığın küllerinden yeniden doğdu.” Milli Mücadele’nin Batı’nın sandığı gibi geri kalmışların isyanı değil; iman, metanet ve adalet üzerine kurulmuş bir diriliş olduğunu söyledi. Sohbetin soru cevap kısmından sonra HİSDER Başkanı Prof. Dr. Önder Kutlu ve Tahsin Sahin tarafından Dr. Cenap Şirin’e hediyesi takdim edildi. Toplantı toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Kaynak: HABER MERKEZİ
Mimarlar Konya’da “Ortak Zemin, Ortak Hikaye”de buluştu
1
Avrupa’nın en gelişmiş savaş uçağı Konya’ya iniş yaptı
129749 kez okundu
2
Konya’daki o markaya ait peyniri yemeyin! İfşa oldu
122733 kez okundu
3
Konya’da metrelerce kuyruk oluştu
110868 kez okundu
4
Meram Belediyesi’nden Dünya Günü’nde doğaya çifte dokunuş
108765 kez okundu
5
Bakanlık duyurdu! Konya’daki o markalar tağşiş ürün satıyormuş
104597 kez okundu
6
Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde Hemşirelik Haftasında çifte bayram
68727 kez okundu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.