
Buna göre birçok kaynakta Hindistan’ın kuzeyinde, Uttar Pradesh eyaletinin başkenti Lucknow’da Rumi Kapısı olarak bilinen, Mevlana’ya atfen inşa edilmiş bir mimari yapıtın yer aldığı ifade edilirken bu kapının Türk Kapısı olarak ta bilindiği bir gerçek. Ancak Mevlana’nın öğretisinin Hindistanda da önemli bir yer tutmasıyla birlikte RUMİ DARWAZA olarak bilinen kapının Mevlana’ya atfen yapılmış olması büyük olasılıktır.
Kaynaklara göre Hindistan’da Mesnevî ile ilgili çalışmalar XIII. yy’da başlamıştır. İbn Arabî’nin fikirleri ve eserleri de burada tasavvuf sahasında faaliyet gösterenler üzerinde etkili olmuştur. Bu durumu yapılan şerhlerde de görmek mümkündür. Hatta Ahmed Avni Konuk’un Hind şerhlerinden yapmış olduğu alıntılar genellikle İbn Arabî’nin düşüncelerinden ibârettir. Yani Hindlilerin Mevlânâ’yı İbn Arabî’nin fikirleri ile yorumlamalarından faydalanılmıştır. Çünkü Mevlânâ’nın Mesnevî’si muhtevası ve tesiri bakımından Türk ve dünya edebiyatında seçkin bir yere sahiptir. Hicri sekizinci yüzyıldan günümüze kadar Mesnevî’ye birçok şerh yazılmıştır. Bu şerhlerin yazımı Anadolu’da başlayıp İran, Hindistan, Avrupa, Suriye ve Mısır’a kadar uzanmıştır. Mesnevî şerhleri sayesinde Mevlânâ’nın düşüncesi birçok insana ulaşmıştır. Mesnevî Farsça yazıldığı için şerhlerin çoğu Farsça yazılmıştır. Hindistan ve Anadolu’da bazı şârihler de şerhlerini Farsça kaleme almıştır.

Dolayısıyla burdan yola çıkarak Uttar Pradesh eyaletinin başkenti Lucknow’da bulunan Rumi Darwaza, şehrin en etkileyici mimari yapılarından biri olarak gösteriliyor. Nevab Asaf ed-Devle tarafından 1784 yılında inşa edilen şehir kapısı, Hint-İslam mimari tarzının özgün bir örneğini yansıtıyor.
Lucknow’un Rumi Darwaza’sı, aynı zamanda, İstanbul’daki Bab-ı Hümayun’dan esinlenilerek yapıldığı için Türk Kapısı (Turkish Gate) adıyla da biliniyor. Öte yandan “Rumi” kelimesi, eski Roma İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’a atfen türemiş olsa da Mevlana’ya atfen olduğu da birçok kaynakta geçmektedir.
Rumi Darwaza, yaklaşık 60 metre yüksekliğindedir ve 1784 yılında inşa edilmiştir. Rumi Darwaza, Kuzey Hindistan’da hüküm süren Müslüman devletlerin mimarilerine benzese de stili oldukça farklıdır. Rumi Darwaza’nın mimarisi, Awadhi bölgesinde popüler olan Nevabi mimarisi ile özdeştir. Kırmızı taş kullanan Babürlerin aksine Lucknow’un Nevab’ı, sert kırmızı taş yerine daha karmaşık ve detaylı tasarımlar için elverişli olan kireç taşı ve tuğla kullanmıştır. Kapıyı süslemek için alçı süsleme (gajkari) kullanılmıştır ve düz duvarlarda derinlik etkisi oluşturmuştur. Mermerden daha ince bir parlaklık vermek için alçı süslemede sedef ve göl yataklarında biriken kabuklar kullanılmıştır.
Rumi Darwaza’nın en üst kısmına bir merdiven aracılığıyla erişilebilmektedir ve güzelce oyulmuş sekizgen bir Chatri (şemsiye) içerir. Kapının dört köşesinde dört minaresi vardır ve her iki taraf da bir kapıdan ziyade neredeyse bir binanın şeklini alır. Rumi Darwaza’nın üzerindeki oyma çiçekler ve detaylı tasarımlar, benzersiz bir el işçiliğini yansıtmaktadır.
Kaynak: Muhammet GÜMÜŞ
Cihanbeyli’ye Murat Kurum Öğretmenevi yapılıyor, inşaatı Büyükşehir devraldı
1
Avrupa’nın en gelişmiş savaş uçağı Konya’ya iniş yaptı
133368 kez okundu
2
Konya’daki o markaya ait peyniri yemeyin! İfşa oldu
128838 kez okundu
3
Konya’da metrelerce kuyruk oluştu
113513 kez okundu
4
Meram Belediyesi’nden Dünya Günü’nde doğaya çifte dokunuş
112062 kez okundu
5
Bakanlık duyurdu! Konya’daki o markalar tağşiş ürün satıyormuş
108935 kez okundu
6
Necmettin Erbakan Üniversitesi’nde Hemşirelik Haftasında çifte bayram
68993 kez okundu
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.