Selçuklu Sultanlarının Haçlı seferleri önünde nasıl bir kale gibi durduğunu, Kudüs’e nasıl bir kalkan oluşturduğunu çok şükür fark etmiş bulunuyoruz!
Selçuklu’nun Başkentinde Selçuklu Sultanlarının isimlerini bir yerlere vermemek için ayak direyen, bazıların ismini hiç bir yere vermeyen, verdiklerini de, mahalle gibi, park gibi yerlere veren anlayışların birdenbire Selçuklu tarihine ve Sultanlarına ilgi duyması dikkatlerden kaçacak gibi değil!
Mesela, Medeniyet Okulu ile ilgili yapılan ilk toplantıda, Selçuklu Sultanlarının isimlerine yer verilmekten imtina edilmişti!
Selçuklu tarihini adeta kenara alan yaklaşımların bir anda keskin bir “U” dönüşü ile Selçuklu Sultanlarına hayranlık duyması ve haklarını teslim etmesi de az şey değil hani!
Konya Selçuklu tarihini sahipleniyor vurgusu önemli!
Lakin;
Ne zamandan beri?
Bir iki gün olmadı sevgili okurlar!
“Selçuklular ve Haçlılar Sempozyumu” düzenleme çalışmaları çerçevesinde, Haçlı seferlerinin hızını kesen, Haçlı ordularını Anadolu’ya girdiğine pişman eden Selçuklu Sultanlarını çeyrek asırdan fazla görmezden gelmemizin bir izahı yok!
Kendi tarihimize yabancı, kendi tarihimizi bilmeyenler ve merak etmeyenler olarak bizlerin hiç mi suçu yok?
Mesela, Selahaddin Eyyubi Tepesi var, Kılıçaslan tepesi yok!
Kelebekler Vadisi var, Kılıçaslan Vadisi ya da Sultan Mesud vadisi yok!
Tarihin seyrini değiştiren olayların merkezinde ve odağında bulunan Konya’da, bizim ileri gelenlerimizin seyri değişmedi, bir türlü!
SÜ Tarih Bölümü Öğretim Üyesi ve Selçuklu Araştırmalar Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Demirci, “Şehri yönetenlerin, Selçuklu Tarihinin bilinmesine, destek vermesinin kendilerini mutlu ettiğini” söylemiş.
Ah Mustafa Demirci Hocam ah!
Bu destek verme kararının neden bu kadar geç kaldığını, neden geç kalındığını sormak lazım, yöneticilerimize!
Selçuklu’nun Haçlılarla yapmış olduğu mücadelenin bilinçli ve bilinçsiz göz ardı edilmiş olduğunun yıllar sonra farkına varılması ise oldukça hazin bir durumdur!
Bu seyri görmeyen, görmek istemeyen, 5 Üniversiteli şehirde, yanında Tarih Danışmanı bulundurmayanlar bu sempozyumla günah mı çıkartacaklar?
Bu sempozyum kararı, Halil Ürün’den bu yana, çeyrek asırdan fazla gecikmiş, geciktirilmiş bir karardır!
Selçuklu medeniyetinin izlerini taşıyan eserler, sekiz yüz yıldır, sıcağa, soğuğa, kara, tipiye, rüzgara, toza, toprağa, yıkılışlarını ve kayboluşlarını seyreden size, bize, hepimize rağmen ayakta durmaya devam ediyorlar!
Dünya Tarihi Şehirler Birliği Yönetiminde olmasının yegane sebebi Selçuklu’nun Başkenti olması olan Konya, bu eli kuvvetli oluşunu şehre bir türlü yansıtamıyor!
Kılıçaslanların şehrinde, Kılıçaslanlar yok!
Mevlana Diyarında Mevlana yok!
Nasıl fark edeceksiniz Selçuklu’yu!
Bir Başkent daima Başkenttir diyerek mi?
Allah razı olsun Ahmet Hamdi Tanpınar’dan, mekanı cennet olsun!
İyi ki, böyle bir kelam etmiş!
Bu şehir kimliği olan bir şehir!
Bu şehrin banileri olan Selçuklu Sultanları kendilerini hem kabul, hem de fark ettirdiler sevgili okurlar!
Çok şükür bugünleri de gördük!
Dileriz bu ilgi, bu açıklamalar sempozyumla sınırlı kalmaz. Sempozyum bitti, diyen gitti, “eski tas, eski hamam” devam denmez! Belediyelerimiz ve Kültür Dairelerimiz, Kılıçaslanların şehrini samimi ve içten olarak sahiplenirler, gecikmişliklerini de Selçuklu tarihini ve Sultanlarını yaşatarak kapatmaya çalışırlar!
News
Yazarlar
Yazarlar
Yazarlar
Yazarlar
Yazarlar
Yazarlar
