Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Yükselmenin Kör Noktası: İnsan Nereye Kadar Daha Fazla İsteyecek?

Zaman değişiyor... takvim yaprakları düşüyor... yıllar birbirini kovalıyor. Ama insan... yüzyıllardır aynı sorunun etrafında dönüp duruyor: “Bir sonrakinde ne var?”

 Zaman ve İnsan Arzusu

Bugün 2026’ya birkaç ay kalmış olabilir…
Ama bu sorgu, sadece bir yıla ya da bir döneme ait değildir.
İnsanlık tarihinin her çağında aynı tabloyu görürüz.

İlk tekerleği yapan da,
ilk fabrikayı kuran da,
uzaya çıkan da…
aynı iç dürtüyle hareket etti:
Bir basamak daha yukarı çıkmak.

İnsanoğlu zamanı değiştirdi…
ama arzularının yönünü hiç değiştirmedi.
Taştan demire, demirden çeliğe, çelikten çipe uzanan bu ilerleyişte
hep aynı hırsın, aynı tutkunun, aynı doyumsuzluğun izleri var.

Ve bu ilerleyişin taşıyıcısı, çoğu zaman toplumun en alt tabakasıydı: işçiler.

Bir işçiye “hedefin nedir?” diye sorsak, “Kendi atölyemi kurmak,” der.
Atölye sahibi “Bir fabrika açmak,” der.
Fabrika sahibi “Yurt dışına açılmak,” ister.
Küresel şirketler ise artık “dünyadan başka bir gezegene” ulaşmayı planlar.

Bu zincir bize şunu gösterir:
İnsan sadece maddi değil, ruhen de sürekli bir yükseliş yarışındadır.

Sosyolojik açıdan bakıldığında, bu yarışın kökeninde değerlerin yer değiştirmesi yatar.
Emek, bir zamanlar onur demekti; şimdi basamak.
Kanaat, bir zamanlar erdemdi; şimdi başarısızlık göstergesi.
Ve insan, doyum yerine doyumsuzluğu bir başarı biçimi olarak öğreniyor.

 

İnsanın Fıtratı: Doyumdan Değil, Eksiklikten Doğar

İnsanın içinde bastırılamaz bir arzu vardır:
Daha iyisine ulaşma isteği.

Bu istek, fıtratın bir parçasıdır; yaratılışın temel dinamiğidir.
İnsan, elindekini korumadan bir üstüne talip olmaz.
Çünkü açken kebap değil, ekmek düşünür;
ekmeğini bulduğunda soğan arar;
karnı doyunca gözünü kebaba diker.

Hayatın bütün merdiveni bu döngüde gizlidir:
İhtiyaç, tatmin, yeniden ihtiyaç.

İşçi çadırda yaşarken rezidansları hayal etmez;
önce bir daire ister.
O daireyi bulduğunda, daha fazlasını arar.
Bu hırs değil;
insana kodlanmış bir tekâmül refleksidir.

Yani insan, her zaman bir üstünü ister —
ama çoğu zaman niçin istediğini unutur.

Burada önemli bir tespit vardır:
İstemekte problem yoktur.
İsterken, fıtratımız gereği en iyisini isteriz.
Bu, insanlığı ileriye taşıyan bir güçtür:
Fikirsel anlamda, teknolojik anlamda, ekonomik anlamda gelişmeyi sağlar.

Ama mesele, nasıl istediğimizdedir.
Eğer bu arzularımızı gerçekleştirirken birilerine zulmediyor,
düzensizlik ve kaosa yol açıyorsak,
başkalarını ötekileştiriyorsak,
işte o zaman problem başlar.

Kur’an-ı Kerim’in bize anlattığı adalet ve yardımlaşma yasaları burada devreye girer.
Toplumsal yaşamın sürdürülebilir olması, sadece bireysel hırsla değil;
kanaat, merhamet ve adaletle mümkündür.

Elimize geçen nimetlerin kıymetini bilmek,
bizden aşağı durumda olan insanları görmezden gelmemek,
ve onları ötekileştirmemek…
fıtratın en derin gereğidir.

İşte bu bilinçle hareket edildiğinde,
isteme arzusu insana zarar değil, fayda sağlar.
İnsanı geliştiren bir dürtüye dönüşür.
Ve insanlık, bu arzu sayesinde yükselir.
Ama hikmetle yükseldiğinde, değer kazanır.

 

İlahi Bakış: İstemek, Kanaat ve Rahmet

İnsanoğlu, fıtratında taşıdığı isteme arzusu ile yaşamını inşa eder.
Fakat bu arzunun sınırlarını belirleyen şey,
onun hikmetle yükselip yükselmeyeceğini tayin eder.

İşte burada, ilahi bakış devreye girer.

Kur’an-ı Kerim, insanın hem arzulamasını hem de sınırlamasını öğretir.
İnsan, hem çalışacak hem kanaat edecek;
hem ilerleyecek hem adaletle davranacaktır.

Kanaat, insanın sahip olduklarının değerini bilmesidir.
Zulmetmemek, ötekileştirmemektir.

Bir toplum kanaati unuttuğunda,
hırs zulme, rekabet kaosa dönüşür.
Ve o toplum, yükselmek yerine kendi çöküşünü hazırlar.

Peygamber’in (s.a.v.) hadisi bu gerçeği derin bir biçimde ifade eder:

“Cehennemden en son çıkacak kişi, sürüne sürüne cennetin kapısına gelir…
Rabbinden önce ateşten uzaklaştırılmayı ister.
Sonra cennetin kapısına yaklaşmayı, ardından içeri girmeyi diler.
Rabb’i her defasında ona lütufta bulunur.
Sonunda Allah buyurur: ‘Gir cennete. Sana dünyanın on misli kadar nimet verdim.’
Adam şaşkınlıkla der ki: ‘Rabbim, benimle alay mı ediyorsun,
halbuki Sen âlemlerin Rabbisin.’
Bunun üzerine Allah tebessüm eder ve onu cennete alır.”
(Sahih-i Müslim, İman 302)

 

Bu hadis, insanoğlunun fıtratındaki isteme dürtüsünün en çarpıcı özeti gibidir.
İnsan ne kadar isterse istesin,
sonunda Rabb’inin rahmetine muhtaçtır.
Ve bu rahmet, insanın arzularını tatmin eden en yüce nimettir.

İşte bu yüzden, insanın isteme arzusu sadece bir güç değil,
aynı zamanda bir imtihandır.
Bu arzuyu, zulmetmeden, adaletle, kanaatle ve merhametle yaşadığımızda
insanlık hem ilerler, hem huzur bulur.

Çünkü nihayetinde mesele, daha fazlasını istemek değil;
neyi, neden ve nasıl istediğimizi bilmektir.

Ve işte o zaman…
insan gerçekten yükselebilir.
Yükselmenin zirvesinde ise…
sadece kudret değil… hikmet vardır.

 

Kaynak: Ali İSET

2 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Konya’da istihdam için bir araya gelindi

HIZLI YORUM YAP

2 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.