Ev genci sayısı her geçen gün büyüyor

Türk, “Ev gençleri sosyal, akademik ya da mesleki sorumluluklardan uzak bir yaşam tarzı benimseyerek aylar, hatta yıllar boyunca aileleriyle birlikte yaşıyor. Japonya’da ‘hikikomori’ olarak adlandırılan bu olgu, Türkiye de dahil olmak üzere birçok ülkede benzer biçimlerde karşımıza çıkıyor,” dedi. Ev genci kavramının çalışmayan, eğitimine devam etmeyen, çoğunlukla ailesiyle yaşayan ve uzun süre evden çıkmayan gençleri tanımladığını belirten Türk, “Bu bireyler dış dünyayla temasını minimum seviyeye indirerek, sosyal medyada veya dijital oyunlar aracılığıyla bir tür “sanal sosyal kimlik” geliştirir. Ev genci olmak çoğu zaman bir tercih değil, çeşitli psikolojik ve çevresel nedenlerin sonucu ortaya çıkar.” İfadelerini kullandı. Uzman Klinik Psikoog Türk ev gençlerinde birçok psikolojik sıkıntıların görüldüğünün altını çizerek, “ Ev gençlerinde sosyal fobi, yaygın anksiyete bozukluğu ve panik bozukluk gibi kaygı bozukluklarının yanı sıra umutsuzluk, enerji kaybı ve hayattan zevk alamama gibi depresyon belirtileri sıklıkla karşılaştığımız durumlar arasında” şeklinde konuştu.

“TEMBELLİK DEĞİL SANCILI BİR SÜREÇ”
Türk, ev genci olmanın “tembellik” ya da “isteksizlik” olarak görülmemesi gerektiğini belirterek, “Bu durum genellikle derin psikolojik acıların, içsel çatışmaların ve sosyal kırılmaların bir sonucudur. Bu bireylere empatiyle ve yargılamadan yaklaşmak, onları anlamanın ve iyileşme sürecini başlatmanın ilk adımıdır,” dedi. Türk, ev genci durumunun toplumsal etkilerine de değinerek, “Ev genci davranışını yalnızca bireysel düzeyde değil, toplumsal ve ailesel bağlamda da ele almak gerekir .Bu noktada aşırı koruyucu veya müdahaleci ebeveynlik, bireyin bağımsızlık geliştirmesini engelleyebilir. Toplumsal başarı tanımları ise eğitime ve kariyere indirgenmiş başarı anlayışı, beklentileri karşılayamayan gençlerde değersizlik hissi yaratabilir. En önemlisi Yüksek işsizlik oranları, gençlerin üretken bir role geçmesini zorlaştırarak evde kalma davranışını besleyebilir” ifadelerini kullandı. Sürecin bağımlılığa da yol açtığını dile getiren Türk, “Ergenlik ve genç erişkinlik dönemlerinde gelişemeyen benlik algısı, bireyin dış dünyada yer edinmesini zorlaştırıyor. İnternet, dijital oyunlar ve sosyal medya, bireyin evde kalma davranışını sürdüren bağımlılıklar başlıca faktörler arasında” dedi. Türk, psikoterapi sürecinde güven ve empati temelli yaklaşım ile hareket edilmesi gerektiğinin altını çizerek, “Ev genci bireylerle psikoterapi sürecinde güvene dayalı bir ilişki kurmanın öncelikli adım olduğunu vurguladı. Türk, zorla terapiye getirilen bireylerde dirençle karşılaşılabileceğine dikkat çekti.