Batınilik hakkında bilgi veren Güçlü, Batınilik Arapça “batın” kelimesinden geldiğini, İslam dininde Kur’an ayetlerinin görünen anlamlarından başka anlamları olduğuna inanan ve ayetleri bu şekilde yorumlayan bir akımın ortaya çıktığını, bu düşünceye inanan kişilere de “batıni “denildiğini , Batıniliğin Kur’an ayetlerinin görünen anlamlarının dışında, daha derinde gerçek anlamları bulunduğu inancı, ayetleri buna göre yorumlayan akım olduğunu söyledi.
Dört Halife Dönemi’ne vurgu yapan Güçlü, İslam düşünce tarihinde dinî ve siyasî konularda aşırı görüşleri ve faaliyetleriyle tanınan siyasî bir fırkanın adı olan Hariciler ana gövdeden ayrılan, meşru yönetime isyan eden muhalif bir hareket olduğuna değindi. Güçlü, ”Batıniyye’nin menşei Mecusîlik, Sâbiîlik, Yahudilik gibi eski din ve kültürlerdir. Batıniyye bunların karışımından oluşmuş İslam dışı bir inanç karışımı bir dindir. Meymûn bin Deysân Mecusîliğe, Hamdan Karmat ise Sabîliğe mensuptur. Mâide suresi 67. ayette “Ey Peygamber, sana indirileni tebliğ et, eğer bunu yapmazsan; O’nun elçiliğini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Doğrusu Allah kafirlere yol göstermez.” buyrulur. Şiîlere göre bu ayet, Hz. Ali hakkında nazil olduğuna bunun Hz. Ali’nin hilâfeti olduğuna yorumlanmıştır. Mısır’a atadığı valinin yaptığı usulsüzlüklerinin sorumluluğunu Hz. Ali’ye yükleyenlere karşı peygamberimizin Veda Haccı dönüşünde Gadîru Hum’da konaklamış, “Cebrail bana Rabb’imden şu emri getirdi ki; Ali bin Ebu Talib benim kardeşim, vasîm, halîfem ve benden sonra imamdır. Ey insanlar, Allah onu size veli ve İmam olarak tayin etti; ona itaat etmeyi herkese farz kıldı. Ona karşı çıkan lanetlenecek, saygı gösteren ise merhamete erecektir. Dinleyiniz ve itaat ediniz; Allah mevlanız, Ali ise imamınızdır. İmamet ondan sonra onun soyundan kıyamete kadar devam edecektir.”ifadelerini Şiiler referans alırlar. Batınîlik, Kur’an ayetleri ve dini kuralların yalnızca dış anlamlarıyla değil, içsel ve sembolik anlamlarıyla da yorumlanmasını esas aldığını, bu yaklaşımı sıradan insanların erişemeyeceği “gizli bilgiye ulaşma” iddiasında olduğunu ifade eden GÜÇLÜ, “Batınî hareketler, İslam düşüncesi içinde mistik, sembolik ve ezoterik yönleriyle dikkat çeken ancak ana akım İslam tarafından çoğu zaman dışlanmış gruplardır. Bu hareketler, tarih boyunca önemli tartışmalar yaratmıştır. Batınîliğin oluşmasında fikrî sebepler yanında siyasî, sosyal ve iktisadî sebeplerin de rol oynamıştır. Batınîler genellikle Müslüman çoğunluğun benimsediği İslâm akaidine uymayan inançları telkin ettikleri ve İslâm ülkelerinde idareyi hedef alan siyasî çalışmalar yaptıkları için daima gizli faaliyetler içinde bulunmuşlardır.”
Hz. Ömer İranlı Firuz tarafından hançerlenirken, ölüm döşeğindeyken ‘Keşke İran ile aramızda ateşten dağ olsaydı. İran’a girmeseydik diye’ hayıflandığına değinen Güçlü, “ Hz. Ömer döneminde fethedilen dört coğrafya İran, Şam, Kudüs ve Mısır binlerce yıldan bu yana devam eden medeniyetin merkeziydi. Özellikle bu ülkelerden İran, 1500 yıldan bu yana Mecûsî, Zerdüşt kültürü ile yoğrulmuş bir millettir. Ülkelerinin fethedilmesini kabullenemeyenler İslam içerisinde fitne çıkarma yoluna gittiler.” dedi.
SEMBOLİK ANLAMLAR
Şiiliğin bir kolu olan İsmailliğin tarihsel sürecine değinen Güçlü, Yedinci İmam Musa el-Kazım yerine kardeşi İsmail’i imam kabul ederler. İmamların yalnızca siyasi değil, aynı zamanda ezoterik bilgiye sahip ruhani rehberler olduğuna inanıldığını, Kur’an’ın zahiri (dış) değil, batıni (iç) anlamlarına önem verildiğini, bugünkü liderlerinin Ağa Han olduğuna değindi: “Tarihte en iyi bilinen örnekleri İsmaililerdir. Bu gruplar dini metinlerin, ibadet ve kuralların zahiri anlamlarını reddetmektedirler. İbn-i Sina Batınilik akımının temsilcilerinden birisidir. Tarihte ve günümüzde derin etkileri olan bir düşünce sistemidir. ‘Kur’anda geçen salat, secde, rüku veya abdest gibi kavramlar Sünni gelenekte şekil, kapsam, miktar emirler gibi algılanırken batınilik, sembolik olarak şekle ve miktara bağlı olmadan, manevi anlamlarıyla temsil edilirler. Karmatilik, İsmailliyye mezhebi içerisinde ortaya çıkmış ve her ne kadar Fatımilerin ortaya çıkışından sonra onlara bağlanmayı reddetmişse de eski İsmailî öğretiye bağlı kalmaya devam etmiş bir harekettir. Hareket, ismini kurucusu olduğu kabul edilen Kûfeli Hamdân Karmat’tan almıştır. Melikşah döneminde güçlenen hareket ortadan kaldırılmak istenmiş ancak Melikşah’ın ölümü üzerine başarılı olunamamıştır. 13. yüzyıl ortalarına kadar etkili olan bu hareket 1256 yılında Moğol hükümdarı Hülagü’nün Alamut Kalesi’ni yıkması ile ortadan kalkmıştır.”
Konya Aydınlar Ocağı Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, Batıni hareketlerin günümüzde de devam ediyor onun için İslam’ı iyi bilmemiz gerektiğine değinerek konuşmasını tamamladı. Sohbetin soru cevap kısmından sonra HİSDER Başkanı Dr. Önder Kutlu ve Ahmet uğur tarafından derneğin hediyesi takdim edildi. Toplantı toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
Kaynak: HABER MERKEZİ
İktidar Cihanbeyli’ye verdiği sözü tutmalı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.