AİLE KURUMU ÇATIRDIYOR MU?

Devletleri milletler ayakta tutuyor. Milletlerin de en önemli kurumu aileler. Selçuklu ve Osmanlı'dan sonra günümüze kadar gelen güçlü aile yapısı ile yüz yıllar boyunca hep bağımsız yaşamış, kimsenin boyunduruğuna girmemiş bir milletiz.
Güçlü aile yapısı sayesinde 15 Temmuz kanlı darbe girişimine direndik, aman vermedik ve kazandık. Hamile eşini Konya'da bırakıp Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısına uyarak Ankara'ya giden ve gazi olan aile bireylerimiz var. İstanbul'da önce vatan ve bağımsızlık diyerek şehadeti umarak 15 Temmuz Köprüsü'ne koşan şehit ve gazi olan aile bireylerimiz var.
Topla, tüfekle, savaşla, darbe ile bu milletle baş edemeyenler, yeni bir taktik deniyor. Allah esirgesin, tutacağa da benziyor. Hani Müslüman ve Türk düşmanlarının, Siyonistlerin ifade ettiği gibi, “Bir ülkeyi savaşla yenemiyorsanız ailelerine girin ve aile düzenini bozun.”
Şimdi ne demek istediğini daha iyi anlıyoruz. Kendi aile yapımıza, giyim kuşamımıza, mutfağımıza uymayan ne kadar eylem ve davranış varsa, her gün evimizin ekranlarında. Dışarıdan gören de, Cumhuriyet insanının böyle giyindiğini, böyle yediğini ve aklının böyle olduğunu sanır. Gerçekte ve sokakta “Eşime yan baktın” tavırlarıyla cinayetler işlenirken ekranlarda kimin kiminle gönül ilişkisine girdiği belli değil. İnanın Brezilya dizilerini de geride bırakacak gayriahlaki, aile düzenlerini gözlemliyoruz.
Son zamanlarda biraz da ekonomik verilerden dolayı boşanmalar artmış vaziyette. 2022 yılı içerisinde boşanmalara baktığımızda 2021 yılına göre boşanma oranları yüzde 2,9 artışla ülke genelinde 180 bin 954 kişi boşanmış durumda. Tabi bu resmi veriler ve mahkeme kararı ile boşananlar. Muhtemelen bir bu kadar da mahkeme aşamasında olup davası neticelenmeyenler ve bir de dava açmayıp ayrı yaşayanlar var.
Allah Resulünün evlenmeyi teşvik ettiği dinimizde, maalesef evlenme oranları azalıyor, evlenme yaşı da yükseliyor. 2022 yılı verilerine göre erkeklerde evlenme yaşı ortalaması 28,2'ye çıkarken kadınlarda 25, 6 yaş olmuş. Çok eskilere gidecek olursak, evlenme yaş ortalaması erkeklerde 20, kadınlarda 18 civarında idi. Bir de çalışan gençliği başkasının işinde çalışan gençliği ele alırsak, evlenme yaşı ortalaması 30 yaşı aşmış durumda.
Pek bir kalemimiz varmıyor ancak veriler bu, boşanmalardaki artışlar her yıl bir önceki yıla göre rekor kırıyor. Rakamlar insanın moralini bozuyor ancak şehrimizde Karatay ilçesi gibi mutaassıp bir bölgede dahi, evlenen çiftlerin yüzde 34'i boşanmak için adli mercilere başvuru yapıyor. Bu başvurulardan yüzde 18,2 civarında resmi boşanma meydana geliyor. Sıkı duralım, bu yüzde 18,2'lik boşanma oranı da her yıl yüzde 10 civarında artıyor. Yani yüzde 1,82 de artış geliyor.
Savunduğumuz için değil ancak eskiden görücü usulü ile evlenmelerde böyle boşanmalar yoktu. Şimdilerde gençler flört yaşıyorlar. Güya birbirlerini daya iyi tanıyorlar. Bir iki ay gezdikten sonra evlenip şiddetli geçimsizlikten bir haftada ayrılıyorlar.
Aile yapısı değişti. Eskiden Osmanlı kayınvalideler vardı. Her zaman gelinini tutan kayınvalideler. Benim 85 yaşındaki annem, hala eşimle omuz omuza. Haklı haksız, doğru yanlış önemli değil ki, hep gelin haklı. Bir esprisi var da ben mi anlayamadım?
Şimdiki neslin ilk isteği ayrı ev. Evliliğin cicim ayları bittikten sonra kavga, huzursuzluk ve ayrılık. “Bu benim kaderim” devri bitti. “ O çalışıyorsa ben de çalışıyorum.” devrine geçiş yaptık.
En tehlikelisi de, evliliğin daha uzun olup çoluk çocuğa karışılması durumunda problem başlıyor. Ayrılık sonrası gelgit yaşayan çocuklar, belki de ailenin yüzlendirmesi ve kontrol eksikliğinden her türlü nahoş durumlarla karşılaşabiliyor. Kontrol olmayınca uyuşturucu, içki, kumar... İslam'ın men ettiği bütün hal ve hareketleri çocuklar yaşıyor, yaşatıyor. Topluma da problemli bireyler olarak giriyorlar.
Halbuki sabilerin suçu günahı yok ki. Toplumun kuralı, bazen anne babaların hatalarını çocuklar çeker. Bazen de çocuklar büyüdüğünde onların hatalarını da ebeveynler çeker.
Aslolan aile. Toplumun mihenk taşı aile. Tek koruyacağımız, en öncelikli kutsalımız, aile.