
Mevlana Müzesi’nin Kuzey taraftaki Derviş Hücreleri’nin ön kısmında bulunan ve adını cennet çeşmelerinden alan selsebil, Saîd Hemdem Çelebi tarafından 1814-1859 yıllarında niyaz penceresinin karşısına güney ihata duvarının iç yüzüne yaptırıldığı biliniyor. Kenarları kesme taştan yapılan selsebilin, gök mermer aynalığına beyaz mermerden yarım daire şeklinde Türk ampir üslubunda sekiz küçük bir büyük çanak yerleştirilmiş. Abdülhalîm Çelebi zamanında alınlığına Roma devrine ait lâhit kapağı konularak yeniden düzenlenen ve bugünkü yerine konulan selsebil, estetikle faydanın buluşturulduğu önemli bir mimârî unsuru olarak Müzedeki varlığını koruyor. Lülelerden akan suyun şırıltısı insana bir mûsikî zevki verirken küçük kuşların su içmeleri bir başka güzelliği yansıtıyor.
Selsebilde, aynalığındaki çanakçıkların yukarıdan aşağıya 1-2-3-2-1 şeklinde sıralanması, bir noktadan çıkan suyun, lüleler marifetiyle çanaklara dağıldıktan sonra tekrar büyük bir çanakta toplanması şeklinde vahdet-kesret-vahdet (birlik-çokluk-birlik) olgusu vurgulanıyor.
Mevlana Müzesi’nin bahçesindeki bu çeşmenin başka bir hikayesi de bulunuyor. Çeşme mimarı yapısı gereği en üstte bir sunak, altında 2, onun da altında 3 sunak ve sonra yine 2 ve 1 sunak şeklinde azalıyor. Bu ayrıntının temsili ise şu şekilde yorumlanıyor; İnsan dünyaya tek gelir, evlenir iki olur, çoluk çocuğa karışır 3 olur. Ama sonra ölümler başlar ve en sonunda yine tek başına ölür.
Selsebiller, üzerlerinde yer alan çanakçıklardan lüleler kanalı ile suyun yukarıdan dökülürken çıkarttığı şırıltılar, kulaklara adeta bir müzik zevki verir ve dinlendirir. Selsebillerin yapılma nedenlerinden birisi de küçük kuşların yıkanıp su içmeleri içindir.
Mevlana Müzesi’ndeki bu selsebilin ne zaman yapıldığı tam olarak bilinmiyor. Ancak Hemdem Said Çelebi zamanında 1814-1859 yılları arasında, geçmişte Şeyh Dairesi diye bilnen, 1926 yılından beri de Kütüphane olarak kullanılan bölümün tam karşısına gelen ihata duvarının iç yüzünde imiş. Abdüthalim Çelebi zamanında (1907-1925) Ereğli’nin Anbar Köyünden bulunup getirilen girlandlı üçgen şeklindeki Roma Devrine tarihlenen lahit kapağı ile, yeniden düzenlenmiş. 1958 yılında Mevlâna Müzesinin güney ihata duvarları yenilenirken, Selsebil buradan kaldırılmış ve şimdiki yerine nakledilmiş.
Selsebilin üçgen şeklindeki 137x71cm ebadındaki Roma Lahit kapağının altında, 128×101 cm. ebadında gök mermerden bir ayna yer alır. Ayna üzerindeki küçük çanakçıklar beyaz mermerden oyularak yapılmış ve yukarıdan aşağıya doğru 1 -2-3-2-1 tertibi ile sıralanmıştır. Bu sıralanış tertibi ile İslam Tasavvuf Felsefesinin esasını teşkil eden Vahdet-i vücut anlatılmaya çalışılmıştır. Tek noktadan çıkan suyun, muhtelif çanakçıklara bölünmesi sonrada tekrar bir havuzcukta toplanması, insanın doğup çoğalmasını ve tekrar aslına dönüşünü temsil ediyor.
Kaynak: Şerife KAYA
Ustaoğlu: Belediye olarak tüm imkanları seferber ediyoruz
1
Avrupa’nın en gelişmiş savaş uçağı Konya’ya iniş yaptı
132077 kez okundu
2
Konya’daki o markaya ait peyniri yemeyin! İfşa oldu
127464 kez okundu
3
Konya’da metrelerce kuyruk oluştu
112246 kez okundu
4
Meram Belediyesi’nden Dünya Günü’nde doğaya çifte dokunuş
110868 kez okundu
5
Bakanlık duyurdu! Konya’daki o markalar tağşiş ürün satıyormuş
107792 kez okundu
6
Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde Hemşirelik Haftasında çifte bayram
68902 kez okundu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.