Memlekette 800 bin atama bekleyen öğretmen varken, ücretli öğretmen çalıştırmak

Devlet politikası olarak istihdam edilmeyen, yerine ders saati karşılığında çalıştırılan öğretmenlerden haberiniz vardır. Devlet bu şekilde personel maaşlarından tasarrufa gitmektedir. Ücretli öğretmen fiilen derse girdiği sürece ücret alır. Yaz tatilinde, kar tatilinde, yarıyıl tatilinde ücret almaz. Bir saatlik ders ücreti de yaklaşık olarak brüt 12 liranın altındadır. Ücretli bir öğretmenin bir haftada gireceği ders saati şanslıysa (bu şans öğrenci ve kadrolu öğretmenlerin şansızlığıdır) otuz saattir. Yani şanslıysa yaklaşık olarak bir asgari ücrete tekabül ediyor. Bir başka durum, okula yıl içinde atama veya görevlendirme yapıldığı takdirde işine son veriliyor. Diğer yönden bu arkadaşlar haklı olarak yarıyıl tatilinden sonra KPSS sınavına hazırlanmak için işi bırakıyorlar. Bu saatten sonra okullar da genelde ücretli öğretmen bulma şanslarını yitiriyorlar, çünkü nerdeyse bütün aday öğretmenler sınava hazırlanmaktadır. Gelelim bu durumun can alıcı noktasına. Bu arkadaşlarımız hiçbir uyum eğitimi almadan sınıfa girip ders vermekte, yaşları ve tecrübeleri itibarı ile öğrenciye koyacağı mesafeyi bilememektedir. Bunun yanında “Ben klasik öğretmenler gibi öğrenciye mesafe koymayacağım, öğrencilerle arkadaş gibi olacağım” havasına kapıldıkları an sınıf yönetimi yerle bir oluyor. Birçoğu da öğrencilere şirin ve sevecen görünme adına bol keseden not veriyor yüzler, doksanlar havada uçuşuyor. Not ortalaması yüksek fakat bilgiden düşük öğrenciler üniversite sınavlarına girdiklerinde her şey ortaya çıkıyor. Bu durum il merkezlerinde öğretmeni sabit oturmuş okullarda pek belli olmasa da, gelgeç yeri olarak tabir ettiğimiz şehir kenarlarında dar gelirli vatandaşların ikamet ettiği veya küçük ilçelerde kendini çok bariz olarak belli etmektedir. Küçük ilçelere veya köylere (şimdilerde mahalle) atanan çoğu öğretmen her fırsatta imkânı daha iyi olan şehir merkezlerine atanmak için her türlü çareye başvurmaktadır. Bu durumda bu mahallelerde ve ilçelerde eğitim gören çocuklarımız fırsat eşitliğini daha baştan kaybetmektedirler. Okullarda ücretli öğretmenliğin yarattığı başka dezavantajlar da var. Şöyle ki; Okul yöneticilerinin ve kadrolu öğretmenlerin tesis etmiş olduğu bir düzen ve disiplin, hedefledikleri bir nokta vardır. Çoğu zaman ücretli öğretmenlerin sınıf yönetimini tesis edememeleri, bol keseden not vermeleri öğrencilerin diğer başarısız olduğu derslerden de not ortalamaları sayesinde rahatlıkla sınıf geçmeleri, öğrencilerin diğer derslerde de hak etmedikleri not beklentileri, sınıf içinde ve okul genelinde disiplinsizlik sonuçları doğurmaktadır. Sonuç olarak eğitimde tasarrufa gidilmeye devam edilirse ileride karşımıza koskoca niteliksiz bir nesil çıkacaktır. Öğretmenlerin yeterince istihdam edilmesi için ayrılacak kaynak, kamudaki israfın yanında devede kulak kalacaktır. Gelelim öğretmelere; anketlerde öğretmenlerin hemen hemen tamamı birinci öncelik olarak eskiden olduğu saygınlığın geri verilmesini istiyorlar. Öğretmenler son on yılda çok küçük düşürüldü, çok önemsizleştirildi. Şunu bilmeli ki öğretmenin yerini hiçbir teknolojik alet, makine dolduramaz. Sevgili meslektaşlarım; her şeye rağmen durmak, yılmak yok, Baş Öğretmen ATATÜRK’ün izinden ayrılmadan görevinizde başarılar diliyorum. 24 Kasım Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun! Not: Senelerce görev yaptığım öğretmenlik mesleğine bu sene veda ettim, gözümde hiçbir maddi değer taşımayan ve mezun olan öğrencilerden geri istenmeyen tabletlerin, emekli olan öğretmenlerden geri istenmesi manevi yönden beni maalesef olumsuz olarak etkilemiştir. Bu durumdan dolayı MEB’in öğretmenlere verdiği kıymeti ve saygınlığı bu vesile ile duyurmak isterim. Saygı ve Sevgilerimle.