Konya AÇIK 33°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
TORKU BİSKÜVİ

Psikolojik yıkımı nesiller boyu sürüyor

Tüm dünya gözünü İsrail- İran Savaşına çevirmişken, savaşlar yalnızca fiziki yıkım ve can kaybıyla sınırlı olmayan, bireysel ve kolektif ruh sağlığını derinden etkileyerek travmalara neden oluyor.

Tüm dünyanın gözünü çevirdiği İsrail-İran arasındaki çatışmalar tüm hızıyla devam ederken savaşların psikolojilerimize etkilerini Uzman Klinik Psikolog Şevval Tuncer Türk ile ele aldık. Türk, savaşları klinik psikoloji açısından değerlendirilmesi gerektiğini işaret ederek, “Savaşlar Klinik Psikoloji açısından değerlendirildiğinde, savaş deneyimleri hem doğrudan hem de dolaylı yollarla toplumların ruhsal yapısını dönüştürür; kuşaklar arası aktarıma uğrayabilen kalıcı izler bırakır.” şeklinde konuştu. Türk, savaşların bireyler üzerinde travma ve travma sonrası stres bozukluğu olarak bilinen TSSB’ye yol açtığını dile getirerek, “Savaş ortamında yaşayan bireylerde en sık gözlenen klinik tablo, Travma Sonrası Stres Bozukluğudur. Sürekli tehdit altında yaşamak, ölümle yüzleşmek, sevdiklerini kaybetmek ya da şiddete maruz kalmak, bireyde yoğun korku, çaresizlik ve dehşet duygularına yol açar. Bu süreçte kişi savaşın yeniden başladığını düşündüren seslerden irkilir, kâbuslar görür, tetikte olur ve sosyal ilişkilerden geri çekilir. Travmanın bireysel değil, kitlesel olarak yaşanması, TSSB’nin toplumsal düzeyde yaygınlaşmasına yol açar.” açıklamasında bulundu. Savaşların toplumları ortak bir yas sürecine soktuğuna dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Türk, “Birlikte kaybedilen hayatlar, yıkılan şehirler ve parçalanan aile yapıları, toplumsal düzeyde bir yasın yaşanmasına neden olur. Ancak savaşın doğası gereği, bu yas genellikle sağlıklı bir şekilde tamamlanamaz. Devam eden tehditler ve belirsizlik, yasın donmasına veya bastırılmasına neden olabilir. Bu da toplumda kronik bir kaygı hali ve güvensizlik kültürü oluşturur.” şeklinde konuştu. Türk, savaş ortamında büyüyen çocukların, en savunmasız gruplardan biri olduğunu vurgulayarak, “Sürekli alarm halinde büyüyen çocuklar, güvenli bağlanma kurmakta zorlanır, oyun oynayamaz, geleceğe dair umut geliştiremezler. Klinik gözlemler, bu çocukların ileri yaşlarında daha fazla kaygı bozukluğu, depresyon, davranışsal problemler ve öğrenme güçlükleri yaşadığını göstermektedir. Travma, onların sinir sistemi gelişimini doğrudan etkiler.” uyarısında bulundu. Türk, savaşların sadece görünen yüzünden ibaret olmadığını bireylerin kimliklerini ve güven duygusunu ortadan kaldıran bir eylem olduğuna dikkat çekerek, “Savaş, sadece fiziksel bir çatışma değil, aynı zamanda kimlikler arasında da bir savaştır. Etnik, dini ya da ulusal kimliklerin hedef haline gelmesi, bireylerde “kime aitim?”, “güvendeyim mi?” gibi temel psikolojik sorulara yanıt bulamamalarına neden olur. Bu durum, bireysel kimlik gelişimini sekteye uğratır ve aidiyet duygusunda ciddi zedelenmelere yol açar.” dedi.

 

“GÖÇMEN PSİKOLOJİSİ VE UYUM SORUNU YAŞIYORLAR”
Savaş nedeniyle yerinden edilen bireyler, yaşadıkları travmanın yanı sıra yeni bir topluma uyum sağlamaya çalışırken, toplumsal ve psikolojik olarak birçok sorunla karşılaştıklarına değinen Türk, “Göçe zorlanan mülteci konumuna düşen bireyler ayrımcılık, dışlanma ve dil bariyerleri gibi ikincil travmalarla karşılaşırken, klinik ortamlarda mültecilerle yapılan çalışmalar, bu bireylerde çoklu travmanın (kompleks travma) yaygın olduğunu göstermektedir. Aidiyet duygusu zedelenmiş bireylerde depresyon, intihar eğilimi ve umutsuzluk daha yoğun yaşanır.” İfadelerini kullandı. Türk, yaşanan savaş travmasını sadece bireysel değil toplumsal yanının da olduğunu dile getirerek, “Savaş travması sadece yaşayan bireylerde kalmaz; anlatılar, sessizlikler, ritüeller ve aile içi dinamiklerle kuşaktan kuşağa aktarılır. Klinik çalışmalar, savaş yaşamamış bireylerde dahi savaş travmasının izlerini taşıyan belirtilerin. Örneğin açıklanamayan kaygı, kimlik karmaşası, bağlılık problemleri gibi. Bu durum “ikincil travma” veya “aktarılmış travma” olarak tanımlanır.” İfadelerini kullandı. Savaşlar ve doğal afetler gibi toplumu derinden etkileyen olaylar karşısında toplumlarda dayanışma duygusunun arttırılmasının toplum için hayati önem taşıdığına dikkat çeken Türk, “Tüm bu ağır etkiler yanında, savaş sonrası toplumlarda dayanışma, yeniden yapılanma ve umut inşası da gözlemlenir. Klinik psikologlar olarak, toplumsal dayanıklılığı (resilience) artıracak müdahalelere, travma odaklı terapilere ve toplum temelli ruh sağlığı çalışmalarına büyük ihtiyaç olduğunu vurgularız. Savaş sonrası iyileşme süreci, sadece bireylerin değil, kolektif ruhun da onarılmasıyla mümkündür.” şeklinde konuştu. Türk savaşların toplum üzerindeki etkilerinin sanıldığının aksine tek yönlü bir etki olmadığını dile getirerek, “savaşların toplum psikolojisi üzerindeki etkileri çok katmanlı ve uzun solukludur. Klinik psikoloji bu alanda hem bireysel iyileşmeye hem de toplumsal dönüşüme katkı sunabilecek güçlü araçlar sunar. Ancak en etkili müdahale, savaşların önlenmesi ve barışın sürdürülebilir kılınmasıdır. Çünkü en iyi tedavi, yaşanmamış travmadır.”dedi.

 

Kaynak: yenimeram.com.tr (Hüseyin Avni UĞUR)

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Konyalılar Uzakdoğu lezzetlerini sevdi

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0