Konya AÇIK 18°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Hafta Sonu Esintileri

Hafta Sonu Esintileri-Rıdvan Bülbül-Yeni Meram Gazetesi

Asrın Sözü;
■ Türk olmayı onur, Müslümanlığı gurur sayarım! Bol yıldızlı değil, ay yıldızlı bayrak altında saf tutarım. Ne mutlu Türkün diyene! (Atatürk)
***
Haftanın Bercestesi
Yıkılıptır şu cihân sanma ki bizde düzele
Devleti çerh-i denî verdi kamu mübtezele Şimdi ebvâb-ı seâdetde gezen hep hezele
İşimiz kaldı hemân merhamet-i Lem-yezel’e
Sözlük: Çerh-i Denî: Alçak felek, Mübtezel: Aşağılıklar. Ebvâb: Kapılar, Hezele: Ayak takımı, Lem-yezel: Allah.
(Cihangîr – Sultan III. Mustafa)

Altın Sözler:
■ Gücümüzü hırlaşmak için değil, birleşmeye harcamalıyız. (Malcolm)
■ İnsan, kendiyle birlik olursa başkalarıyla da olur./ Bir şey her şey için, her şey bir şey için vardır. ( Goethe)
■ Ya el ele, ya ölüme. (B. Russell)
■ Eller çoğalınca, işler hafifler. (Atasözü)

Evlat sevgisi;
■ Bir genç, düğünün üzerinden altı ay geçtiği halde yalnız yaşayan annesinin evine bir kez (o da yalnız) ziyarete gitmişti. Evliliğinin haftasıydı. Bir daha da annesinin kapısını açmadı. Evlatsız geçen her gün dul annenin özlem hanesine bir kiremit daha koyarken, bu altı aylık zaman dilimine bir kandil, bir de dini bayram girmişti. Soğuk bir kış gecesinde eşinin yakıt tasarrufu nedeniyle kafasında başlık ve ayağında çoraplarla girdiği yatağından, acı acı çalan telefonla kalktı. Gece lambasının cimri ışığı ile önce telefonun yanında duran saate göz attı, ikiyi yirmi geçiyordu. Korkuyla telefona uzandı;
– Aloo?
Korkak ama yumuşak bir ses duyuldu:
– Benim!
Acı haber yerine şefkatli bir ses duyunca hem rahatladı. Daha sonra da sinirlendi.
– Bu saatte ne var anne?
– Özür dilerim evladım! Sen de yirmi dört yıl önce bu gece, bu saatte beni rahatsız etmiştin. Doğum günün kutlu olsun oğlum.
Delikanlı, annesinin burnunu çekmesinden, telefonu ağlayarak kapattığını hissetti.

İki hırsız;
İki sabıkalı hırsız, gece bir evi soyuyordu. Fener ışığıyla dolabı açmaya uğraşırken, biri ansızın durdu.
“Niçin durdun?”
“Bizim evden çıkarken, galiba kapıyı açık bıraktım. Ya münasebetsizin biri girerse?”

Haftanın Şarkısı:
Dünyanın bir yazı bir kışı vardır
Her yolun bir sonu bir başı vardır
Her aşkın sonunda gözyaşı vardır
Akar damla damla sel olur gider…”
Beste: Sadettin Öktenay
Güfte: Mehmet Ebrulan

Bilgelerden bilgece ;
■ Bir bilgeye sormuşlar;
“En mutlu insan kimdir?”
“O dağdaki çobandır!”
“ Neden?”
“ İnsan bildikleriyle yaşar, onun bildikleri koyunları ve çevresiyle sınırlı kendi mutsuz edecek ya da kafasını karıştıracak fazla bir bilgiye sahip değil.”
■ Bilgeye sormuşlar;
“Dünya da en güzel şey ne diye?”
“Sevmek”
‘Peki sonra?”
“Sevilmek”
“Peki neden sevmek sevilmekten önce geliyor?”
O da demiş ki;
“İnsan sevdiğine sevildiğinden daha çok emindir.”

■ Ah be Dünya sen dönüyorsun onu anladık da, bu insanlar senden daha hızlı dönüyor hem de ortada hiçbir yörünge yokken. (Can Yücel)

Hz. Mevlana’ya sormuşlar:
– O kadar okursun, o kadar yazarsın neyi bilirsin?
Hz. Mevlana şu yanıtı verir;
– Haddimi bilirim.

Haftanın Fıkrası
Avcılar kendi aralarında atıp tutuyorlardı.
“İstanbul’daydım, Belgrad ormanlarında ava çıktım. Bir de ne göreyim, karşımda 5 metre boyunda bir ayı.”
Avcılardan biri hemen atıldı:
“Hadi be sen de… İstanbul Belgrad ormanlarında ayı ne gezer?”
İlk avcı yanıtladı;
“İyi de arkadaş. Allah’ın ayısı oranın Belgrad ormanı olduğunu ner bilsin?”

Temelce;
Yargıç, sarhoş bir halde kaza yapan Temel’e şöyle dedi:
“Anlaşıldı, kazanın sebebi alkol…”
Temel, “Sağ ol ” dedi ve ekledi:
“Herkes kazanın benim yüzümden olduğunu zannedecekti.”

Laf Salatası;
* Sen de daha kızı saraylarda yaşatacağına, saraydan kız kaçırıyorsun be Mozart ağabey!
* Param yok ama pul koleksiyonum çok neye yarar! (İbrahim Ormancı)
* Şairin gam madde’si hüzündür!
* Bu sistemin bir alınteri-natif’i yok mu abilerim, ablalarım!
* Çevrede bu denli, densiz varken biz ne yapalım usta!
* Kör olur badem gözlü olur, kel olur sırma saçlı olur. Gerisini ben getireyim isterseniz, kral ölür ali kıran baş kesen olur!
* Bu sabah yağmur var İstanbul’da. Yayalara çok saygılı şoförlerimiz var ya… Üstümden başımdan yağmur yağdığı belli olmuyor mu acaba?
* Sen sosyal devletin resmini çizebilir misin Abidin?
* İkimiz bir fidandık. Sen ne zaman kaktüs oldun kadın? (İbrahim Ormancı)

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

İnanın, Yerli Otomobil Fabrikasını hak ettik!

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0