Kabul etmek zorundayız!

“HAYATIN ilk yarısı ikincisinin beklentileriyle geçer, ikinci yarısı ilkinin pişmanlığıyla.” (Fransız Atasözü)

***

ÜRKÜTÜCÜ AÇIKLAMA

HDP Diyarbakır milletvekillerinden Nursel Aydoğan, son iki yıl içerisinde PKK’ya katılanların sayısının 10 bini geçtiğini söyledi.

Halkların Demokratik Partisi milletvekili Aydoğan, başta üniversiteliler olmak üzere gençlerin PKK’ya katılımlarının arttığını belirterek, “bu durum, bizim dışımızda gelişti. Devletin ilgili kurumları da bunu biliyor. Yapılması gereken, çözüm sürecinin sonuç alacak şekilde devam ettirilmesidir” diye konuştu.

Vekilin açıklaması tehdit de kokuyor.

Varsa, başka yorumları sizler yapınız.

***

EN ÇOK KULLANILAN İSİMLER:

Hani, belki işinize yarayabilir…

***

KIPKIRMIZI KAN GÖLÜ

İnsan öleceğini bilir ama öleceğine inanmaz!
Oysa, “herkes ölmek için yaşar!”
Dünyaya gelen her canlı şanslıdır.

Bazı ölümler aniden gelir….

Bazı ölümler ise çektirir!

Bakınız özellikle Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’ya…

Diyarbakır’ı, Mardin’i, Şanlıurfa’sı, Gaziantep’i, Adana’sı, Mersin’i, Siirt’i, Tunceli’si, Ağrı’sı, Kars’ı, Van’ı, Hakkari’si ve KONYA’mız dahil bütün Türkiye’ye…

Askerlerimiz öldürülüyor.

Polislerimiz öldürülüyor.

İnsanlarımız öldürülüyor…

Bunlar, “aniden” gelen ölümler.

Bir de yol kesmeler var.

Keleşler ellerinde kimlik kontrolleri yapıyorlar.

Karakollara uzun namlulularla saldırıyorlar. Ardından, “çözüm süreci iktidar tarafından kesildi” diyorlar.

Güney sınırlarımız kan gölü gibi.

Kim bela ettiyse bu örgütleri?

Şimdilerde sahne alıyorlar.

TV’lerde caka satanlara bakınız.

Herkes, her telden atıyor!

IŞİD’in terör örgütü olduğunu iki yıl önce ilan etmişlermiş.

Peki iki yıldır ne yaptınız?

Bunun adı günah çıkartmadır.

Güney sınırlarımız kevgire döndü.

Nereye varacak bu işin sonu?

Hep korku içinde mi yaşayacağız? Hep Amerika gibi, İngiltere gibi, Birleşmiş Milletler gibilerinin dediklerini mi yapacağız?

Hiiiç, uzatmaya gerek yok.

“Kürt Devleti”ni kurdular…..

Gerçek; kabul etmek zorundayız.

***

AVRUPA BİRLİĞİ

Yıl 2050. AB Komisyonu Başkanı odasında otururken, yardımcısı içeriye heyecanla girer:
“Efendim, Türkiye tüm isteklerimizi yerine getirdi. Onları AB’ye alacak mıyız?”
AB Başkanı: “Yok canım, henüz olmaz. Git, duyur, Tüm Türkiye İngilizce konuşacak, Türkçe’yi yasaklıyorum.”
“Efendim onu 5 yıl önce yaptılar.”
“O zaman söyle kokoreç yasaklansın.”
“Efendim, onu 2005’te bıraktılar.”
“Ya ne bileyim? Kınayı yasaklayın.”
“Ooo beyefendi. Çoktan bıraktılar.”
AB Başkanı düşünüp taşınmış ve….
“Dağıtın lan Avrupa Birliği’ni!”