NEÜ Köyceğiz Yerleşkesi Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu’nda düzenlenen programa, NEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hidayet Oğuz, NEÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Şahbaz, NEÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Fatih Mehmet Berk, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Konya Bölge Müdürü Oğuz Tunç, AK Parti Konya 26 ve 27. Dönem Milletvekili Ahmet Sorgun, NEÜ Genel Sekreter Yardımcıları M. Emre Çınar ve Harun Çalışkan ve Millî Türk Talebe Birliği Konya İl Başkanı Hasan Basri Özden ile çok sayıda idareci, akademisyen ve öğrenci katıldı.
Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Prof. Dr. Hidayet Oğuz, “Rektörlük olarak öğrenci topluluklarına büyük önem veriyoruz. Öğrenci topluluklarımızın faaliyetlerini destekliyor, yapılan çalışmaları ilgi ile takip ediyoruz. Bugün de tüm insanlık için çok önemli ve hayati bir konu olan Filistin’i konuşmak için bir araya geldik. Sayın Başkanımız Şeref Malkoç’u konuk etmekten büyük memnuniyet duyuyor, anlatacaklarını merakla bekliyorum. Programın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.
FİLİSTİN DAVASI SADECE BİR TOPRAK MESELESİ DEĞİL, VİCDAN MESELESİDİR
Millî Türk Talebe Birliği Konya İl Başkanı Hasan Basri Özden ise, “Filistin davası sadece bir toprak meselesi değil, vicdan meselesidir. Milli Türk Talebe Birliği olarak bizler de her dönemde hakkın, adaletin ve özgürlüğün sesi olduk. Filistin’de yaşanan acıları kendi acımız, direnişi kendi direnişimiz olarak görüyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki Kudüs özgür olmadıkça, insanlık özgür değildir” diye konuştu.
KONYA’YA GELMEYİ BİR VAZİFE OLARAK GÖRDÜK
Konferansta konuşan Eski Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, gençlerle bir araya gelmekten duyduğu memnuniyeti aktararak, “Programın Necmettin Erbakan Üniversitende düzenleneceğini öğrenince tüm programlarımızı erteleyip Konya’ya gelmeyi bir vazife olarak gördük. İyi ki böyle yapmışız. Gençlerimizden aldığımız enerji ile çalışmalarımızı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
OLAĞANÜSTÜ ZEKÂYA, BİTMEYEN ENERJİYE SAHİP BÜYÜK BİR DEVLET ADAMIYDI
Necmettin Erbakan’ın kendisi gibi ismini taşıdığı üniversitenin de her alanda farkını ortaya koyduğunu söyleyen Malkoç, “Konya’da Necmettin Erbakan adıyla bir üniversitenin bulunması iftihar meselesi. Necmettin Erbakan’ın hayatını mutlaka bu üniversitede öğrenim gören gençlerimizin okuması ve araştırması gerekmektedir. Necmettin Erbakan, Cumhuriyet tarihinin en büyük ve en önemli bilim insanlarından biridir. İstanbul Teknik Üniversitesinden mezun olalı 70 yıl geçmesine rağmen halen Necmettin Erbakan’ın not ortalamasını yakalayan bir öğrenci daha gelmedi. Olağanüstü zekâya, bitmeyen bir enerjiye sahip büyük bir devlet adamıydı. Bugün Türkiye’de sanayi adına ufukta ne varsa hepsinde Necmettin Erbakan’ın imzası vardır. TUSAŞ, ASELSAN ve ROKETSAN gibi şirketlerin onlarcasının kuruluşunu kendi Başbakan Yardımcılığı döneminde gerçekleştirmiştir” dedi.
FİLİSTİNLİLER DÜNYA KURULDUĞUNDAN BU YANA BUGÜNKÜ ANA VATANLARINDA VAR OLDULAR
Necmettin Erbakan’ın ömrünün son 10 yılını Siyonizm’in insanlığın başına nasıl bir bela olduğunu anlatarak geçirdiğini ifade eden Malkoç, “Bugün Filistin ve Gazze olaylarını görünce rahmetli Necmettin Erbakan’ın ne kadar haklı olduğunu görüyoruz. Filistinliler dünya kurulduğundan bu yana bugünkü ana vatanlarında var oldular. Bilinen yazılı ve sözlü tarihte de Filistinlilerin hep orada oldukları kaydedilmiştir. Yahudiler ise zaman zaman bu topraklara gelmiş, huzursuzluk çıkarmış, bozgunculuk yapmış ve tarihte de defalarca bu nedenlerden dolayı sürülmüşlerdir. Türklerin, Filistin coğrafyasıyla bağı bin yıldır sürmektedir. Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Filistin bölgesini fethiyle birlikte tam 400 yıl boyunca atalarımız bu coğrafyayı yönetti. 400 yıl boyunca Yahudi’si, Hristiyan’ı ve Müslüman’ı huzur ve barış içerisinde yaşadı. Roma dönemi başta olmak üzere Avrupa’daki tüm krallıklar Yahudileri ezdiler, yok etmeye ve dinlerini değiştirmeye çalıştılar. Hiçbir Yahudi’nin toprak alma hakkı yoktu. Devlet yönetiminde yer alamıyorlardı. Bu nedenle Yahudiler ticarete, bilim, sanat ve kültüre ağırlık verdiler. Avrupa’daki devletlere borç vermeye, devlet içerisinde söz sahibi olmaya başladılar. Bunun neticesinde 19’uncu yüzyılda bugün İsrail’in devlet anlayışını oluşturan Siyonizm ortaya çıktı” diye konuştu.
EVANJELİZM’DE, YAHUDİLİĞE HİZMET BİR İBADETE DÖNÜŞMÜŞTÜR
İsrail’in kuruluş sürecini ve sonrasını anlatan Malkoç, “1897 yılında İsviçre’nin Basel şehrinde ilk Siyonist Kongre toplandı. Bu kongrede 3 karar alındı. Bunlar, İsrail Devleti’nin kurulması için Osmanlı Devleti’nin yıkılması gerektiği, Osmanlı Devleti yıkıldıktan sonra ilk 50 yılda bir Yahudi devleti kurulması, ikinci 50 yılda ise tüm İslam dünyasının dağıtılması. Vatan olarak “Vadedilmiş Topraklar” safsatasını ortaya attılar. Bu toprakların içerisinde Filistin, Mısır, Lübnan, Suriye, Ürdün, Irak, İran, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin 22 ili var. Yahudiler nüfusları az olduğu için bunu başaramayacaklarını biliyorlar. Bu nedenle 17-18’inci yüzyıllarda Avrupa’da Hristiyanlığı bozarak yeni mezhepler ortaya çıkardılar ve Evanjelizm ile birlikte kendilerine en büyük destekçileri elde ettiler. Amerika Birleşik Devletleri’nde Evanjelizm mezhebi en yaygın mezheptir ve bu işin temelinde de Yahudiler vardır. Evanjelizm’de, Yahudiliğe hizmet bir ibadete dönüşmüştür” şeklinde konuştu.
İSRAİL’İN KURULUŞ FELSEFESİ TERÖRİZM ÜZERİNEDİR
İsrail’in kurulduğu günden bu yana kan dökmeye ve can almaya devam ettiğini aktaran Malkoç şu şekilde konuştu: “İsrail kurulduktan sonra ilk önce kendi komşusu olan Filistinlileri katletti. Daha sonrasında çevresindeki ülkelerle savaşmaya başladı. 1967’deki savaşta topraklarını 3 kat büyüttü. 500 bin ile bir milyon arası Filistinliyi sürgün etti. İsrail’in kuruluş felsefesi terörizm üzerinedir. Şu an bir ateşkes söz konusu olsa da İsrail’in barış yapması, sınırlarına bağlı kalması mümkün değildir. Çünkü ruhlarında terörizm var. İnsanları ikiye ayırırlar. Yahudiler ve Yahudilere hizmet edecek olan köleler. Şu an sadece Filistinlilere güçlere yetse de tüm dünyayı kendilerine hizmet edecek köleler olarak görüyorlar. Bugün Gazze’deki mücadelenin ne kadar önemli olduğunu herkes idrak etti. Gazze’de o insanlar sadece kendi vatanlarını, topraklarını ve namuslarını savunmuyorlar. Bütün insanlığın hukukunu koruyorlar. Eğer Gazze direnişi biterse Lübnan’ı, Suriye’yi, Ürdün’ü ve Türkiye’yi işgal etmeye çalışacaklar. Biz inanıyoruz ki İsrail’in arkasında her kim olursa olsun eninde, sonunda hakkaniyet ve insanlık onuru galip gelecektir. Bunu tüm dünyada her alanda görüyoruz.”
Kaynak: HABER MERKEZİ
İzi İnvest, faizsiz 60 ay vade ile ev sahibi yapıyor !
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.