GEÇMİŞ OLSUN İZMİR

Türkiye deprem gerçeğiyle bir kez daha yüzleşti, 30 Ekim 2020 Cuma günü İzmir depremini gördü. Öncelikle İzmir ve ülkemize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Bütün deprem uzmanları, Kuzey Marmara Fay Hattını konuşurken, Büyük İstanbul Depremi'nin tarihi ile ilgili tahminlerini dillendirirken İzmir depremini yaşayıverdik. AFAD'a göre 6.6, Kandilli Rasathanesine göre 6.8, Amerikan verilerine göre de Richter ölçeğiyle 7.0 şiddetinde bir depremi yaşadık. Öyle mübarek bir coğrafyada yaşıyoruz ki medeniyetlerin diyarı; tarih boyunca Avrupalıların bile iştahını kabartmış, Haçlı Seferleri'ni düzenlemişler. Bu toprakları elde etmek adına hala da arz-ı mev'ud hayalleri kuranların ilgi odağı... Böyle bir ülkede bir de deprem gerçeği var ne yazık ki. Bu mübarek ülke Aksaray, Konya'nın bir bölümü, Karaman ve Antalya'nın doğusu hariç tamamen deprem bölgesinde kalıyor. Deprem denilince ilk akla gelen can oluyor, canlar oluyor. Tuhaftır, dikkat çekicidir; depremler olur, olduktan sonra şehirlerin risk derecesine göre 1. derece ile 5. derece arasında deprem bölgesi ilan edilir. Örnek mi isteriz? 23 Şubat 2020 tarihinde 4.5 ve 4.7 şiddetinde iki Konya depremi yaşadık. Sonrasında da en risksiz bölge olan ve 5. derece deprem bölgesi olan Konya, 4. derecede deprem bölgesi ilan edildi. Can dedik ya...Şehrin deprem riski arttıkça inşaatlarda uygulanan asgari yapı standartları da değişiyor. Kolon ve kiriş ebatları, tabliye kalınlık ve donatıları zemin etütleri, her şey, her şey sil baştan değişiyor. Hatırlarsınız Konya'mız 2004 yılında Zümrüt Apartmanı çökme hadisesini yaşadı, 92 canımızı toprağa gömdük. Bir dizi hatalar zinciri tabii ki... Ama sonuçta yandaki binalara hiçbir şey olmamışken Zümrüt neden yıkılmıştı? Suçlu zemin etüdü müdür, kat yüksekliği midir, inşaatın kalitesizliği midir? Ya da daha farklı, kolon kesme gibi spekülasyonlar mıdır? Sebebi ne olursa olsun, binaya ve sağlamlığına güvenen 92 can gitmiştir. İzmir depreminde yıkılan “Rızabey” Apartmanı bizim Zümrüt Apartmanı ile benzerlik gösteriyor. Etraftaki binalar sağlam ve ayakta ancak Rızabey yerle bir olmuş. Daha önce yaşadığımız Marmara Depremi'ni yerinde görmüştük. 7.3 şiddetinde gecenin 3.02'sinde gerçekleşen bir depremde bütün binalar depremden nasibini almıştı. O şiddette, yüzeye yakın bir depremde süresinin de dikkate alırsak makul karşılayabiliriz diyelim. Ancak İzmir depreminde yeni binaların ve mahallelerin bulunduğu yapılarda depremden dolayı hiçbir problem yaşanmamıştır. Eski bina ve yerleşimlerde yıkım yaşanıyor. Bir dikkat çekici imar durumu da binalardaki “çıkma”lar. Görevde olduğum dönemlerde de hep karşı çıkmışımdır bu ucube çıkmalara. Binanın statiğini, sağlamlığını perişan ediyorsunuz. Kervanın göçü yolda düzülmemeli. Ülkemizdeki deprem gerçeği göz önüne alınarak depremle yaşamanın gerekleri yerine getirilmeli. Aksi takdirde canlarımızı toprağa vermeye devam ederiz. Gelelim Konya'mıza. Daha önce ifade edildi; su olan yerde risk var, kaplıca olan yerde daha büyük risk var. Ilgın'da, Tuz Gölü kenarında, Akşehir'de ve İsmil'de fay hatlarımız var maalesef. Konya için en büyük risk İsmil Kaplıcalarındaki fay hattı, Tuz Gölü'nün kenarındaki fay hattını(150 km) tetiklerse Allah esirgesin, Konya'mızda 6.0- 6.5 şiddetinde bir deprem oluşur. Bunu ben söylemiyorum, deprem uzmanlarını ifadesi. 6.5 şiddetindeki bir depremin şehir merkezindeki eski yapılara tesiri ne olur? Allah korusun diyelim! Devlet İzmir'de, depremzedelerin yanında. Konya ve diğer belediyelerin ekipleri İzmir'de. Depremden etkilenenlerin evleri yapılıp mağdurlara verilecek. Ayrıca Sayın Bakan Kurum açıkladı, kira yardımı ve eşya yardımı da yapılacak. Ancak şu ana kadar kaybettiğimiz 79 insanı geri getiremiyoruz. Allah aşkına binalarımızda depremin gereğini yapalım. Yine muhtemelen İstanbul'da yaşanacağı düşünülen Büyük İstanbul Depremi'ne hazırlık yapalım. Deprem bölgesinde olan Türkiye bunu mecburen yapacaktır, yapmalıdır. Sahi, Japonya'da bu şiddette bir deprem yaşanmış olsa sonucu ne olurdu ki!.. Geçmiş olsun İzmir. Geçmiş olsun Türkiye'm.