Sarı saçlım mavi gözlüm, bir daha gel, gel Samsun’dan

‘Sarı saçlım mavi gözlüm, bir daha gel, gel Samsun’dan’ Aşık Mahsuni’nin bu türküsünün tam zamanı.

Bir köprü, bir havaalanı ile mutlu olan seçmen! Ağaçları biçe biçe, ormanları kese kese yapılan duble yollar, güzelim Boğaz ‘a çakılan çiviler ve doldurulan denizlerimiz!

Bunlarla mutlu olan bir seçmen!

AVM yapılmasından mutlu ama mahalle bakkalının yok olmasından, kasabın işlerinin bozulmasından, küçük esnafın bitmesinden hiç mi hiç etkilenmeyen seçmen!

Atatürk döneminde tam 15 yılda açılan 46 fabrikaya, üretime ne oldu diye sormayan,

bankalar ne oldu diye sorma zahmetine girmeyen seçmen!

Köylerde hayvancılığı, besiciliği bitirip, dışarıdan büyükbaş ve küçük baş getirip, etin fiyatını zengine göre ayarlayan siyasi iradeyi sorgulamayan seçmen!

Eğitim dibe vurmuş!

Öğretimde milli duygular yok edilmiş. Andımız kaldırılmış, ulusal bayram kutlamaları yasaklanmış, Atatürk’ün eserleri, yaşamı, bizlere bıraktığı vatan ve emanet ettiği cumhuriyet kitaplarla birlikte rafa kaldırılmış, millet olma şuurunun ancak, bu vatanı bırakan kahramanlarını yeni nesillere öğretmekle kazanılacağını bile bile bu şuuru yok eden bir eğitim politikalarını destekleyen seçmen!

Herkesin gözü önünde yapılan Habur rezaleti,

Dağdan indirilip şehirlere yerleştirilen toplu tüfekli PKK, muhalefetteki CHP’nin de utanmadan desteklediği ve Kobani’ye, Suriye’ye hem de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızda Türk Milleti’ne hakaret edercesine geçirilen silahlı PYD-Peşmerge savaşçıları.

Peşmerge kılığındaki ABD’nin conileri, bunlar silahları ile neden bizim sınırlarımızdan içeri giriyorlar diye bir kez, sadece bir kez bile kafasını yormayan seçmen!

Bu rezaleti bile bile uygulayan genelkurmay!

İçinize siniyor mu bunca şehit?

Güvenlik güçlerimize  ‘Operasyonlar dursun!’ diye seslenen ama bir kez bile PKK’ya silahı bırak demeyen sözde akademisyen , sözde sendika başkanları.

Sanatçıyım diye yıllardır Türk Milleti’nin sırtından para kazanıp sonra ABD’de düğün yapan, Sur’daki PKK yandaşlarına acıyan sanatçı!

Sözde ‘Akil Adam’ kılığında dolaşan vatansızlar, sözde oda başkanları!

Sizlere sesleniyorum: PKK denilen katiller; dağdan silahları ile inip şehirlere, ilçelere, mahallelere yerleşirken neden hiç sesiniz çıkmadı?

Bizler; açılım-çözüm süreci  hepsi Apo’nun istekleri, sakın inanmayın! Derken sesi çıkmayanlar!

Bütün bu aymazlıkları göre göre destek veren seçmen!

Neymiş, Survivor izlenme rekorları  kırıyormuş!

Neymiş,  O Ses Türkiye’nin sonucu çok merak ediliyormuş!

Basında; Refi Cevatlar, Ali Kemaller, Sadi Mollalar, Sabri Efendiler varken,

bir zamanların, işgal günlerinde çıkan ve işgalcilerin dostu, Türk Milleti’nin düşmanı o günün gazeteleri; Alemdar, Peyam-ı Sabah ve Vakit’i aratmayan onlarca gazete sahibi varken, kim düşünür şehitleri ve kime düşündürülür?

24 saatte 10 şehit.

Güneydoğu Anadolu’da 2002 yılında beli kırılan PKK nasıl güçlendi?

Bu köşeden defalarca yazdım. Yaşadım, gördüm ve kahroldum dedim.

Evinde oturup terörle ilgili fikir üretenlere tekrar yazıyorum.

Diyarbakır’dan ve 7 ilden başlayan ve tüm illere bağlanan ana yollarda her 5 km’de jandarma karakolu ve korucu gözetleme yeri vardı.

Tüm arabalar aranmadan geçemezlerdi.

İşte onun için de yollara mayın döşeyemezler, il ve ilçelere cephane yığınağı yapamazlardı.

Bütün illerde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk ‘ün özlü sözleri yazılı taklar ve tüm dükkanlarda Atatürk’ün resimleri asılıydı.

Teröre ne asker ne de polis geçit vermiyor, teröristlerin ve katil Apo’nun sırtı okşanmıyordu.

Desteklediğiniz ve asla sorgulamadan körü körüne inandığınız Açılım Ve Çözüm Süreci ile hepsi yok edildi.

Şimdi yeniden yapılacakmış!

Peki; yitirilen binlerce gencimizi, güvenlik görevlimizi Mehmetçiğimiz’i de yeniden yetimleriyle buluşturabilecek misiniz?

Siz, koşulsuz destekçiler hiç mi kendinizi suçlamıyorsunuz?

1984 yılında başlayarak 2016 yılına dek süren, 2002 yılında iyice hızı kesilen bu canavarı ‘açılım- çözüm süreci-yerel yönetime özerklik’ masallarına inanan ve inanmaya hala devam eden, ulusal bayramlarına, bizlere cennet gibi bir vatan emanet eden Atatürkümüz’e sahip çıkmayan seçmen hazırladı.

Ege denizimizdeki; koyun, keçi, Venedik kayalıkları, Eşek, Hurşit, Fornoz, Nergizçik, Bulamaç, Kalimnoz, Sakarcılar,  Koçbab, Ardacık adalarımızı bir sorsanız ne oldu onlara?

Bu adalar 1936 yılında Atatürk’ün sağlığında vatan toprakları olarak kaydedildiler.

Şimdi bu adacıkları Yunanistan’a verdiler.

Bir günde 10 şehide rağmen hala eğlenebilen, ‘ABD ve AB’ aşılaması ‘sevgililer gününü’ kutlamayı içine sindirebilen bir toplum olduysak?

Nasıl çağırmam sarı saçlım mavi gözlümü?

Yeniden bir olmayı, bütün olmayı, aynı dili konuşmayı, aynı kederi paylaşmayı öğretmesi için sesleniyorum.

Kurban olam yürüdüğün yollara,

Uyan bak bizim hallara,

Sana hasret, sana vurgun gönlümüz,

Sarı saçlım mavi gözlüm,

Nerde, nerde, nerdesin dost.