Konya’da gerçekleştirdiği çalışmalarla Türkiye’ye örnek olan Sobe Vakfı adından sıkça söz ettirmeye devam ediyor. SOBE Vakfı Eğitim Koordinatörü Uzm. Zeynep Takı Kapıdaş, kamuouyunda otizm ile ilgili merak edilen sorulardan ve SOBE Vakfında gerçekleştirilen çalışmalara kadar merak edilenleri Yeni Meram’a anlattı. Uzm. Kapıdaş otizmin toplumda var olan kanının aksine bir hastalık olmaktan ziyade nörogelişimsel bir farklılık olduğuna dikkat çekerek, “0tizm spektrum bozukluğu; sosyal iletişimsel alanda yetersizlik ve tekrarlayan davranışlarla kendini gösteren gelişimsel bir bozukluktur. Otizmi nörogelişimsel bir farklılık olarak ifade edebiliriz. Daha doğru bir ifade ile bebeğin dünyaya geldiği anda otizmin tespit edilmesi mümkün değil, çünkü dışarıdan görüntüsü ile veya yapılan testlerde ortaya çıkması mümkün olmayan bir bozukluk. Doğum esnasında herhangi bir tetkik ve kan testi ile ya da beyin görüntülemeleri ile otizm tespit edilmesi günümüzde mümkün değil bu nedenle çocuğun yaşının ilerlemesi ile beraber sahip olması gereken beceriler de gerilik olduğu noktada tespiti mümkün olabiliyor. Bunun yanı sıra yaşamın ilk yılları ile beraber akranlarının yapabildikleri birçok beceride gerilikler yaşaması ile beraber tespit edilebiliyor.”ifadelerini kullandı.
BELİRTİLER FARKLILIK GÖSTERİYOR
Otizmin bazı erken dönem belirtilerine değinen Uzm. Kapıdaş, “Otizmin belirtileri sosyal iletişimsel alandaki sınırlılıklar ve tekrarlayan davranışlar olarak iki alanda yoğunlukla görülüyor. İlk ve en belirgin belirtiler arasında göz temasında sınırlılık veya alışıldık olmayan şekilde göz teması kurma, sözel ve sözel olmayan ifadeleri anlamakta güçlük, adıyla seslenildiğinde duymuyormuş gibi görünme, ek olarak söylenenleri işitmiyor gibi davranma, yaşına uygun basit yönergeleri yerine getirmede sınırlılık, ilginizi bir şeyi çekmek için veya bir şeyi göstermek için işaret parmağını kullanmamasını söyleyebiliriz. Bu belirtilerin yanı sıra, oyuncakların işlevlerinden çok parçaları ile ilgilenmesi, örneğin; arabayı sürmek yerine tekerleğini çevirmek, üzerindeki bir görseli veya sembolü çok yakından incelemek, özellikle dönen nesnelere aşırı ve uzun süreler boyunca izlemek ve streotipik davranışlar sergilemek otizmin belirtilerindendir.”ifadelerini kullandı.
TANI TESTLER İLE KONULAMIYOR
Otizmin tespitinde gözlemin çok önemli olduğuna dikkat çeken Kapıdaş, “Otizmin teşhisi bebek doğduğu zaman topuk kanıyla ya da çeşitli testler yapılarak keşfedilebilecek bir durum değil. Ailelerin, çevresindeki bireylerin ve özellikle sağlık çalışanlarının gözlemleriyle ortaya çıkan bir durum. Çocuğun yaşının gerektirdiği davranışları sergilememesi ile fark edilen bir hastalık. Dolayısıyla bu noktada anne babaların ve sağlık çalışanlarının gözlemi çok kıymetli oluyor. Özellikle Aile Sağlığı Merkezlerindeki doktor ve hemşirelerin bu noktadaki tespitleri çok isabetli olabiliyor. Bir diğer tespit ise aileler çocuklarını akranlarıyla kıyasladıkları zaman ortaya çıkıyor. Aileler çocuğun hangi davranışları yapıp, neleri yapmadığı ile ilgili endişe duyarak doktora başvuruyorlar. Ebeveyn, erken dönemde belirtileri fark ettiği ve şüpheye düştüğü anda bununla ilgili muhakkak ki çocuk ve ergen psikiyatrisine başvurarak endişelerini dile getirmesi gerekiyor.”dedi. Uzm. Kapıdaş, otizm ile ilgili yapılan araştırmaları paylaşarak, “Araştırmalar şunu gösteriyor; hızlı bir şekilde yani erken dönemde tanı alıp hızlı bir şekilde bilimsel etkili uygulamaların yer aldığı özel eğitimden yararlanan otizm tanılı çocuklar, ilkokul yaşına geldiği zaman akranlarıyla beraber aynı ortamda eğitim alabiliyorlar. Bununla beraber eğer otizm belirtileri daha silikse çocuk eğitimle beraber hızlı bir ilerleme kaydedebiliyorsa; bu çocukların otizm belirtileri ortadan kalkabiliyor.
Elbette bu eğitimin nasıl olması gerektiğine de kafa yormamız gerekiyor. Eğitim konusunda şunları söyleyebiliriz. Çocuğun; herhangi bir alanda gelişimsel geriliği söz konusuysa özel eğitimden yararlanması gerekiyor. Bu noktada çeşitli uzmanlar farklı disiplinlerden terapiler ya da uygulamalar önerebiliyor ama şunu unutmamamız gerekiyor.” dedi. Çocukların geri kaldıkları alanlarda özel eğitimin büyük öneme sahip olduğunun altını çizen Kapıdaş, “Erken dönemde özel eğitim ile müdahalenin bu kadar önemli olması Sobe Vakfı olarak bizi bu dönemdeki çocuklara ulaşmak için ‘erken müdahale birimi’ni kurarak bu yaş için ayrı bir kontenjan oluşturmaya itti. Sıfır üç yaş arasındaki çocukların hızlı bir şekilde tanı alıp hızlı bir şekilde bilimsel dayanak uygulamaların yer aldığı eğitim de yararlanabilmesi için ayrı bir kontenjan ayırdık.” Şeklinde konuştu. Sobe Vakfı’nda eğitim alan çocukların belirtilerinin ortadan kalktığının doktor raporu ile tescillendiğine dikkat çeken Uzm. Kapıdaş , “Sobe Vakfı’nda eğitim alan bu yaz itibari ile toplam 43 öğrencimizin belirtileri ortadan kalkarak doktor raporuyla birlikte ayrılıyor olacaklar. Biz bu çocuklarımızı mezun ettik diyoruz. Tabii ki otizmden mezun olunur mu sorusu akla gelebiliyor. Aileler için mezun olunur çünkü burada ve bir özel eğitim sürecinden geçiyorlar hem aile hem öğretmen işbirliği ile birlikte çocuklar da çok güzel başarılar sergiliyorlar neticesinde bu eğitimi sonlandırıyoruz yani bir mezuniyet olarak adlandırıyor bunu bu yazla beraber 43 öğrencimizin mezuniyetini tamamlamış olacağız diyebilirim.”dedi.
ÖNEMLİ ÇALIŞMALAR YAPILIYOR
Sobe Vakfında yürütülen faaliyetleri gazetemiz okurları ile paylaşan Kapıdaş, “Vakfımızda öncelikle kuruluş amacında otizmli bireylerin uygun bilimsel dayanaklı uygulamalar yer aldığı eğitim almaları belirtiliyor. Bu amaçla çocuklarımızın bir çok noktada hizmet alabilmesi için kurumuş birimlerimiz var. İlk olarak rehberlik biriminden başlayabilirim. Rehberlik biriminde hem çocuklarımızın gelişim takipleri hem de ailelerimizi bu süreçte neler bekliyor ailelerimizin yaşadığı psikolojik süreçlerde onlara destek verebilmek için neler yapılması gerekiyor, bu sorularını destekleyecek rehberlik ve psikolojik hizmetler sunduğumuz faaliyetler yürütüyoruz. Ailelerimiz otizmle ilgili ilk şüphelerin oluştuğu andan hatta otizm ilk duyduğu andan itibaren vakfımızın rehberlik birbirini arayarak danışmanlık hizmeti için randevu oluşturabiliyorlar. Özel eğitim konusunda soru işaretleri olan konularda uzmanlarımızdan doğru bilgiye ulaşabiliyorlar.”ifadelerini kullandı. Vakıfta en çok özel eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğüne dikkat çeken Kapıdaş, “Vakfımızda en yoğun olarak yürütülen hizmetlerimizden birisi tabii ki özel eğitim. Otizm söz konusu ise yoğun ve bilimsel dayanaklı uygulamaların yer aldığı eğitimler son derece önemlidir. Biz vakfımız eğitim binasında çocuklarımızın ihtiyaçlarına göre özel eğitim seansları planlıyoruz. Vakfımızda devletin sunduğu eğitim seanslarının yanı sıra daha fazla sayıda eğitim seansları veriyoruz.”dedi.
SPORDA SOBE FARKI
SOBE Vakfının hizmetlerinden birinin spor ve hareket eğitimi olduğuna dikkat çeken Uzm. Kapıdaş, “Vakfımızın kapsamında olan hizmetlerden birisi spor ve hareket eğitimi, Son çalışmalar bize spor ve hareketin otizmli bireylerin eğitiminde önemli bir yeri olduğunu gösteriyor. Biz vakıf olarak zaten kurulduğumuz günden beri spor ve hareketle ilgili çocuklarımıza hizmet veriyoruz. Çocuklarımızın çeşitli branşlarda spor eğitimi alarak bu alanlarda da geliştirerek sporcu olmalarını destekliyoruz. Spor noktasında özellikle yüzme ve binicilikle ilgili ayrı ayrı alanlarımız mevcut. Çocuklarımız yüzme eğitimi alıyorlar. Binicilik alanında ise öğrencimizin özgüven gelişimi, duruşunun desteklenmesi ve ses çıktılarını alabilmek için atlardan yararlanıyoruz. Bu noktalara odaklanarak çalıştıktan sonra ilgisi olan çocuklarımızla beraber binicilik eğitimleri vererek çocuklarımızın yine o alanda da sporcular olmasını destekliyoruz.”dedi. SOBE Vakfı istihdam alanında yaptığı çalışmalarla Türkiye’ye sekiz tane daha otizmli bireyin iş sahasına katılmasını sağladığına dikkat çeken Uzm. Kapıdaş, “Çocuklarımızın bağımsız bir birey olması demek aslında belli bir yaşa geldikten sonra kendi parasını kazanmasını ve kendi ihtiyaçlarını kendi maddi gücüyle temin edebilmelerini isteriz. Dolayısıyla çocuklarımızın bu yaşa geldiklerinde istihdama hazır hale gelmeleri ve uygun işyerlerinde uygun pozisyonlarda kendi paralarını kazandıracak şekilde yerleştirmelerini sağlamak istihdam projelerimizle beraber sağlanıyor.”şeklinde konuştu
AİLELERE BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR
Otizimli çocukların eğitiminde çocuğun potansiyelinin ortaya çıkarılmasında ailelere büyük bir görev düştüğünü dile getiren Uzm. Kapıdaş, “Çocuğun potansiyelini en üste çıkaracak bir ilerleme için uzman, aile ve kurum iş birliği son derece kıymetli. Otizm söz konusu olduğu zaman ailelere tipik akranlarından çok daha fazla görev düşüyor. Bazen şu düşünebilir; eğitim öğretmenin işi ben evde ebeveynlik yapıyorum. Ancak otizmli bir çocuğun kurumda geçirdiği ve evde geçirdiği vakti kıyasladığımız zaman aileler aslında o çocuğun her bir alanında son derece etkili olabileceklerini anlayabilirler.”dedi. Selçuklu Otizmli Bireyler Eğitim Vakfı (SOBE) öncülüğünde hayata geçirilecek SOBE Otizm Spor Oyunları’nın otizimli bireylerin sosyal yaşama aktif katılımını sağlamak için önemli bir organizasyon olduğuna dikkat çeken Kapıdaş, “Bu özel organizasyon, 10-12 Temmuz 2025 tarihleri arasında Konya’da gerçekleşecek. SOBE Otizm Spor Oyunları, otizmli bireylerin sosyal yaşama aktif katılımını sağlamak, yeteneklerini görünür kılmak ve toplumda otizme yönelik farkındalığı artırmak amacıyla düzenleniyor. Türkiye’nin en kapsamlı otizm merkezlerinden biri olan SOBE Vakfı, sporun birleştirici ve iyileştirici gücünden hareketle, atletizm, yüzme, masa tenisi ve binicilik branşlarında yarışmalar organize edecek. Türkiye genelinde yapılan seçmeler sonucunda belirlenen yaklaşık 250 otizmli sporcu, farklı yaş ve yetenek gruplarında yarışmalara katılacak. Ayrıca SOBE Spor Kulübü, 6 sporcusuyla organizasyonda temsil edilecek. Yarışmalara katılan sporcular, fiziksel yeteneklerinin yanı sıra sosyal becerilerini geliştirme, özgüven kazanma ve takım ruhunu deneyimleme fırsatı bulacak.”dedi.
Kaynak: Ümmügülsüm DÜNDAR
Nasreddin Hoca Şenliği’nde, söyleşi ve imza günü düzenlendi