FERASETE DAVET-1

Anakarada ikamet eden lise döneminden arkadaşım olan bir kardeşime "HER YALANA BİR CEVABIMIZ VARDIR" başlıklı hazırladığım bir köşe yazısını paylaşmak üzere göndermiştim. Arkadaşım bunun üzerine 9 Nisan’da o da bana bir paylaşım göndermişti. Bu paylaşımda Rus kaynaklı bir haber yer alıyordu. Habere göre Türkiye'nin DEAŞ'a silahlı destek yardımı yaptığını ve ticari alışveriş yaptığını ifade eden bir paylaşımdı.
Haberin bir fasık haberi olduğu, gerçekle hiçbir şekilde ilişkisinin bulunmadığı, hatta defalarca Türkiye Cumhuriyeti devletinin bu tür manipülatif haberlerin aslı ve alakasının olmadığı yönünde resmi açıklamalar bilgiler ve beyanlar verilmişti. Bu paylaşım beni cidden çok üzmüş ve şok etmişti. Buna sessiz kalmam mümkün değildi. Bunun üzerine bu değerli kardeşime bir yazı göndermiştim ve düşüncelerimi paylaşmıştım. Çok manidar bulduğum için bu yazımı köşemde sizlerle de paylaşmak istedim değerli dostlarım.
“Değerli kardeşim hayırlı sabahlar, keşke bu fasık haberlerinin iletilerinin yayılmasına sen de bulaşmamış olsaydın. Bizim ölçümüz fasıktan bir haber gelmişse o fasıkın haberine itibar etmemektir. Haberde ve hukukta üç temel ilke vardır. Aynel yakin deliller, aklen yakın deliller, ilmen yakın delillerdir. Yukarıda size arz ettiğim yazıdaki gerçekler aynel aklen ve ilmen yakın delillerdir, ve gerçeklerdir. Bu hakikatler hırsızlıklarla yapılabilecek işler işlemler ve eylemler değildir. Ülkemiz dünün Türkiye'si değil, bugün artık bağımsızlığına tam anlamıyla kavuşma gayret ve çabalarına zirve yaptırmış ve emperyalist vampirlere parmak ısırtacak hale gelmiştir. Yanılmıyorsam bundan 5-6 yıl önce bir Fransız profesör şu cümleleri kullanmıştı; “Artık Erdoğan'ı ne gezi ile ne de 15 temmuz müdahalesiyle indiremedik durduramadık, bir tek yol kaldı o da Erdoğan'ı öldürmektedir." Acaba bu fasıklar bu haberleri apaçık beyan ederken Bedinler, Makronlar bilmem hangi emperyalist vampirlerin Türkiye'yi bölmek yok etmek ve Erdoğan'ı alaşağı etmek beyanları ayan beyan ortadayken bunların dezenformasyon ve yalanlarını yaymak bize mi düştü?
TİKA'da görev yapan bir dostum anlatmıştı. Kendisine sordum, Afrika'dan yeni dönmüştü, nedir oralardaki izlenimleriniz ve tespitleriniz? Şu cevabı vermişti; "Doktor abi göz yaşartacak gurur duyacak öyle manzaralarla karşılaştık ki anlatmakla bitiremem" dedi. "Mesela gördüğüm bir tabloyu anlatayım" dedi. "Onlarca yüzlerce anne yeni doğan bebeğini Türk bayrağına belemiş. "Niçin bu bayrağa belediniz?" diye sorduğumda; "Dedelerimiz geldi artık, biz patatesi, domatesi, soğanı, meyveyi, sebzeyi ekmeği öğrendik. Şimdi artık kurt yemiyoruz. Hastanelerimiz açıldı, tarlalarımız ekiliyor, okullarımız var" diye cevap aldık.
Takip ediyor musunuz bilmiyorum? Şu anda çok önemli 2 teşkilat kuruldu. Biri Türk Devletleri Teşkilatı, diğeri de Afrika Devletleri Birlik Teşkilatı. Bu teşkilatlar şu anda inanılmaz çalışmalar yapıyor. Afrika'da emperyalistler bir bir kara Afrikasından sürülüyorlar. Şu anda Afrika ülkelerinin Büyük bir kısmı artık kendi paralarını kullanıyorlar. Fransa'ya baş kaldırmış Fransız paralarını kullanmaktan kaçınıyorlar. Bu gayret ve çabalar ülkemiz, çocuklarımız ve torunlarımız adına acaba bizlerde hiçbir heyecan uyandırmıyor mu? Gözümüzü piksel/noktasal mahiyetdeki olgulara takarak, bir soğan ve patates üzerine bir Fiat etiketi yapıştırıp soğan patates dezenformasyonundan çıkamayanlara biz de mi alet olalım! Değerli kardeşim, bu vatan hepimizin, ülkemizin her kesim ve kesiti ile birlikte yaşamak zorundayız. Hangi farklı siyasi fikir ve ideolojilere sahip olursak olalım, vatanımızın bekasına saldırı mahiyetindeki her türlü fikir, niyet, eylem, iş, ve işlemlere karşı birlikte dik durmak zorundayız. Çevremizdeki vatansızların, emperyalistlerin sömürgesi altında nasıl inim inim inlediklerine apaçık şahit oluyoruz. Tek vatanımız var, tek bayrağımız var, ve Türk milleti üst kimliği altında bu coğrafyada yaşayan tüm insanımız ırkına- rengine-diline ve dinine bakmaksızın kardeşlerimizdir. Bu bilinç ve şuuru oluşturmak adına her türlü paylaşımı yapmak mükellefiyet ve sorumluluğumuz vardır. Bizler bunu yapmazsak bunu kim yapacak? Bu alanda boşluk bırakırsak bu boşluğu HDP- PKK -PYD ve emperyalistlerin maşaları dolduracaktır. Muhafazen Allah akıbetimiz gerçekten hüsranla sonlanacaktır. Başımızı kuma gömüp kuyruğu dik tutmaya uğraşarak bir sonuca varmamız mümkün değildir. Başını kuma gömüp kuyruğu dik tutmaya uğraşanlar kuyruktan da oldukları zaman eyvah diyecekler ama hayvahın alemi olmayacaktır. Her şey açık ve ayan beyandır. Ülkemiz üzerinde açık bir mühendislik projesi uygulama süreci yaşanmaktadır. Hatta birileri kendisinin bir proje ürünü olduğunu beyan etmekten de çekinmemiştir. Bunu da "biz bir proje partisiyiz" diyerek apaçık beyan etmiştir. İçimizdeki dezenformasyoncu fasıklar bunları görecek değiller ama biz bunları görüyoruz. Bunların farkında olmaktan da mutlu oluyoruz.