Türk Milleti diye bir millet yoktu.
Emperyalistler, padişahın teslim olduğu ve en aşağılık antlaşmalarla (MONDROS VE SEVR ANTLAŞMALARI) Anadolu Halkı’nı, yüzyıllarca kahırlarını çektikleri bir hanedanın sayesinde esir almaya, topraklarımızı paylaşmaya hazırlanıyorlardı.
Mustafa Kemal’e bu savaşı nasıl kazanacaksın, ‘ORDU YOK’ dediler. ‘KURULUR’ dedi. ‘PARA YOK’ dediler. ‘BULUNUR’ dedi.‘DÜŞMAN ÇOK’ dediler. ‘YENİLİR’ dedi.
Tarih bilmezlere, klavye üzerinde, cep telefonlarıyla, en modern iletişim kaynaklarını kullanarak, gerçekleri saptırıp, okumadan ahkam kesenlere yazıyorum.
Utanırlar mı?
Hiç sanmıyorum! Öylesine hesap gününü unuttular ki….! Bu yüce kahramanın kendilerine kazandırdığı vatan topraklarında edepsizce ona, silah arkadaşlarına, hizmetlerine saldırmayı iş edindiler.
Kurtuluş Savaşımız’ı Atatürk’ün haykırdığı ‘Köylü bu milletin efendisidir’ dediği, Anadolu’nun gerçek sahibi Türk Köylüsü ve onun alın teri ile kazandığımızı anlatacağım.
Tekalif-i Milliye
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Ankara’da Başkomutanlık Karargahını oluşturduktan sonra ordunun lojistik işlerini ele almış ve daha o zaman topyekün savunma ilkeleri ile ilgili bir plan hazırlamıştı.
7-8 Ağustos 1921Savaş Yükümlülüğü adıyla 10 emir yayınlandı.
1-Halk, istenen mallarını devlete verecektir.
2-Halk ve tüccar, elinde bulunan işlenmiş ve yarı işlenmiş malların yüzde 40’ını devlete verecek ve bunların bedeli, verilen senetlerle ileride ödenecektir. (Savaş galibiyetle sonlandı ve bu bedeller tek tek ödendi)
3-Halk elindeki taşıt araçlarıyla, ordunun malzemesini parasız taşıyacak.
4-Ülkeyi terk etmiş olanların mallarından, ordu gereksinmesine yarayacak olanlara el konulacaktır.
5-Halkın elinde bulunan bütün silah ve cephane teslim edilecek.
6-Bazı zanaat sahipleri ve bazı imalathaneler cüzi bir ödeme karşılığında belirli işleri yapmakla görevlendirileceklerdir.
7-Her ev çorap, fanila, işlik örerek, katkıda bulunacak.
8-At, eşek, katır fazlası orduya verilecek.
9-Ordu için gerekli malzemeler mağazalardan alınacak. (Ankaralı İş Adamı Vehbi Koç anılarında alınan malların bedelinin, devletin kendilerine verdiği ‘borç makbuzları’ karşılığında Kurtuluş Savaşı kazanılıp, cumhuriyet kurulunca tek tek ödendiğini belirtir.
Bu kararlarla ordunun silah, mühimmat, elbise, çorap, ayakkabı, yiyecek, içecek, çadır vb. her türlü gereksinimi olağanüstü bir gayret ve halkın liderine duyduğu güvenle tam 1 ay gibi kısa bir sürede tamamlandı.
İşte 2018 yılının çocuklarının, gençlerinin adını duymadıkları, cismini görmedikleri ‘kağnı kolları’ ile bu mühimmatlar cepheye günlerce, aylarca, yıllarca taşındı.
Kağnı kollarındaki Anadolu Kadını, donarak öldü, bebesini samanlara sardı, yorganını, taşıdığı savaş mühimmatlarına örttü, öküzü öldü, kendini koştu arabaya. Doğurdu bebesini çabutlara sardı ama cepheye Mustafa Kemal Paşasına, emanetini yetiştirdi. Kurtuluş Savaşı’nı ‘Yok Sayanlar’ her şeyden önce işte bu gerçeklerle yaşayacak ve TÜRK’ün ateşle imtihanını unutturamayacaksınız!
İsmet İnönü Paşamız’ın anılarında yer alan ve Lozan Konferansı’nda Fransızlarla arasında geçen konuşmayı tarih bilmezlere, bilmezden gelenlere aktarıyorum.
‘Ben Lozan Konferansı sırasında, halkın mallarının yüzde 40’ını aldık ve savaşı böyle büyük bir destekle kazandık deyince, adamların gözleri faltaşı gibi açıldı. Nasıl yaptınız? Nasıl aldınız? diye sordular.
Aldık, başka çaremiz yoktu. Savaşı da böyle kazandık, dedim.
Anılarında İsmet Paşa devam ediyor.
‘Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği Tekalif-i Milliye emirleri ile ordunun bütün gereksinimleri karşılandı. Sakarya gerisinde ordumuz, büyük ordularda bulunan her türlü araç ve gereçle donatıldı. İnsan gereksinmesi de karşılanmış, yiyecek ve donanım bakımından sıkıntıları olmayan bir ordu haline getirilmişti. Bütün bunlar bir aydan az bir zaman içinde gerçekleştirilmişti. Olağanüstü bir durum, olağanüstü bir çaba. Tekalif-i Milliye kararlarının kusursuz uygulanması için güçlü bir menzil örgütlenmesi gerekiyordu.
1921 yılında Manastırlı Miralay Kazım Paşa, Batı Ordusu Menzil Müfettişi olarak Konya’ya geldi.
Bu efsane bakın kimlere, nasıl görevlerle verilmiş, kimlerle bu efsane yaratılmış?
Sizlere bir kaç örnek vereceğim,
Nalcılık işlerinin başına uzun süre Bavyera’da nalbantlık öğrenmiş bir subay getirildi.
Deri işleme işliklerinin başına, eski terimle DabağhanelereI’e Almanya’dan uzmanlar getirtildi.
Kıtaların müzik gereksinimleri unutulmamış, takım takım bandolar yetiştirilerek onlar için müzik aletleri getirtilmiş.
İşlemeyen demiryollarının rayları sökülmüş, top kaması ve yedek parçalar yaptırılmış.
bütün bunlar, adını her yerden sildiğiniz, adını anmamaya yemin ettiğiniz Atatürk’ün emriyle ve Konya halkının gayretleriyle, Konya levazım örgütünün atölyelerinde yapılmıştır.
Başta Miralay Kazım Paşa olmak üzere, en büyük subayından, en küçük çırağına kadar herkesin gayreti ile tamamlanarak, savaşın başarısına büyük katkı sağlanmıştır.
Çok bayıldığınız Osmanlı’nın saltanatlı günlerinde, tamamı dışarıdan getirtilen her şey, daha Kurtuluş Savaşı yıllarında, Mustafa Kemal Paşamız’a yokluklar içindeki Konyamız destek vererek, katkıda bulunmuştur.
ÖNCE SAYGI