Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Sinsi ölüm: Anoreksiya

Ünlü Fenomen Nihal Candan’ın hayatını kaybetmesi sonrasında çağın hastalığı olarak tekrardan gündeme gelen Anoreksiya nervoza hakkında Yeni Meram’a konuşan Uzman Diyetisyen Gülce Demiralay, hastalığın genetik, psikolojik ve çevresel faktörlere bağlı olarak gelişim gösterdiğini dile getirdi.

Son günlerde televizyonlarda sıkça ismini duymaya başladığımız, doktorlar tarafından sıkça dile getirilmeye başlayan çağımızın hastalığı Anoreksiya nevroza ile ilgili olarak Uzman Diyetisyen Gülce Demiralay, gazetemize açıklamalarda bulundu. Demiralay, “Anoreksiya nervoza, genetik, psikolojik ve çevresel faktörler hastalığın gelişiminde rol oynar. Genellikle ergenlik döneminde başlar ve kadınlarda daha yaygındır. “ şeklinde konuştu. Diyetisyen Demiralay hastalığı, “Kişinin aşırı zayıflama isteğiyle yemek yemeyi reddettiği ciddi bir yeme bozukluğudur. Anoreksiya nervoza, vücut ağırlığında anormal derecede düşüklük, hissedilen yoğun kilo alma korkusu, ve çarpık kilo algısı ile karakterize edilen beslenme bozukluğuna verilen isimdir.” diyerek tanımladı. Anoreksiya nervoza mağduru bireylerin, kilolarını ve vücut şekillerini kontrol etmek için kendi yaşamlarında önemli ölçüde değişiklikler yapma eğilimi gösterdiklerini dile getiren Diyetisyen Demiralay, “Anoreksiya mağduru bireyler kilo almayı önlemek veya kilo vermeye devam etmek için, genellikle yedikleri yiyecek miktarında ciddi kısıtlamalara giderler. Anoreksiya temelinde yemekle ilgili değildir.” dedi. Tıp uzmanlarının gözlemlerine göre duygusal sorunlarla başa çıkmanın son derece sağlıksız ve birçok vakada hayatı tehdit eden bir yöntem olduğunun altını çizen Demiralay, “Anoreksiya nervoza mağduru bireyler genellikle zayıflığı öz-değer ile eş tutarlar. Anoreksiya nervoza, tıpkı diğer yeme bozuklukları gibi bireyin hayatını ele geçirebilir ve durumun üstesinden gelmek birey için çok zor olabilir. Ancak doğru ve sağlıklı tedavi süreci sayesinde birey kim olduğunu daha iyi anlayabilir, daha sağlıklı beslenme alışkanlıklarına dönebilir ve anoreksinin oluşturacağı sağlık sorunlarını tersine çevirebilir.” şeklinde konuştu.

HASTALIĞIN BİRÇOK
SEBEBİ BULUNMAKTA
Diyetisyen Demiralay, anoreksiyanın genetik faktörler başta olmak üzere fiziki ve psikolojik birçok nedeninin olduğuna dikkat çekerek, “Hastalığın nedenleri arasında genetik yatkınlık, kişilik özellikleri, aile dinamikleri, başta olmak üzere toplumsal ve kültürel baskılar, travmatik yaşam olayları, beyin kimyasal dengesizlikleri olabilir” şeklinde ifade etti. Demiralay, hastalığın ortaya çıkmasında kitle iletişim araçlarının da büyük etkisi olduğuna dikkat çekerek, “Hastalığın ortaya çıkmasında medya ve sosyal medya etkisi, meslek ya da hobilerle ilgili baskılar yer almakta.”ifadelerini kullandı. Anoreksiyanın başta kalp hastalıkları olmak üzere birçok hastalığa davetiye çıkardığına dikkat çeken Demiralay, “Kalp ritim bozuklukları ve kalp yetmezliği, düşük tansiyon ve bayılma, elektrolit dengesizlikleri, kemik yoğun, luğunun azalması (osteoporoz), kas kaybı ve güçsüzlük, neami ve bağışıklık sistemi zayıflığı, hormonal bozukluklar (adet düzensizlikleri veya kesilmesi), sindirim sistemi problemleri (kabızlık, şişkinlik), soğuğa aşırı hassasiyet, depresyon ve anksiyete, intihar riski artışı, bilişsel işlevlerde bozulma (dikkat dağınıklığı, hafıza sorunları), böbrek ve karaciğer fonksiyon bozuklukları” hastalıklarına yol açtığını dile getirdi.

“AİLE HEKİMLERİ
TESPİTİNDE ÖNEMLİ”
Anoreksiya nervozayı önlemenin garantili bir yolu olmadığını dile getiren Demiralay, “Aile hekimleri, çocuk doktorları, ve dahiliyeciler gibi birinci basamak hekimleri anoreksinin erken semptomlarını belirlemek ve hastalığın tam gelişimine engel olmak için doğru konumdadırlar. Bir aile ferdinin veya arkadaşlarının düşük özgüvene, beklenmedik beslenme alışkanlıklarına ve dış görünüşlerinden hoşnutsuzluğa sahip olduğunu fark eden kişilerin, o bireyle bu konular hakkında konuşması etkili olabilir. Her ne kadar bir yeme bozukluğunun gelişmesini engellemek mümkün olmasa bile, daha sağlıklı davranış veya tedavi seçenekleri için yönlendirmede bulunmak mümkün olabilir.” dedi. Anoreksiya hastalığı her yaş ve cinsiyetten kişide görülebileceğini dile getiren Diyetisyen Demiralay, “Bu hastalık yaygın olarak ergenlik dönemindeki genç kızlarda ortaya çıkar. Anoreksiya hastası olduğu düşünülen kişi için öncelikle diyetisyene danışmalıdır; ancak ciddi vakalarda kişinin hastaneye yatması gerekebilir.” dedi. Anoreksiya hastalığı, tehlikeli psikolojik hastalıklar sınıfına girdiğini paylaşan Demiralay, “Serum albümin düzeyinin düşük olması, potasyumun düşmesi ve beden kütle indeksinin 12 veya daha düşük olması; yeme ve beslenme bozukluklarına bağlı ani ölüm için en güçlü risk faktörleridir. Tedavi sonuçları değişken olmakla birlikte, anoreksiya nervozada mortalite yüzdesi yüksektir. Nispeten kötü gidişli bir tablo olan anoreksiya nervozada iyileşme ve devam eden iyilik hali hastaların yalnızca %50- 60’ında sağlanabilmektedir.” açıklamasında bulundu. Anoreksiya hastalığın tedavisi genellikle uzman hekimler ve diyetisyenler tarafından ayakta yapıldığına dikkat çekerek, “Tedavideki amaç kişinin yeme alışkanlığını eski ve sağlıklı düzenine geri döndürmek ve bu sayede de vücutta bozuk yeme düzeninin neden olduğu bedensel sorunları ortadan kaldırmaktır. Bu tedavinin psikolojik evresinde ise kişinin kendi bedeniyle barışmasını sağlamak, bedeniyle ve kilosuyla alakalı veya yeme düzeniyle alakalı olan yanlış yargıları düzeltmek temel hedefler olarak gösterilir. Tedavinin psikolojik evresinde bilişsel davranışçı terapi (BDT) gibi yöntemler uygulanabilir.” ifadelerini kullandı.

 

Kaynak: yenimeram.com.tr (Ümmügülsüm DÜNDAR)

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s


En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

1958 hasadı yüz güldürmüş

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.