İsrail ile Suriye’yi savaşın eşiğine getiren Süveyda’da tansiyon yeniden tavan yaptı. 13 Temmuzdan bu yanan 600’den fazla kişinin hayatını kaybettiği çatışmalar iç savaşa doğru sürükleniyor. Dürzi yoğunluklu nüfusun yaşadığı Süveyda’da dün sabah n saatlerinde yerel silahlı grupların çok sayıda Bedevi Arap aileyi silah zoruyla yerlerinden çıkarması, bazılarını öldürüp ve yaralamasıyla artan tansiyon, akşama doğru silahlı çatışmaya dönüştü. Suriye’de geçen yıldan bu yana ülkenin yeniden bütünleşmesi ve iç kargaşanın sonlandırılmasına yönelik adımlar her geçici hükümet hem de uluslararası aktörler tarafından atılmaya devam ederken, 14–17 Temmuz 2025 arasında, güney Suriye’nin Süveyda vilayetinde Bedouin ve Dürzi milisleri arasında yerel çatışmaların ortaya çıkması Suriye’nin yeniden imar ve inşasının önünde ciddi riskler oluşturduğunu dile getiren Doç. Dr. Yusuf Sayın, “ Bu süreçte Hükûmet güçlerinin müdahalesiyle birlikte şiddetli çatışmalar yaşanmış ve en az 169 sivil yaşamını yitirirken, 200’den fazla kişi yaralanmış olduğu gelen haberler arasında. Gazze, Lübnan ve İran’a düzenlediği saldırılarla bölgeyi ve küresel sistemi istikrarsızlaştıran ve saldırganlığına ara vermeksizin devam eden İsrail, “Dürzi halkını koruma” bahanesiyle Şam’daki Savunma Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı gibi hedeflere bu hafta yoğun hava saldırıları düzenledi. İsrailli yetkililer bu adımın, bölgede askeri varlığı engellemek adına alınmış bir güvenlik önlemi olduğunu belirtirken, saldırıların son dönemde İsrail’de Hükümetin ve Netanyahu’nun sarsılan iktidarını devam ettirme çabası olduğu görülüyor.” İfadelerini kullandı.
“ İsrail’in saldırgan tutumu devam ediyor”
İsrail tarafından gerçekleştirilen kritik nokta bombardımanları sonrasında ABD, Türkiye ve Arap ülkeleri arabuluculuğunda Suriye’de Hükümet güçlerinin Süveyda’dan çekilmesi ve Dürzi milislerin lokal güvenlik kontrolünü üstlenmesiyle yeni bir ateşkes sağladığına dikkat çeken Doç.Dr. Sayın, “ Her ne kadar ateşkes sağlansa da İsrail’in saldırgan tutumunun devam ettiği ve Süveyda kırsalını ve şehir merkezini vurmayı sürdürdüğü görülüyor. Yeni harekat ve işgal planları ise İsrail medyasında paylaşılmaya devam ediyor. Suriye’de 2025 başında Dürzi aktörler, Süveyda Askerî Konseyi’ni kurarak Merkezi Hükümete alternatif yerel güvenlik yapısı oluşturmaya başlamıştı. Hedefleri; sivilleri korumak, kamu düzenini sağlamak ve “demokratik, seküler, desantralize bir Suriye” çerçevesi oluşturmak olarak açıklanmıştı. 12 Mart 2025 tarihinde Dürzi liderler ve geçiş hükümeti yetkilileri arasında imzalanan bir Mutabakat Muhtırası ile yerel polis ve eski SAA personelinin yeniden sisteme entegrasyonu kararlaştırılmıştı. Ancak bu anlaşma yerel düzeyde halen tartışmalı ve tam kabul görmüş değil durumda değil. Kuzey Suriye ve Kürtler meselesi belirsizliğini korurken, bir de Dürzi ayaklanmaları Suriye’nin geleceği açısından çok ciddi güvenlik riskleri oluşturmakta.” Şeklinde konuştu.
“ Türkiye bölgesel güvenlik aracı olarak rol oynamakta”
Süreç ile ilgili olarak İsrail, Güvenlik Bölgesi talep ederek Dürzi topluluğu ve Golan üzerine müdahalelerde bulunurken bunun, Suriye’nin iç egemenliğinde çatlaklar oluşturduğu değerlendirilmekte diyen Doç Dr. Sayın, “ Suriye geçiş hükümeti Başkanı Ahmed el Sharaa ise Dürzi topluluğun haklarını koruma sözü verirken, Suriye’nin ulusal birliğini destekleme mesajı vermekte. Türkiye ise bölgesel güvenlik aracı olarak bu süreçte aktif rol oynarken, Dışişleri Bakanı Fidan ve MİT Başkanı Kalın’ın diplomatik çabaları ateşkes sağlanmasında belirleyici durumda. Uluslararası topluluk ise BM ve ABD aracılıklarıyla, taraflara itidal ve çatışmaların sona erdirilmesi çağrısında bulunduğu görülüyor. Her şeye rağmen İsrail durmuyor ve durdurulamıyor.” Dedi. Türkiye’nin bölgede çatışmaları önlerken kendi güvenliğine tehdit olan unsurlara operasyonlarını sürdürdüğüne dikkat çeken Sayın, “Türkiye, Suriye’nin kuzey bölgelerindeki operasyonlarını sürdürerek SDF (YPG) üzerinde baskıyı artırmayı hedeflerken, Süveyda’daki çatışmaların yayılmasını önlemeye çalışıyor. Eski Suriye ordusu unsurlarının entegre edildiği geçiş hükümetine yakınlık ise Türkiye’nin bölgesel stratejisinde istikrar arayışının bir parçası olarak görülüyor. Türkiye’nin diplomatik etkisi, kendi içinde bu mücadelenin bölgesel boyutlarını önlemek için önemli bir iç güvenlik stratejisi olarak da değerlendiriliyor. Süveyda’daki Dürzi toplulukla kurulan ilişki ise Türkiye’nin hem Arap hem de dini azınlık topluluklarıyla denge kurma kapasitelerine katkı sağlıyor.” Dedi.
“Ayaklanmalar Türkiye için ciddi güvenlik tehdidi oluşturuyor”
Son günlerde Suriye topraklarında yaşanan ayaklanmaların ülkemiz için ciddi güvenlik tehdidi oluşturduğuna dikkat çeken Sayın, “Netice olarak; Dürzi ayaklanmaları ile son günlerde Suriye’de yaşanan kaotik durum, en temelde Türkiye için çok ciddi güvenlik riskleri sunuyor. Türkiye bu süreçte son derece etkin ve ön-alıcı bir politika ve yaklaşım içinde olması gerekirken, Suriye sahasında sağladığı kazanımları korumak mecburiyetinde. Bilhassa “vatan savunmasını” Suriye topraklarında ivedilikle organize etmek zorunda oluşu hesaba katıldığında, Türkiye’nin Suriye politikası konusunda belirlediği paradigmanın çok daha konsolide edilmesi zorunluluğu bir meydan okuma olarak karşımızda durmakta. Önümüzdeki günler ne getirir bilinmez; lakin Türkiye, İsrail ile askeri olarak karşı karşıya gelmek noktasına çok yakın görünüyor. İsrail, adeta kendisini, kendi kıyametine zorluyor.” Şeklinde ifade etti.
Kaynak: Hüseyin Avni UĞUR
TOKİ, Konya dahil 36 ilde 245 taşınmazı açık artırmayla satacak!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.