TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’ndan “yapı güvenliği ” vurgusu

Oda tarafından yapılan açıklamada , Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yaşayan bir ülke olduğu vurgulanarak, milyonlarca vatandaşın yaşadığı konutun güvenli olup olmadığına dair bilgi sahibi olmadan hayatını sürdürdüğü belirtildi. Bu durumun hem vatandaşların hem de kamu kurumlarının sorumluluklarını belirsizleştirdiği ve güvenli yaşam hakkını zedelediği ifade edildi.

İnşaat Mühendisleri Odası, TBMM’nin İzmir Depremi sonrası hazırladığı rapora atıfta bulunarak, 6–7 milyon arası konutun yüksek hasar riski taşıdığını hatırlattı. Açıklamada, “Yapı güvenliği yalnızca teknik bir veri değil, doğrudan insan hayatını ilgilendiren kamusal bir bilgidir. Güvenli olmadığı tespit edilen yapıların bilgisi, her yurttaşın erişebileceği bir kamu veri tabanında yer almalıdır.” denildi.

Oda, yapı güvenliği konusunda belediyeler ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından oluşturulacak dijital platformlarla vatandaşlara açık, kolay ve anlaşılır bilgi sunulması gerektiğini belirtti. Ayrıca yapıların kullanım sürecinde denetim eksikliğine de dikkat çekilerek, taşıyıcı sisteme yapılan izinsiz müdahalelere karşı etkili önlemler alınması gerektiği ifade edildi. Basın açıklamasında, yapı güvenliği konusundaki sorumluluğun sadece mühendislere değil, devlete, kamu kurumlarına, ev sahiplerine ve kiracılara da ait olduğunun altı çizildi. “Devletin görevi yalnızca güvensiz yapıları tespit etmek değil, bu bilgiyi kamuoyuyla paylaşmak ve vatandaşın karar alma sürecini desteklemektir.” ifadelerine yer verildi.

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, yapı stokunun güvenli hale getirilmesi için şu önerileri sıraladı:

1.Ülkedeki yapı stoku envanteri ivedilikle çıkarılmalı ve gerekli dönüşüm adımları gecikmeden atılmalıdır.

2.Güvenli olmayan yapılar güçlendirilmeli veya yenilenmeli; bu süreç kamuya açık ve planlı biçimde yürütülmelidir.

3.Deprem riski yüksek konutlar için İl Risk Azaltma Planları kapsamındaki sorumluluklar açıkça tanımlanmalıdır.

4.Yapı güvenliği için gerekli ekonomik kaynaklar sağlanmalı ve öncelik dar gelirli vatandaşlara verilmelidir.

5.Yapı güvenliğinin periyodik kontrolünü zorunlu kılacak yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

6.Belediyeler ve Bakanlık, yapı stokuna ilişkin verileri şeffaf biçimde kamuoyuyla paylaşmalı; kiralama ve satış işlemlerinde yapı güvenliği bilgisi zorunlu hale getirilmelidir.

7.İmar Barışı kapsamında güvenli olmadığı tespit edilen yapılarda mühendislerin hukuki sorumluluğu sona ermelidir.” ifadelerine yer verildi. Açıklamanın sonunda, “Yapı güvenliği yalnızca mühendislik meselesi değil, yaşam hakkının bir gereğidir. Her yurttaşın güvenli yapılarda yaşama hakkı için mücadelemizi sürdüreceğiz.” ifadelere yer verildi