“Yazar doğduğuma inanıyorum”

Son dönemlerde Türk Edebiyatında genç kalemler isimlerinden sıkça söz ettirmeye başladılar. Bu genç kalemler arasında seçkin bir yere sahip Betül Fırat yazarlık serüvenini ve edebiyata olan tutkusunu Evren Atcı’ya anlattı.

Edebiyat dünyasının üretken isimlerinden Betül Fırat, hem sanatsal yönü hem de mesleki başarılarıyla dikkat çekiyor. Ziraat Yüksek Mühendisi olarak kamu kurumunda görev yapan Fırat, aynı zamanda Edebiyat Sanat Meltemi Platformu’nun kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni. Bugüne kadar 18 kitap, 54 şarkı yayımlayan ve 11 ödüle layık görülen Fırat, yazarlık yolculuğunu yenimeram.com okurlarına, “Yazar sonradan olunur mu bilinmez ama ben yazar doğduğumu düşünüyorum. Lise yıllarımda kompozisyon yazılarım sınıfta okunurdu, o dönem bunun yetenek olduğunun farkında değildim. Yıllar içinde başka yeteneklerim körelse de edebiyattan hiç kopmadım.” şeklinde ifade etti.

“Yazılar bazen kendiliğinden dökülüyor”

Yazı yazma sürecinde ilham perisi beklemediğini belirten Fırat,” yazma alışkanlıklarım anlamında yazmam gerekiyor diyenlerden değilim. Genelde ben istemesem de yazılar kendiliğinden dökülüyor. Yazarken dingin bir kafaya ihtiyacım var, ruhen ve zihnen sakin olmalıyım. Gürültülü ortamlarda da müzikle kendimi soyutlayabiliyorum. Bazen rüyamda gördüğüm bir şeyi yazıya döküyorum.” şeklinde ifade etti. Yazının ardından gelen düzenleme sürecinin esas zamanı aldığını vurgulayan Fırat, yazılarını “trans hali”ne benzer bir ruh hâliyle kaleme aldığını dile getirdi.

Karakterler doğuyor, büyüyor ve anlam buluyor

Romanlarındaki karakterleri oluştururken tiyatral bir yaklaşım benimsediğini belirten Fırat,” karakter betimlemelerinde okuyucunun hayal gücüne alan bırakmaya özen gösteriyorum. Karakterleri zihnimde ilk başta cinsiyetsiz ve görselsiz hayal ediyorum. Hikâyenin akışına göre onlara beden, kişilik ve isim veriyorum. Çok keskin çizgilerle değil, okuyucunun içselleştirebileceği şekilde ilerlemeye çalışıyorum.” Dedi. Yazarlığın geçici bir heves olmaktan ziyade bir tyaşam biçimi olduğunun altını çizen Fırat, “
Genç yazarlara da tavsiyelerde bulunan Fırat, edebiyatın bir hevesle değil, bir yaşam felsefesiyle yürütülmesi gerekiyor. Popülerlik için yazar olan çok insan var. Oysa yazarlık bir unvandan çok bir yaşam biçimidir. Birkaç eserle başlayan ama devamı gelmeyen yazarlar görüyoruz. Oysa gerçek edebiyatçılar, her alanda üretir. Gençlere önerim; yeteneklerini keşfedip bunu ömür boyu sürdürmeleri.” önerilerinde bulundu.

Aynı anda birçok projeyi yürüttüğünü gazetemiz muhabiri Atcı ile paylaşan Betül Fırat, 7 kitap, 2 derleme eser, 4 yeni şarkı ve 1 yarışma hazırlığında olduğunu belirtirken; “mental olarak yoğun geçen bir sürecin ardından 18. kitabının yayınevine gönderdim.

Kendimden çok eserlerimin tanınmasını istiyorum. Yazdığım bir hikâye neden dizi olmasın? Bir çocuk kitabım neden animasyon olmasın? Okur bir yerde bir cümle gördüğünde, ‘Bu Betül Fırat’ın kaleminden çıkmış’ diyebilmeli. Benim için asıl başarı bu.” şeklinde ifade etti.

“Özgün tarzı ile dikkat çekiyor”

İlk kitabı deneme ve aforizmalardan oluşan Fırat okurlarının kitaplarını çok sevdiğini ve kitaplar sayesinde okurları ile arasında bir köprü oluşturduğunun altını çizerek, “
Bir okurumun bana taktığı “Düşük Cümleler Kraliçesi” lakabı bile yazım tarzının özgünlüğünü gözler önüne seriyor. Eserlerime dair aldığı geri bildirimler arasında ise şiirlerinde ağlayanlar, kurgularını gerçek sananlar, klasik roman tadı aldığını söyleyenler var.” İfadelerini kullandı Fırat son olarak, hikayelerinde okuyucuya aktarmayı düşündüğü ana temaya değinerek, “Hikâyelerimde genelde iyilik ve güzel şeyleri aşılamaya çalışıyorum. Olumsuz cümlelerle de olsa, sonunda iyiliğin kazanmasını istiyorum. Çünkü herkes iyi olursa, kimse kimseye zarar vermez.” ifadelerini kullandı. (ÖZEL HABER)