Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

20. Ufuk Turu Sonuç Bildirgesi açıklandı

20. Ufuk Turu Sonuç Bildirgesi açıklandı. Program, Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Başkanı Adem Ceylan’ın Sonuç Bildirgesini okuması ile son buldu.

Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu’nun öncülüğünde, Türkiye’nin 45 ilinden sivil toplum platformu temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen Ufuk Turu programı sonuç bildirgesinin ilanı ile bitti. 13–16 Kasım tarihleri arasında Ankara Kızılcahamam’da gerçekleştirilen programa; Türkiye’nin ve dünyanın farklı bölgelerinden akademisyenler, İslami hareket mensupları ve sivil toplum temsilcileri katıldı. Bu yılın ana teması, “İslam Birliği ve Türkiye’nin Geleceği” oldu. Dört gün boyunca alanında yetkin ilim ve fikir insanları, İslam Birliği’ni bütün yönleriyle ele aldı; Türkiye’nin bu süreçte üstlenebileceği rolü değerlendirdi. Program, Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu Başkanı Adem Ceylan’ın Sonuç Bildirgesini okumasıyla bitti. Sonuç bildirgesinde yapılan en dikkat çekici konu ise, Müslümanların birlikteliğinin Kur’an-ı Kerim’de açıkça yer alan ‘Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın’ emriyle sabit bir dini zorunluluk olduğu yönünde oldu. İttihad-ı İslami düşüncesinin 19. yüzyılda ortaya çıkmış siyasi bir ideoloji değil, Müslümanlığın özünde yer alan, ayrışmaz bir nitelik olduğu özellikle ifade edildi. Hilafetin kaldırılmasıyla ümmetin beden bütünlüğü bozuldu Bildiride, hilafetin kaldırılmasının Türkiye’nin çağdaşlaşma yolunda “devrim” olarak nitelendirilemeyeceği; bunun, yenilginin ardından Anadolu’ya dayatılmış bir zorunluluk olduğu vurgulandı. Bu kırılmanın, Türkiye’nin 2 milyar Müslüman’ın liderliğini yapabilecek konumunu kaybetmesine yol açtığı ifade edildi.

 

SİYONİZM VE İSRAİL, TÜM İNSANLIK İÇİN TEHDİT

Günümüzün en büyük tehlikelerinden birinin Siyonizm olduğu ifade edildi. Bölgedeki gelişmelerin merkezinde yalnızca “Nil’den Fırat’a İsrail” hedefinin bulunmadığı; İslam coğrafyasının kalbini sömürgeleştirmeyi amaçlayan daha geniş bir Büyük İsrail projesinin inşa edilmekte olduğu dile getirildi. Bunun yalnızca İslam dünyası için değil, tüm insanlık için ciddî bir tehdit olduğu ifade edildi. Batı dünyasının Avrupa Birliği gibi yapılarla kendi iç birliğini güçlendirdiğine dikkat çekilirken, İslam ülkelerinin hâlâ böyle bir birlik oluşturamadığı ifade edildi. Bu durumun gerekçeleri arasında: İslami şuur eksikliği, Devlet-millet ayrışması, Milliyetçilik, Mezhepçilik, Sınıfsal ayrışmalar önemli engeller olarak sıralandı.

 

“DÜNYA 5’TEN BÜYÜKTÜR”

Sonuç bildirgesinde, Türkiye’nin öncülüğünde dile getirilen “Dünya 5’ten büyüktür” tezinin, yalnızca siyasi değil; fıtri, insani ve İslami bir itiraz olduğu vurgulandı. Bu fikrin dünyada yaygınlaştırılması ve içselleştirilmesine katkı sunulması çağrısında bulunuldu. 20. Ufuk Turu Sonuç Bildirgesi şöyle; “Türkiye’nin ve dünyanın birçok yerinden akademisyenler, İslâmi hareket mensupları ve sivil toplum temsilcilerinin katılımıyla 13-16 Kasım tarihleri arasında Ankara- Kızılcahamam’da gerçekleştirildi. “İslâm Birliği ve Türkiye’nin Geleceği” başlığı altında; tarihsel, siyasi, ekonomik ve toplumsal boyutlarıyla İttihadı İslâm meselesi derinlemesine analiz edilmiştir. Türkiye’nin geleceğinin Müslümanların birliğini önemli ölçüde etkileyeceği fark edilmiş ve birliğin temini için aşağıdaki hususların altı çizilmiştir.

 

I. TARİHİ VE DİNİ TEMEL ZARURET

 

1. Müslümanların birlikteliği, Kur’an-ı Kerim’de yer alan “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, bölünüp parçalanmayın” emriyle sabit, dini bir zorunluluk ve yükümlülüktür.

2. İttihad-ı İslâm düşüncesi, 19. yüzyılda türemiş ideolojik bir kavram değil; bir Müslümanın, Müslümanlığın bizzat içinde mündemiç, parçalanmaz, ayrışmaz bir özelliğidir.

3. Tarih boyunca Müslümanlar, vahye iltifat ettiklerinde nizam (düzen) ve bununla beraber güç (siyasal, ekonomik, iktisadi) elde etmişler ve bu düzeni insanlığa taşımışlardır.

 

II. SİYASAL BEDEN BÜTÜNLÜĞÜ KRİZİ VE HALİFESİZLİK

 

1. Müslümanların günümüzdeki parçalanmış görüntüsü, siyasal beden bütünlüğünün yok edilmesiyle doğrudan ilişkilidir.

2. Halifesizlik (Decaliphatization), son yüz yıldır İslâmdünyasının kendi kararıyla değil, mağlubiyetin bir sonucu olarak dayatılmış anormal bir durumdur.

3. Halifeliğin kaldırılması, Türkiye’nin çağdaş uygarlık yolunda katettiği bir devrim değil; yenilgide bize dayatılmış bir şarttır ve Türkiye’nin 2 milyar Müslümanın liderliğini yapabilecek iktidar konumunu kaybetmesi anlamına gelir.

4. Geçmişte Müslümanlar, farklı coğrafyalara yayılsalar dahi, fikri, müfredat ve inanç birliğini (İcazet, İntisap, Hac) korumuşlardır; ulemanın vatanı İslâm’ın hâkim olduğu coğrafyadır.

 

III. BATI HEGEMONYASI, JEOPOLİTİK ÇATIŞMALAR VE ENGELLER

 

1. İslâm coğrafyası, tarihsel ve modern dönemde en büyük ekonomik ve medeniyetler geçiş noktasına sahip olması nedeniyle, daima sömürgecilerin yoğunlaştığı krizlere gebe bir noktayı teşkil etmektedir.

2. Batılı güçler, 19. yüzyılda sömürgeleştirme, 20. yüzyılın başında ise Sykes-Picot anlaşmasıyla parçalama siyasetini takip ederek İslâm ümmetini küçük, yönetilebilir parçalara bölmüştür.

3. Güncel olayların merkezinde, sadece Nil’den Fırat’a değil, İslâm coğrafyasının kalbini sömürgeci bir anlayışla kontrol altına almayı hedefleyen Büyük İsrail Projesi bulunmaktadır.

4. Batı hegemonyası, kendi içinde birliği (Avrupa Birliği) sağlarken, İslâm ülkelerinde güçlü bir birlik oluştuğu anda parçalanma ve çökertme siyasetini devreye sokmakta ve yapay (sun’î) krizler oluşturmaktadır.

5. İslâm ülkeleri arasındaki birliğin önündeki temel iç engeller şunlardır: İslâmi şuur eksikliği, devlet-millet ayrışması, milliyetçilik, mezhepçilik ve sınıfsal farklılıkların aşırı artması.

6. Batı medeniyetinin sözde demokratik ve insancıl ilkeler üzerine kurulduğu iddia edilse de Gazze Direnişi’nin ahlaki tutumu, bu değerlerin ve kurumlarının tamamen işlevsiz olduğunu ve ahlaki bir çöküş içerisinde bulunduğunu ortaya çıkarmıştır.

 

IV. İKTİSADİ VE DEMOGRAFİK FIRSATLAR

 

1. Müslüman coğrafyası, dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini (1.9 milyar) temsil etmekte ve halkının %60’ından fazlasının 35 yaş altı olmasıyla dinamik bir beşeri potansiyele sahiptir.

2. Müslümanlar, dünya kaynaklarının (petrol, doğal gaz, altın, uranyum, fosfat) yarısından fazlasına sahiptir. Bu kaynaklar doğru değerlendirilirse, İslâm âlemi dünyanın üçüncü ekonomik gücü olma potansiyeline sahiptir.

3. İİT ülkeleri küresel ticaret hacminin sadece %6–7’sini kendi aralarında gerçekleştirmektedir. Dış ticaretin %90’ından fazlasının dolar ve euro üzerinden yapılması ise rezerv para sistemine yüksek bağımlılığı göstermektedir.

 

V. İCRAATA YÖNELİK STRATEJİK VE KURUMSAL ÖNERİLER

 

1. Artık söylem aşamasından çıkılarak uygulamaya geçilmesi gerekmektedir. Mesele en üst düzeyden (hilafet) değil, daha atılabilir somut adımlardan başlatılmalıdır.

2. Siyasal İstikrar ve Liyakat: İslâm ülkelerinde meşruiyetini halktan alan, sürdürülebilir yönetimlerin kurulması esastır. Siyasal istikrarı sağlayacak YSK (Yüksek Seçim Kurulu) ve liyakati temin edecek ÖSYM (Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi) benzeri kurumlar kurulmalıdır.

3. Ekonomik Entegrasyon: Ticari işbirlikleri artırılmalı; İİTülkelerinin paralarının ortak bir birime sabitlenmesiyle “parasal alan” (ortak muhasebe birimi) oluşturulmalıdır. Faizli borçlanmaya bağımlılığı azaltmak için İslâmi finansal ürünler (Sukuk) kullanılmalıdır.

4. Halklar Arası Hareketlilik: Sivil toplumlar, kurumlar, gazeteciler ve akademisyenler arası hareketlilik projeleri kurulmalıdır. Yaz dönemlerinde kullanılmayan yurtların, farklı ülkelerden gelen gençlerin bir araya gelmesi için “Müslüman Yurtlar Birliği” gibi çabalara dönüştürülmelidir.

5. Düşünce ve Kültürde Özgünlük: İslâmi kavramların (ıslah, ihya, inşa, şûra, hilafet) modernitenin ödünç kavramlarından (devrim, reform, demokrasi) ayrıştırılarak özgünlüğünün korunması gerekir.

6. Ulü’l-Emr Heyetleri: Dikey siyasi ilişkiler yanında, siyasi ve sosyal dayanışmayı güçlendirmek amacıyla Kur’an’daki bir emir olan Ulü’l-Emr (Şûra) heyetlerinin oluşturulmasına odaklanılmalıdır.

7. Ortak Savunma: Ortak bir güvenlik ve savunma birliği kurulmalı, askeri ve teknik yardımlaşma ile ortak silah üretimi hedeflenmelidir.

 

VI. TÜRKİYE’NİN VİZYONU VE ÖNCÜ ROLÜ

 

1. Türkiye, sahip olduğu tarihi tecrübe ve kültürü dikkate alındığında, İslâm Birliği projesine öncü bir rol üstlenebilecek güçlü bir ülkedir. Türkiye’nin insanlığın vicdanı, sığınağı ve namusu olduğu vurgulanmıştır.

2. Türkiye, 21. yüzyıl vizyonuyla, İslâmlaşmasını kuvvetlendirerek ve ulus-devlet anlayışının sınırlayıcı kalıplarını aşarak İslâm’ı dikkate alan yeni bir düzen iddiasını güçlü bir şekilde sürdürmelidir.

3. Türkiye, İslâm ülkeleri arasında lojistik, finans ve üretim alanında ciddi rol üstlenmeli ve bölge ile iktisadi işbirliklerini (İİT ile ticaret hacmini %12’den %28’e çıkarmak gibi) artırmaya devam etmelidir.

4. Türkiye’de on binlerce uluslararası öğrencinin okumasına imkan sağlanması, İslâm birliği projesini gönülden inşa eden bir neslin yetişmesine katkı sağlamaktadır ve tabanlar arası kardeşlik bağlarını güçlendirmektedir.

5. Türkiye’nin “Dünya beşten büyüktür” tezi, küresel vesayet sistemine karşı fıtrî, insanî ve İslâmî bir meydan okumadır ve bunun hayata geçirilmesi tüm Müslümanların ortak sorumluluğudur.”

Kaynak: HABER MERKEZİ

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Haçlı zulmünden kaçanlar Konya’nın o ilçesini kurdular

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.