Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Yayı germek!

Yayı germek!-Erol Sunat-Yeni Meram Gazetesi

Yayı ne kadar gerersen, ok o kadar uzağa düşer derler. Derlerde, yayı kim gerecek, oku kim fırlatacak?

Tam da havalar soğumaya, yüksek yerlere kar,  kıyı bölgelerimizden itibaren gök gürültülü sağanak yağmurlar yağmaya başlamışken, hava sıcaklığı paldır-küldür 8-10 derece birden düşmüşken, kalkacaksınız yayı arayacaksınız,  bulacaksınız, elinize alacaksınız, bu yayın oku neredeydi diye soracaksınız, sonra o oklardan birini yaya yerleştirmeye niyetleneceksiniz!

Bu mevsimde, bu havada olacak iş mi?

Ne vardı tamda kar-kış, soğuk-ayaz yaklaşmışken, geldim- geliyorum demişken yayı eline alacak?

Yayı germek demek iş demek, güç demek, geleni-gideni dinlemek demek, halkın arasında olmak-bulunmak demek, dertleri sıkıntıları çözmek demek!

Yay edebiyatı varken, yayı germeye gerek var mı?

Hem lafın sermayesi yok, hem de tadından yenmeyecek bir mevzu!

Yayı germeye karar verdim!

Yay nasıl gerilir en iyi biz biliriz!

Niyeti yayı germek olmayanlarla bizi bir tutmayın!

Haydi yay germeye gidiyoruz, yayı seven bizimle gelsin!

Diye konuşanları pek severiz.

Bunları söyleyenlerin hiç birinin yayı eline aldığı görülmese de, yine de onlardan vazgeçenimiz olmaz!

Yayı gerçekten gerenlere gelince, onları sevdiğini söyleyen, lafın gelişi aramadığınız kadar çok olsa da, yayı gerenlerden hazzetmeyiz, bir arada olmayı ve aynı karelerde görünmeyi sevmeyiz, çünkü, onlarla işimiz olmaz!

Göstermelik olarak, bir iki kişi maşallah der. Analar ne babayiğitler doğuruyormuş der.

Sonrada başlar ardından atmaya-tutmaya!

Yayı gerdi de ne oldu der, attığı ok hedefini bulsa tesadüfen vurdu, acemi şansı der, vuramasa ben dedim arkadaş, işi-gücü hava, göreceksiniz yine karavana attı diye bir çuval laf söyler.

İyi de, yayı germek mi, yay edebiyatı yapmak mı marifettir?

Marifet olmasaydı, marifet iltifata tabidir diyenler olur muydu?

Yayı gerene mi iltifat ederler, gereceğim diye atıp-tutana mı, yoksa oku hedefe nişanlayıp atana mı?

Aman canım bu soru yemin olsun KPSS sorusu gibi diyebilirsiniz!

Kimine göre yay gösterişe de pek uygundur. Aldım sazı elime der gibi, aldım yayı elime türküsü çağırarak yay elde, sadak yani okların bulunduğu torba sırtta dolaşın bakalım ne diyecekler?

Geremeyeceğin yayı, niye eline aldın derler mi?

Hemen korkmayın yok öyle bir şey!

Ne mi derler faslı, olumlu bir fasıldır!

Bak gördün mü, aldı yayı eline!

Valla billa yayı gerecek,!

Çaaat! diye bir ses duydunuz mu, bilin ki yay iki parça!

Ya da gererken-gererken kopuvermiş yayın kirişi!

Maazallah birde ok olaydı o yayda, kim bilir nerelere giderdi!

Tevatür dediğinizde böyle bir şey işte!

Meydan geniş olunca, atıyorsunuz, millet bakıp bakıp maşallah diye övgüler yağdırıyor!

Yay, mecazen bir imtihandır, imtihan olmasına da, bizlerin mecazla, imtihanla, işi olmaz!

Laf yayına, yine lafla yerleşen ok, hedefi görür mü, hedefi vurur mu, dağlara, taşlara mı düşer, bir ağacın gövdesine mi saplanır, biz ona bakarız!

Yayı geren, yeter ki lafa sığınıp atsın, fırlatsın oku! Laf okunu Kaf dağının ardına bile düşürürüz icabında!

İşin aslı astarı laf olunca, ne hedefler vurulur, ne hedefler!

Yay Destanı yazanlar, yayı almaya davrananın, yayı eline almasına kadar geçen zamanı koca bir sayfa yazmazlarsa destan yazılmış olmaz! İki satır yazıyı kimse eline alıp okumaz!

Yayı elinize aldınız mı, sadağınızdan bir ok çıkarıp, yaya yerleştireceksiniz demektir.

Sadakla eliniz arasında bir kilometre varsa, eliniz oka yetişmiyorsa, yayı durmayın gerin!

Yay gerilmekle, şu kadar gerildim, bu kadar gerildim demekle yalnızca gerilmiş olur, ok atılacak diye bekleyenlerin gerilmesi de çabası!

Köroğlu, “Ok atılır kalasından / Hak saklasın belasından / Köroğlu’nun narasından / Meydan gümbür, gümbürlenir” demiş ya…

Köroğlu, yayına yerleştirdiği oku en uzağa atanlardan ve hedefi tam kalbinden vuranlardan!

Yay edebiyatı keşke dertlere derman olabilseydi. Yayı germek bile, en azından işe başlamak, bir işin ucundan tutmak olarak algılanabilirdi!

Yayı iyice gerip, oku, şehrin ilerleyişi ve gelişmesi için en uzak mesafelere atacaklara ve bu işe vesile olacaklara o kadar çok ihtiyacı var ki bu şehrin!

Ne diyelim, nasıl söyleyelim, nasıl anlatalım bilemiyoruz!

 

 

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Kahraman Türk Kadınları (2)

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0