■ Özgürlük olmayan bir ülkede ölüm ve çöküntü vardır. Her ilerlemenin ve her kuruluşun anası özgürlüktür.(Atatürk)
….
Eylül çok yönlü ay; tarihin sayfalarını açıyor Cumhuriyetin kazanımlarıyla yüklü aydınlık bir ay çıkıyor, sonra duyguların şaha kalktığı romantik Eylül göz ediyor, gülümsüyor
Tarih ve romantizmle kol kola Eylül. Eylül destan, roman, öykü ve şiir…
…
Eylül, kahramanlık destanıdır.
Eylül, Kurtuluşun önsözüdür.
Eylül biraz da İzmir, demektir.
■ Türk Kurtuluş Savaşı’nın 30 Ağustos 1922’de başlayan “kesin ve son zaferleri” eylül ayı içinde birbirini kovalıyarak İzmir’e doğru ilerler. Bu bakımdan eylül ayı için “Ulusal Kurtuluşlar Ayı” tanımını getirebiliriz.
30 Ağustos ile İzmir’in Türk bayrağına kavuştugu 9 Eylül arası sadece ve sadece 10 gündür. Pençe pençe bir boğuşma sonucu Dumlupınar’dan bir zaferle ayrılan Türk ordusu düşmanın peşine düşerek amansız bir kovalamaca sonucu 9 Eylül sabahı Belkahve sırtlarına ulaşmıştı.
İzmir’in kurtuluşu, Ege’nin kurtuluşudur.
Türk halkının Kuvva-i Milliye’si ile, düzenli orduları ile, milisi, efesi, çetecisi, köylüsü, esnafı, kadını, kızı ve kızanı ile yürüttüğü ulusal kurtuluş eylemi, adım-adım, köy-köy, kasaba-kasaba, kent-kent, Ege’yi özgürlüğüne kavuştururken, tüm ulusun özgürlüğünü de getirmekte ve Cumhuriyet Türkiye’sinin kuruluşunu müjdelemektedir;
1 Eylül 1922’de, önce Uşak ilimiz kurtulmuştu.
2 Eylül’de Türk ordusu Eskişehir’deydi.
3 Eylül günü Dursunbey, Ödemiş, Emet, Eşme, Sındırgı ve Tavşanlı düşmandan geri alınmıştı.
4 Eylül’de Tire, Bayındır, Buldan ve Simav.
5 Eylül’de Nazilli, Alaşehir, Bilecik, Gördes ve Salihli kurtarılmıştı.
6 Eylül’de Akhisar, Balıkesir, Söke, Gönen ve İnegöl, Türk askeri ile buluştu.
7 Eylül günü Aydın, Turgutlu, Kuşadası Türk bayrağına kavuştu.
8 Eylül’de Kemalpaşa, Burhaniye, Manisa, Selçuk…
9 Eylül’de İzmir, Menemen, Edremit.
10 Eylül’de Bursa, Foça, Gemlik ve Orhaneli kurtarılmıştı.
12 Eylül’de Mudanya, Kırkagaç ve Urla,
13 Eylül’de Soma,
14 Eylül’de Bergama, Dikili ve Karacabey,
15 Eylül’de Alaçatı ve Ayvalık,
16 Eylül’de Çeşme,
17 Eylül’de Bandırma
18 Eylül’de Erdek düşman işgalinden kurtarılmıştı.
Bu kurtuluş heyecanı her eylül ayında Ege’nin tüm il ve ilçelerini sarar.Her yöre kendi olanakları içinde bir tören yürüyüşünün etrafında halklaşan ve günün anlamını belirten konuşmalar içeren etkinlikleri yaşar. Her törende halkımızın gözleri, “Kurtuluş Savaşı”nın yaşlı gazileri Kuvva-i Milliyecilerimizin üzerinde gezinir ve gözler bu savaş kahramanlarımızı öpücüklere boğar. Tarihimizin en parlak sayfalarını süsleyen bu kurtuluşlar zinciri Anadolu’da emparyalizme karşı Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kükreyen bir mazlum ulusun ordusunun Zafer Yürüyüşü ile sağlanmıştır.
***
Söz Eylül’den açılıp Eylül’ün biraz da İzmir olduğundan satırbaşı açınca bir Hasan Zeyret öyküsü ve övgüsü sayfamıza konuk oluyor;
Vatanı düşman çizmelerinden kurtaran Atatürk ve arkadaşları Ulusal kalkınmayı başlatmak istiyorlardı. Bunun için de tasarrufa gereksinim vardı. Atatürk, ‘Yurdun Türk eliyle kalkınabileceğine’ dikkat çekiyor; diyordu ki:
“Türk malı alınız; Türk malı kullanınız; Türk parası Türk toprağında kalsın.”
Gazi bu söylemle yetinmedi. Paramızın Türk toprağında kalması için eyleme de geçti. Alınan önlemlerle birlikte 9 Aralık 1925’te ‘yerli kumaştan elbise giyilmesine’ dair bir yasa çıkarıldı. Bedeli belediye bütçelerinden ödenen elbise, ayakkabı, kumaş, serpuş, yatak levazımı ile memur ve hizmetlilerine elbise ve kundura giydiren kurumların tüm ihtiyaçlarını yerli mallardan almaları emrediliyordu.
…
Hasan Zerek’in İzmir’in Yeniçamlık semtinde bir benzin istasyonu var.
Bu istasyonda dolar geçmez!
Bu istasyonda sterlin geçmez!
Bu istasyonda Euro geçmez!
Ülkeye yeni girmiş bir turist olsanız bile Türk lirası ödemeden bir litre yakıt alamazsınız bu istasyondan !Çünkü, Tunceli’nin Ovacık nüfusuna kayıtlı bir mühendis olan Hasan Zerek diyordu ki;
‘Bir Türkçü ve bir yurttaş olarak, kendi değerlerimize sahip çıkmazsak kimseden saygı beklemeye hakkımız yoktur’
Hasan Zerek’in dağıttığı takvimlerin üzerinde şöyle yazıyordu.
“Ulusal onurumuz olan Türk Lirası kullanınız!”
Sonraki yıllarda yine binlerce adet dağıtılan takvimlerde ise şu ulusal iletiler yer aldı;
– Yaşasın Cumhuriyet
– Yaşasın Milli Devlet
– Vatan namustur, satılamaz.
Hasan Seyrek,’Ermeni soykırımı uluslararası bir yalandır’ afişini istasyonuna asıyor.
Eylül, dedik, İzmir dedik. Hasan Seyrek’e kadar geldik.
Günümüzde “Hasan Zeyreklere “ daha çok gereksinimimiz var!
Duyguların şaha kalktığı, şiir Eylül’ü daha sonra gündeme getirip irdeleyeceğiz;
“Ağaçlar yapraklarını döktü ya
Allak bullak eder düşüncelerimi eylül rüzgârları
Bir dert gelir yüreğime oturur
Bir kurt gibi kemirir için için
Tutar başka şehre gidersin üstelik
Ben çürürüm gel deyi deyi
Çimenler, otlar çürür. “
(A.Rıdvan Bülbül)
Mutluluk el yapımıdır..
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.