■ Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz. (Yunus Emre)
***
Halk dilinde gribe paçavra hastalığı denir
Ne güzel, ne anlamlı bir betimleme…
Değişik hava koşullarından olsa gerek, kime sorsan yakınıyor:
Gribim, yatıyorum…
İlaç da kar etmiyor, tabip de çare üretemiyor… grip yapacağı garipliği yapıyor. Tek reçete: yan gelip yatma… Örneğin bana kesilecek en büyük ceza Yatamıyorum ama kalkamıyorum da.. Yazılara bir süre ara vermek is istiyorum da, ama Referanduma dört nala koşuyoruz.. Susmamı “evet” – “hayırcılar” kendilerine göre yorumlarına olanak sağlanmasına izin
vermem. Evet, diyen de, Hayır diyen de asla terörist değil, benim eşit vatandaşım . Sandık ne derse o olacak… demokrasi budur. Ertesi gün tartışmalarıbırakıp kol kola cennet Vatanımızı daha kalkındırmak için yürüyeceğiz. Ayrılık – gayrılık yok; birlik ve
beraberlik var.
…
■ Sevgi varken nefret niye,
Barış varken savaş niye,
Kardeşlik varken didişmek niye,
Dostluk varken düşmanlık niye
Hoşgörü varken bağnazlık niye,
Özgürlük varken tutsaklık niye,
Adalet varken, haksızlık niye?
(Hacı Bektaş-i Veli)
—
■ Dün geldi: Nedir aradığın? dedi bana:
Bensem, ne bakarsın o yana bu yana?
Kendine gel de düşün, içine iyi bak:
Ben senim, sen ben; aranıp durma boşuna
—
■ Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
Ceyhun nehri kanlı gözyaşımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.
(Ömer Hayyam)
…
Şimdi birlik zamanıdır, terörle mücadelenin en önemli yöntem budur; ulusal bütünlük. Siyasal, – ideolojik görüşlerinden soyutlanıp “ulusal bütünlük” içinde, şiddet ve terörün üstesinden gelecek, Türk olmanın onur ve gururunu yaşayacağız. Yüce Ulus Kurtuluş Savaşlarından – Kahramanlık destanlarından dört nala gelmektedir. Umutsuz olmayalım, dipdiri ve ayaktayız.
…
■Büyük işler, önemli atılımlar; birlikte çalışma ile elde edebiliriz.( Atatürk)
■ Kendimiz için değil, bağlı olduğunuz ulus için el birliğiyle çalışınız, çalışmanın en yükseği budur.( Atatürk)
Terör, iç ya da dış; dahası iki düşmanın ortaklaşa sahneye koyduğu insanlık dışı bir senaryonun uygulamasıdır, savaş halidir.
Sürekli gündeme getirilmektedir;
“Terörle müzakere mi, yoksa mutlaka mücadele mi edilmelidir?”
Daha önce de değinmiştim. Müzakere ettikte ne oldu ki… Bugünlere geldik, her gün bir ya da, daha çok şehit haberleri ile acılar yaşıyoruz sürekli. Bu bağlamda da “mücadele edilmeli “tezi öne çıkıyor, operasyonlar birbirini izliyor.
Tüm iyi niyetli yaklaşımlara karşın terör yuvaları, “şer odakları” olmaya devam ediyor ve ortada da tek seçenek kalıyor;
…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Düşmanla mücadelede- terörist de düşmandır- diyerek Milletin kendisi, Meclis, Silahlı Kuvvetler olduğuna vurgu yapmakta, üç gücün iç ve dış olmak üzere iki cephede savaşacağının altını çiziyordu. Öncesi- ve sonrasını da Nutuk’tan öğreniyoruz; “Asıl olan iç cephedir. Bu cephe bütün memleketin, bütün milletin meydana getirdiği cephedir. Dış cephe, doğrudan doğruya ordunun düşman karşısındaki silâhlı cephesidir. Bu cephe sarsılabilir, değişebilir, mağlûp olabilir; fakat bu durum, hiçbir zaman bir memleketi, bir milleti yok edemez. Önemli olan, memleketi temelinden yıkan, milleti tutsak ettiren, iç cephenin çökmesidir. Bu gerçeği bizden daha çok bilen düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve çalışmaktadırlar. Bugüne kadar başarılı da olmuşlardır. Gerçekten “kaleyi içinden almak”, dışından zorlamaktan çok kolaydır. Bu amaçla şahıslarımıza kadar temasa gelebilen bozguncu mikropların, araçların varlığını iddia etmek doğrudur. Meclis’in düşünüş biçimi, çalışması, vaziyeti, düşmana ümit verici olmadıkça iç ve dış cephelerimizin yerinden oynamasına olanak yoktur….”
—
Terörün insafı yoktur. Terörün merhameti de yoktur. Terör dobra değil kalleştir, arkadan vurur, kan emicidir. Kuşkusuz ateş düştüğü yeri yakıyor. İnsanlar ölüyor, sakat kalıyor. ışıklar sönüyor, yuvalar dağılıyor,
Terörün, sağı, solu, ırkı, dili, milleti de yoktur. Terör, insana ve insanlığa karşıdır. Kanlı eller, cana- mala kastediyor, çoluk çocuk demeden, kadın erkek ayırım yapmadan, genç mi, yaşlı mı hiç bakmadan ve acımadan tetiği çekiyor. Terör, bir cellat mizansenidir. Terör, çağdışı bir zihniyetin kan kusan belasıdır. Terör, şeytanın değişik görüntüsüdür. Terör şeytanın insanlara ve insanlığa tuzağıdır. Kimin, nerede ve nasıl kurşunlarla delik-deşik edileceği önceden bilinememektedir.
…
■ Kazandıkça bölüşemiyorsan elini sorgula.
Konuştukça kırıcı oluyorsan dilini sorgula.
Yürüdükçe menzilden çıkıyorsan yolunu sorgula.
Ömür geçtikçe yerin de sayıyorsan gününü sorgula.
Sevildikçe vefasızlaşıyorsan gönlünü sorgula.
Hangi halde olursan ol, sonunu sorgula!
(Hz. Mevlana)
…
Gerekçesiz savaşlarda (Yurt savunması dışında), her türlü terör olaylarında ise ahlak hiç olmaz. İslam’da her insan doğuştan masumdur. Dokunulmazlığa sahiptir!..
Bir yazarımızın görüşlerinden alıntılar;
“ Bu masumiyet ve dokunulmazlığı ömür boyu devam eder. Kimse bu masum insanın canına, malına, namusuna, kast etme hakkına sahip olamaz!
– Fitne (anarşi) uykudadır, uyandırana Allah lanet etsin!
Terör işte bu fitneyi uyandırmakta, kendine göre suçlar tespit edip yine kendine göre cezalar vermektedir. İslam, böylesine hesapsız kitapsız anlayışa izin vermez. Müslüman bu tür cinayetlere fiilen ortak olmak şöyle dursun, fikren dahi taraftar olamaz, kalben bile meyilde bulunamaz.
İslam’da tek insanın hayatı pek de mühim değildir , denemez! Çünkü Maide Sûresi’ndeki ayetin ikazı açıktır: Tek insanı öldürmek tüm insanlığı öldürmek kadar günahı muciptir;
Kim ki haksız yere suçsuz bir insanı öldürürse, sanki tüm insanları öldürmüş gibi sayılır. Kim de suçsuz tek insanın hayatını kurtarırsa tüm insanları kurtarmış gibi kabul edilir. ( Maide Sûresi)
Bu itibarla, tek insanın hayatı da tüm insanların hayatı gibi kutsaldır. Tüm insanlık gibi korunmaya, saygı duyulmaya layıktır. Hiçbir bahane ile basite alınamaz, tek insandır denip de feda edilemez…
Barış zamanında insan hayatına doğuştan böylesine dokunulmazlık getiren İslam, savaş zamanına da aynı şekilde koruyucu ölçüler koymuş, bunu fiilen uygulayarak insanlığa örnek olmuştur.”
—
■ Harekette birlik olmazsa, fikirdeki birlik faydasızdır. (Muhammed İkbal
■ Yaşamak sanat, birlikte yaşamak büyük sanattır.(Muhammed Said)
…
Yeniden başa dönersek;
Evet, diyen de, Hayır diyen de asla terörist değil, benim eşit haklara sahip vatandaşımdır. Sandık ne derse o olacaktır, gerçek ve ileri demokrasi de budur. Ertesi gün tartışmaları bırakıp kol kola cennet Vatanımızı huzur içinde daha ileri götürmek için el-ele, kol-kola yürüyeceğiz.
Hoca- koca Yunus’un dizeleri yüreğimizde, dilimizde olarak: “ Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz. “
Aykutsilin
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.