Değerli İnsanlar Hep Kasımda Ölür; Adnan Ağırbaşlı da Gitti

  ■ Nasıl istersen öyle yaşa, fakat bil ki, bir gün mutlaka öleceksin.
Kimi seversen sev ama unutma ki, bir gün ondan ayrılacaksın.
Dilediğin gibi davran, lâkin şu da her zaman hatırında olsun ki, her yaptığının karşılığını mutlaka göreceksin. (Hadis)

***

Konya bir güzel insanını daha kaybetti, Kasım ayı yapacağını yaptı yine:

Adnan Ağırbaşlı da yaşama veda etti…

O,  siyaset dünyamızın kirlenmemiş, etik değerlere bağlı saygın ve sevecen yüzüydü¸ Selçuk üniversitesinin kuruluşluna ilişkin resmi yazıyı Milli Eğitim Bakanından almak için Anakara’ya giden 10 kişilik Konya heyeti için de ikimiz de vardık. Ben Ağırbaşlı’nın arabasındaydım. ufak bir kaza geçirmiştik.

Ancak ne var ki Üniversitemizin kuruluşuna sağladığımız katkı üzüntüyü alıp götürmüş, müjdeyi ve sevinci getirmişti.

Kurucu Rektör Prof. Dr. Ali Rıza Çetik’i Fen Fakültesindeki odasında uzun uğraşlardan sonra ikna ederek Konya’ya getiren üç- beş kişi içinde merhum Ağırbaşlı ile ben de vardım. Vefa diye bir kavram varsa, merhum Ağırbaşlı’nın hizmeteleri unutulmayacak, hep saygı ile alınacak. Üstüne üstlük Ağırbaşlı  Selçuk Üniversitesinde dersler de vermişti.

İster görev başındaki Rektör ya da seçilecek yeni Rektör, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesinin bir sınıfına adını vermelidir. Bu davranış bir ahde vefa örneği oluşturacak, gelecek kuşaklar kıssadan hisse alınması bağlamında bir ders niteliği taşıyacaktır.

■ Ölmüşlerini unutma ki yarın öldüğün zaman senide unutmasınlar. (Hz.Ali)

…

Merhum Adnan Ağırbaşlı 9 Kasım 1937’de

İsmet Paşa İlkokulu’nun arkasında Sırçalı Mescid mahallesinde doğdu. Yöremizin köklü ve saygın ailelerinden Sarıhafızlar diye anılan Kapı Camii İmam ve Hatibi Vehbi Hoca’nın oğludur. İlkokulu Mahmut Şevket Paşa, Ortaokulu Karma Ortaokulunda Liseyi

Gazi Lisesinde okudu. Yüksek Öğrenimi ODTÜ’de yaptı;

“ODTÜ sınavını 1956 yılında Türkiye dördüncüsü olarak kazanmıştım. ODTÜ Mimarlık fakültesinden 1961 yılında mezun olduktan sonra Türkiye’nin birçok yerinde proje ve inşaatlar yaptım. ODTÜ’de Talebe Birliği Başkanı oldum. Ekrem Alican’ın  Yeni Türkiye Partisi’nin Gençlik Kolları Başkanı olmam istendi. Kabul etmedim. ODTÜ’de staj yapıyordum. 1971 yılında Konya’ya döndüm;

13 Ağustos 1964’te Mehmet Ali Apalı’nın kızı Olcay Apalı ile evlendik. Vehbi ekonomi ve Mehmet, Tıp eğitimi aldı. Prof. Dr. Kalp uzmanı, Marmara üniversitesinde çalışıyor. “

—

Adnan Ağırbaşlı eğitim ve iş yaşamındaki başarılarını siyasete de yansıttı. Temiz ve düz siyasetin başarılı örneklerini verdi. Adalet ve Doğru Yol Partisi İl Başkanlıkları sırasında ayak oyunlarına hiç girmedi, eğitiminin hakkını verecek, demokratik kuralları aşmayan güven ve özgüvene dayalı bir tutum sergiledi.

Siyasetin ayağa düştü dönemlerde,  bu denli  yaklaşımda bulunmak demokrasimiz açısından başarıydı. Ocak- bucak başkanlarının baskısını kırmak bile Sözün burasında M. Gandhi’ye dönüyor, onun gerçeklerini dinliyorum; “Bizi yok edecekler; İlkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence;  Çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar;  Ahlâktan yoksun bir iş dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim;

Her sabah kalktığım zaman kendi kendime ş söz veririm: Dünya’da vicdanımdan başka kimseden korkmayacak, kimsenin haksızlığına boyun eğmeyeceğim. Adaletsizliği adaletle yıkacağım ve mukavemet etmekte ısrar ederse onu, bütün mevcudiyetimle karşılayacağım.

Sevgi her zaman ızdırap çeker, Hiçbir zaman ne gücenir ne de intikam almaya çalışır. Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın yasasıdır.

Sevginin olduğu yerde hayat vardır.

Sıkılmış yumruklarla el sıkışamazsınız..”

—

İyi insanlar hep Kasımda ölüyor ve maalesef toplumdaki kan kaybı da devam ediyor.

Yalansız – dolansız bir dünya, kirlenmemiş tertemiz bir siyaset anlayışı, demokrasinin boy vereceği bir umut..

Bu acı kayıptan dolayı Ağırbaşlı ailesinin acısı paylaşıyoruz. Adnan Kardeşimizin mekânı cennet olsun, kabri nurlarla dolsun.

Onun gibi temiz, deneyimli, donanımlı kişiler kolayına yetişmiyor. Sözün özü şudur;

Onu çok arayacağız!

■ Hiç Ömür yeter mi bir sen daha bulmaya

Ne dil yeter seni anlatmaya, ne göz kıyar sana. (Mevlana)

■ Daima ara, bugün altın ararken bakır bulursun, yarın bakır ararken altın.
(Cenap Şahabettin)