“Ahilik Anlayışını Yeniden Canlandırmak Durumundayız”
Prof. Dr. Ömer Akdağ, ahiliğin günümüzdeki karşılığının sanayileşme ile birlikte zayıfladığına dikkat çekerek, bu kültürel mirası yeniden canlandırmanın bir sorumluluk olduğunu belirtti. Akdağ, ahiliğin sosyoekonomik ve sosyokültürel yapısının birbirinden ayrılamayacağını vurguladı:
“Günümüzde ahiliğin bir karşılığı kalmadığı bir gerçek olmakla birlikte, biz bu gerçeği müdafaa etmek ve ‘karşılığı yok’ meselesini çözmek durumundayız. Bu bizim memleketimiz, bizim kültürümüz, bizim insanımız. Çok değiştik, hatta başkalaştık. Örneğin, bir zamanlar ‘meslek sahibi’ anlamında bir meziyet olan ‘herif’ kelimesinin bugün hakaret kabul edilmesi, bu başkalaşmanın ne kadar derin olduğunu göstermesi açısından düşündürücüdür.”
Ahiliğin İktisadi Prensipleri: İhtiyaç ve Hizmet Odaklılık
Akdağ, Ahi ahlakında para kazanmanın bir amaç değil, hizmetin bir sonucu olduğunu belirtti. Modern ekonominin “sınırsız ihtiyaçlar” tanımına karşılık ahiliğin “sınırsız ihtiraslar” tespitini yaptığını ifade etti: “Ahilikte para kazanmak asla birincil hedef değildir. Elbette para reddedilmiyor, emeğimizin karşılığı helal kazançla hayatımızı idame ettireceğiz. Ancak ahilikte temel maksat, muhatabımızın, müşterimizin ihtiyacını karşılamaktır. Ahilik, reklamın propaganda kısmına, yani bir ürünü olduğundan fazla göstermeye itiraz eder. Çünkü beslendiğimiz kaynak olan İslam medeniyeti tebliğ yapar, propaganda yapmaz. Modern iktisadın aksine ahilik, sınırsız olanın ihtiyaç değil, ihtiras olduğunu söyler. Bu tespitle yola çıkıldığında ekonomik buhranlara çözüm bulunabilir.”
Ahi Yemini: Kalite, Dürüstlük ve Vefa
Konuşmasında Ahi yemininin temel ahlaki değerleri içerdiğini vurgulayan Prof. Dr. Akdağ, bu yeminin günümüzdeki sosyal sorunlara çözüm sunabileceğini dile getirdi: “Ahi yemini, ‘Çalışmayı ibadet sayan bir anlayışla, Hakk’ın rızasını gözeterek halka hizmet edeceğime… Ölçü ve tartıda doğruluktan ayrılmayacağıma… Müşteri veli nimettir anlayışıyla onlara güler yüzlü davranacağıma, kaliteli mal üretip hileli ve çürük mal satmayacağıma… Son nefesime kadar yalan söylemeyeceğime… Mesleğimi bana altın bilezik olarak kazandıran ustama hayatım boyunca hürmette kusur etmeyeceğime yemin ederim’ der. Bu yemindeki ilkeleri hayatımıza geçirebilsek, günümüzdeki sosyal problemlerin önemli bir kısmını çözebiliriz.”
Selçuklu’dan Osmanlı’ya Ahilik: Anadolu’nun En Büyük Şansı
Doç. Dr. Mustafa Akkuş, ahiliğin 13. yüzyılda Anadolu için bir şans olduğunu ve Moğol istilası gibi zorlu dönemlerde toplumu ayakta tutan en önemli dinamik olduğunu belirtti: “Ahiliği, İslam ahlakı ve terbiye sistemi ile yoğrulmuş, bir teşkilat bünyesinde şekillendirilmiş muhteşem bir toplumsal refleks olarak görüyorum. Özellikle Moğol istilası sürecinde Anadolu’nun en büyük şansı ahilikti. Böylesine ağır bir istiladan halkı en az zararla çıkarıp, ardından büyük bir cihan devleti kurmak kolay bir iş değildir ve bu, ahiliğin sağladığı büyük bir birikimle mümkün olmuştur.”
Toplumsal Düzenin Koruyucusu: Ahiler
Akkuş, ahilerin sadece bir esnaf teşkilatı olmadığını, aynı zamanda bir eğitim ve sosyal güvenlik kurumu olarak da işlev gördüğünü ifade etti. Devlet otoritesinin zayıfladığı anlarda ahilerin idari ve askeri roller üstlendiğini söyledi: “Ahiler, bir kişiyi çocukken, yamakken alıp ahi babalar vasıtasıyla hem mesleki hem de ahlaki olarak mükemmel bir şekilde eğitiyorlardı. Kazançlarını toplumun faydası için harcıyorlardı. Devlet nizamının bozulduğu dönemlerde, Ahi Ahmet Şah’ın Konya’da yaptığı gibi, kendi emniyet ve güvenliklerini sağlayarak asayişi temin etmişler; Ankara, Sivas ve Denizli gibi şehirlerde devletin boşluğunu doldurmuşlardır.”
Ahilikten Loncaya Geçiş ve Yapısal Değişim
Doç. Dr. Akkuş, Osmanlı Devleti’nin merkezileşme sürecinde ahiliğin yapısının değişime uğradığını ve lonca sistemine evrildiğini belirtti: “Osmanlı’nın kuruluşunda ahiler her alanda devleti destekledi. Ancak Fatih Sultan Mehmet ile birlikte devlet güçlenince, ahiliğin siyasi ve askeri gücüne ihtiyaç kalmadı ve bir dönüşüm yaşandı. Ahilik loncaya dönüştü. Daha sonraki dönemlerde gayrimüslimlerin de teşkilata alınması ve Gedik sistemine geçilmesiyle ahiliğin temel ilkelerinden uzaklaşıldı ve yapı bozuldu.”
Konya’da Ahiliğin Köklü Geçmişi
Konuşmasında Konya’nın ahilik tarihindeki merkezî rolüne de değinen Akkuş, Ahi Evren gibi kurucu isimlerin faaliyetlerine dikkat çekti: “Ahilik, 13. yüzyılda Konya’da teşekkül etmiştir. Evhadüdin Kirmani ve Ahi Evren, Sultan Alaaddin Keykubat döneminde teşkilatlanmayı burada gerçekleştirmişlerdir. Ahilerin Moğollara karşı duruşu ise sadece dini değil; üreten bir camianın, yağmacı bir toplum zihniyetine karşı siyasi, iktisadi ve sosyal sebeplerle gösterdiği doğal bir reflekstir.”
Program, konuşmacılara TYB Konya Şube Başkanı Ahmet Köseoğlu, Prof. Dr. Ahmet Çaycı, Prof. Dr. Ahmet Akman, Prof. Dr. Nuri Şimşekler ve Prof. Dr. Ahmet Tarhan tarafından katılım beratı ile TYB Konya Şube yayınların takdim edilmesiyle ve toplu hatıra fotoğrafı çekimiyle nihayete erdi.
Kaynak: HABER MERKEZİ
Selçuk Üniversitesi’nden Filistin temalı sergi
İsrail 77 ülkeyi ifşa etti. Türkiye’ye özel vurgu dikkat çekti
Konya’nın bu mahallelerinde elektrik olmayacak! 7 Ekim Salı günü
Başkan Altay Akşehir Basını ile buluştu
Başkan Köksal, Başkan Altay’ı ağırladı
2025 YKS Ek Yerleştirme Sonuçları açıklandı
Konya’da bugün kimler vefat etti? 6 Ekim Pazartesi günü
Akşehir’de 24 saatlik maratonun kazananları belli oldu!
Canlarını hiçe Sayan kahramanları ziyaret ettik
Kayserispor’dan flaş transfer yasağı açıklaması
Konyaspor, ‘bilet bloke’ cezasının iptalini istiyor
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.