Türkiye 2002’de yapılan genel seçimlerde yüzde 34.50 oy alan AK Parti idaresine girmiş oldu. AK Parti’nin iktidarı 18 yıldır devam ediyor ve bu idare de tek başına, koalisyon yok. Bu idarenin yaklaşık 16 yılı parlamenter sistem ile, 2 yıldır da Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi ile gerçekleşti ve devam ediyor. Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemi, kimilerine göre yarı başkanlık sistemi olarak dillendirildi. Eğer bir erken ya da baskın seçim görülmezse 2023 yılına kadar devam edebilir.
Dile kolay, 18 yıllık bir idare. İktidarın da zaman zaman dillendirdiği muhalefet eksikliği de bu sonucu da doğurmuş olabilir. Ancak son yıllarda geçmişte ve devam eden siyasal arayışlarla yeni oluşumlar daha bir hızlandı. AK Parti içinden ve dışından diğer siyasi partiler bünyesinden yeni sesler yükselmekte. Geçmişte yaşananlara ve şu anda yaşanmakta olanlara bir göz atalım istedik.
MHP içerisinde gidişatın seyrinden rahatsız olan bir grup, önce parti içerisinde yoğun bir mücadeleye girdi. Yapılan, kabul görmeyen ve yapılamayan kongreler sonucu İYİ Parti doğdu. Yapılan ilk genel seçimlerde yüzde 9.96 oy oranıyla 43 milletvekili çıkardı. Halen Millet İttifakı’nın içerisinde yer almakla birlikte, HDP ile ilişkileri yadırgayan ya da hazmedemeyen ülkücü bir grup var. İYİ Parti içerisinde de aykırı sesler yükselmekte. Bilindiği gibi partinin kurucular kurulundan İstanbul Milletvekili Sayın Ümit Özdağ, disiplin kurulu kararıyla partiden ihraç edildi. İhraç kararı aşamasında Adana Milletvekili Sayın İsmail Koncuk da istifa etti. Peki, niçin ihraç edildi? Televizyon programında hem de canlı yayında Sayın Özdağ, “İstanbul İl Başkanımız FETÖ’cüdür” söyleminde bulundu. Daha sonra da bir grup partili de İstanbul İl Binası önünde İl Başkanı Buğra Kavuncu’yu istifaya çağırdı. Hülasa, İYİ Parti’de sular pek durulacağa benzemiyor.
CHP içerisinde partinin ana muhalefet görevini layığı ile yapamadığını ve 9 sefer seçimi kaybeden Sayın Kılıçdaroğlu’nun görevi devretmesi gerektiğini savunan grup var, gruplar var. Halbuki son genel kurulda Kılıçdaroğlu, parti meclisinde yerini daha bir sağlama almıştı. Genel kurulda lavabonun girişine oturtulan CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Sayın Muharrem İnce “Bin Günde Memleket Hareketi” temasıyla bir aktivite başlattı. İlk buluşmayı da 4 Ağustos’ta( Sivas Kongresi’nin yıldönümü) Sivas’ta yaptı. O zaman da yazmıştık. Kiralanan otobüste bulunanlar ve cüz’i küskün vatandaşın katılımıyla bir iki toplantı yapıldı. Gündeme oturmadı, oturtulmadı, tutmadı ve tutacak gibi de görünmüyor. O zaman da yazmıştık; insanlar kendilerini siyasi ideolojilerinin önünde görürlerse, tutmuyor. Ben olmazsam, birikimlerimi ülkeme aktarmazsam, vebal altına girerim zihniyeti tutmuyor. CHP’de ikinci trend eski Şişli Belediye Başkanı Sayın Mustafa Sarıgül’ün son icraatları. Sayın Sarıgül de, “ Türkiye Değişim Hareketi Partisi”nin fitilini 17 Kasım 2020’de Ankara Marriott Otel’de ateşledi. Kurucularda yer alacak olan 40 kişi ile bir toplantı yaptı.
Bazen insanın aklına gelmiyor değil. Sayın İnce ve Sayın Sarıgül’e partisi tarafından kariyerli görevler verilmiş olsaydı bu tür oluşumlara girerler miydi? Belki de ikisinin de tek eksiği, CHP’den ayrılarak Anadolu Partisi’ni kuran Sayın Emine Ülker Tarhan’ın tecrübelerinden faydalanmamak.
Bir başka oluşum ya da oluşumlar AK Parti’den ayrılan DEVA ve Gelecek Partisi. Yeni süreçte hem Sayın Babacan hem de Sayın Davutoğlu, eleştiri oklarını doğrudan Sayın Erdoğan ve AK Parti’ye yönlendirmiş durumda. Her iki lider de ziyaretlerinde CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi’ni hiç boş geçmiyorlar. Ziyaret eden ve edilen liderler, bütün eleştirilerini AK Parti’ye yapıyorlar.
Tabi şunu unutmamakta fayda var. Anayasa değişiklikleri yapılırken, Cumhurbaşkanı seçilebilmek için %50+1 oy gerekli. Dolayısıyla partilerin devamlı olarak anlattıkları “Sen yoksan bir eksiğiz” ya da “Bir oyun kıymeti vardır” gibi söylemler ilk seçimlerde kendini daha bir hissettirecek. Bütün partilerin yeni oluşumlarının tek bir hedefi var: Değişim, değiştirmek, birlikte değiştirelim…Ellerindeki kullanacakları en önemli argüman da, “ekonomi”.
Ekonomik çözümleri getiren ve insanları mali açıdan rahata kavuşturan siyasiler, mücadeleyi kazanacaklar.
İslam’ın tüm mücadelesini kendi başına tüm dünyada veren Türkiye’nin müreffeh olması tek dileğimiz.
Rabbim yardımcımız olsun.
Faizsiz ev almak mı, ruhsuz mahalle mi?