Hz. Mevlana, “Dost; acı söyleyen değildir Acıyı tatlı söyleyebilendir.” dese de, Biz dost acı söyler sözünü pek sevmişiz, pek bir tutmuşuz. Mevlana gibi gönül dostlarının sözlerini, doğru amma, doğru lakin, doğru fakat…diye başlayan cümlelerle geçiştirmiş acılı sözlerle oluşturduğumuz cümleleri sıralamışız dostumuz dediklerimize.
Hoşumuza da gitmemiş değil hani!
Eleştirme merakımız, öğüt vermeye meyyal yapımız, akıl öğretmeye kalkmak gibi sözüm ona yeteneğimiz sayesinde, dost kabul ettiklerimizi dost acı söyler sözünün ardına sığınıp, yıllar yılı hırpalamaktan kendimizi alamamışız!
Dost acı söylediğinde, söyledikleri taş gibi yüreğimize oturduğunda, ben bu sözleri hak etmek için ne yaptım bu dostuma diye bir vicdan muhasebesi yaptığınızda, daha güzel, daha yumuşak, daha tatlı anlatamaz mıydı diye düşüncelere daldığınızda, dost hiç beklemediği bir anda kendini dostluk kantarının üzerinde tartıya çıkmış bulur!
Başlarsınız her sözünü ayrı ayrı tartmaya! Dostunuzu ve dostluğunuzu sınamaya…
Dosttur, benim iyiliğimi düşünmüştür, aksini zaten düşünmem diye kaç acı sözü sineye çekebilirsiniz?
Yine de en iyisini, en doğrusunu, en güzelini siz bilirsiniz!
Dost dediklerimize, dost kabul ettiklerimize, dost diye bağrımıza bastıklarımıza neden acı söz söyleyelim, diyebilmeliyiz!
Ne yazık ki, bunu yapamıyoruz!
Neden biz böyleyiz sevgili okurlar?
Dostlarımız hakkında olumsuz bir şey duysak, kesinlikle öyle biri değildir, öyle bir şey yapmaz, sen söylemedin, ben duymadım diyebilenlerin sayısı o kadar az ki…
Anlayıp dinlemeden, araştırmadan, doğruluğunu teyit etmeden, hemen telefona sarılıp, şöyle bir şey duydum, inan sana hiç yakıştıramadım diye başlayan bir giriş yaptığınızda, ne olur o dostunuzun hali ve tavrı hiç düşündünüz mü?
Oysa, dost dediklerimizin bize göre defalarca sınanmış özellikleri vardır. Dosta hitap, normal hitapların ötesinde içten ve samimidir.
Böyle davranmıyorsanız ne siz dostsunuz, ne de muhatabınızı dost olarak kabul etmemişsiniz demektir ki, ya siz dost nedir bilmiyorsunuz, yada dostluğunuz menfaat ve çıkar ilişkisinin sınırları kadar bir şey.
Gerçek dost, kalp kırmayandır. Her ne olursa olsun dostunu incitmemeye, kırmamaya özen gösterendir.
Dostane ve dostça anlatım, acı kavramının içerisinde her ne olursa olsun, onları tatlılaştırarak, yumuşatarak, kırmadan, dökmeden anlatabilme sanatıdır.
Dost sizin yüzünüze baktığında daha tek bir söz sarf etmeden halinizden anlayandır.
Böyle bir dosta yada dostlara sahipseniz, daha ne istiyorsunuz?
Günümüz dostlukları, dost kavramının içeriğinden habersiz, suni, yapmacık, günübirlik, tamamen say beni sayayım seni, gör beni göreyim seni mantığından daha ilerilerde değildir.
Kırk yılda bir para istedim, varken yok dedi arkadaş!
Oysa onu birçok insanla ben tanıştırdım…
Yürümesini bilmezdi, giyinmesini bilmezdi, lüks bir mekanda yemek yemesini bilmezdi…
Hepsini ben öğrettim, bu bana yapılır mı?
Şeklinde dost dediklerinden sızlananları duymuşsunuzdur.
Sizce dost böyle biri olabilir mi?
Dost, yaptığı iyilikleri başa kakan mı?
O güne kadar dost dediğinin ipliğini pazara çıkaran mı?
Her paraya sıkıştığında başvurulan iki ayaklı banka mı?
Her sorunu çözme maharetine sahip biri yada birileri mi?
Siz dost diye, istediğiniz parayı hemen çıkarıp verene, müşküllerinizi bekletmeden çözene mi diyorsunuz?
Böyle birine dost denildiğinden, denilebileceğinden emin misiniz?
En iyi dostum dediğiniz dilinde “hayır” kelimesi olmayan mı?
Böyle dostlar arıyor ve çevrenizi böyle dost dediklerinizle kuşattırmışsanız, sizin iyi gün dostlarından yana sıkıntınız kalmamış demektir!
Allah etmeye başınıza bir şey geldiğinde, kaza geçirdiğinizde, iflas etmeye doğru gittiğinizde, bunlardan bir tanesinin dahi yanınızda olmadığını hayretler içerisinde göreceksiniz. Göreceksiniz lakin, iş işten geçmiş olacak!
Dost dediğiniz insan;
Kıskanç değilse…
Hasetlik bilmiyorsa…
Fesatlıkla bir alakası yoksa…
Gurur ve kibir gibi çağın hastalıklarına yakalanmamışsa…
Yalanı ve yalan söyleyeni sevmiyorsa…
Yüzünüze gülüp, arkanızdan konuşmuyorsa…
Ayak üstü sizi satmıyorsa…
Böyle dostlara derman yetmez, dostun iyisi Yaradan’dan kuluna nasiptir, ihsandır denilmiştir.
Çünkü, gerçek dostlar arasında gönülden gönüle bağlı görünmez, bilinmez yollar, hissi bağlar vardır.
Çünkü, dost diye; iyi günde de, kötü günde de yanınızda olana, siz çağırmadan gelene derler.
SİYASAL SERTLİK VE ORDUMUZ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.