■ Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz. (Atatürk)
***
On Kasım’larda Yürümek
Atatürk’üm işte 10 Kasım yine
Dalgalanır ağaçlarla oğullar
Dalgalanır oğullarla nineler
Dalgalanır ninelerle genç kızlar
Özlemin ta yüreğime işlemiş
Seni bulmak, seni görmek için ben
Bütün toprakaltıyla barışacağım
Ereceğim sana usta, barışta, başarıda
Öyle
Güçlüsün ki
Güçleneceğim
Öyle yücesin ki, yüceleceğim
Düşüne düşüne seni kocaman kocaman
Dağlara, dağlara karışacağım
Ozan mıyım, ordu muyum, su muyum anlaşılmaz
Çağlar upuzun allığı yüreğimde ülkünün
Sanki bayrak bir kalemdir, sanki gökler bir kağıt
Sanki ellerim gece
Sanki ellerim gündüz
Yazacağım seni daha, bir daha
Ben senin ölümünle yarışacağım
(Fazıl Hüsnü Dağlarca)
…
Atatürk’ü anmak değil, anlamak daha önemlidir. Ölümünün üzerinden 78 yıl geçmesine karşın, anlamayanlar var olması günümüzde sancı ve sıkıntının nedenidir. İnsan Atatürk ölmüştür, düşüncesi sonsuza değin yaşayacaktır. Yaşam biçimi, yönetsel etkinlik , çağdaşlık temellerine oturan ve Milliyetçilik kavramıyla çok yönlü boyutlar kazanan bu düşünce ileriyi görmek demektir. Onu, bugün iç ve dış politikada her zaman her yerde arıyoruz. Atatürk’ü düşünce olarak anlamak yaşatmak zorundayız. Doğru ve gerçekçi, muasır (çağdaş) olan yol budur.
■ Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!
(Atatürk)
…
Bu Ulus, Ordu-Ulustur. Barışta güvercin, savaşta kartaldır. Başımız yükseklerde ve dimdiktir. Teslimiyetçi değiliz ve idare-i maslahatçı hiç değiliz. Atatürkçü görüşü benimseyenler gerektiğinde kalemlerini kırabilir ama hiçbir zaman eğmezler. Bu anlayışta “evet efendim “ yoktur; onur vardır cesaret vardır, yenilik vardır, atılım vardır dahası mangal gibi yürek vardır. Bu anlayış Misak-i Milli, Anafartalar, Conk Bayırı, Arıburun, Çanakkale geçilmez , 1. ve 2. İnönü, Sakarya , Afyon ve İzmir ruhudur. Mustafa Kemal Atatürk’le bütünleşmiştir.
…
Atatürk’ün bir saati vardı
Yediveren gül gibi açardı
Atatürk’ün bir atı vardı
Etiler’den beri yaşardı
Atatürk’ün bir resmi vardı
Buğday tarlası gibi ağardı
Atatürk’ün bir saati vardı
Durmadı. (Melih Cevdet Anday)
…
10 Kasımlar, artık “matem” değil, “umut, esenlik ve aydınlık” günleridir. Ne zaman bir dara ve zora düşsek, elverişsiz gelişmeler ve koşullar kapımızı çalsa, ruhumuz kararsa, önümüzü görme özürlüsü olsak, onun sıcaklığıyla ayağa kalkar dinamikleşir ve rahatlarız. Onu anlamak, algılamak, uygarlık ve çağdaşlığa giden yolda ilerlemek demek.
…
Törensel anmalarla birlikte görüşlerine bağlı kalma, Milliyetçiliğini ilke edinme, salt Atatürk sevgisini dile getirme yeğlenmelidir.
Günümüzde Atatürk’ü “matem” havası içinde değil, artık “Kurtuluşun sembolü” olarak anımsıyor; ona cesaretin, atılımın ve kalkınmanın penceresinden bakıyoruz.
Asker, reformist, yönetici ve düşünür Atatürk’ten alınacak dersler vardır. Şimdiye değin bu bağlamda sıkça irdelendi. Bundan sonra düşünür kimliği öne çıkarılmalıdır.
…
■ Dünya ulusları kardeştir. Kardeşlik duygusu dünyanın temeli olmaya yaraşır.
Özgürlük ve bağımsızlık kavramlarına sahip bir halkın karşısında dünyanın en güçlü ordularına sahip devletler ve onların ilişkileri dize getirilir. Atatürk’ten bir anektot’u aktaralım. Halktan bir genç, Ata’ya sordu;
– Paşam! İtalyan Gazeteci Kont Sfortza eserinde sizden “diktatör” diye söz etti, buna ne dersiniz?
Atatürk hiç düşünmeden konuştu;
– Ben bir diktatörüm!
Meclistekiler şaşırdı, Atatürk izah etti;
– Hayatımı tetkik edenler görürler ki, Mısır firavunları gibi şahsıma mezar yaptırmak için kırbaçlar altında insanları sürmedim. Ben, memlekete tatbik etmek istediğim herhangi bir fikri evvela kongreler toplayarak, onlara danışarak bunları onlardan aldığım salahiyete dayanarak tatbik ettim. İşte Erzurum, Sivas Kongreleri, işte TBMM bunun en canlı ifadeleridir.
…
Dahi-i teceddüd’e
Büyük gazâ, büyük zafer bu inkılâp!
Büyük gazâ tagallübe…
Büyük zafer taassub u teseyyübe
Gazâ-yı Mustafa Kemal
Evet, cehalete ilmin bu bir büyük zaferi.
Cihan – şümül olacaktır onun bu şaheseri!
Yarın bu seyre denir kahramanların seferi…
Kuvâ-yı Mustafa Kemal
Dehâ-yı Mustafa Kemal!
(Abdülhak Hamid Tarhan)
…
■ Atatürk, dünya liderlerinden biriydi ve
Türkiye’nin, dünyanın en ileri memleketleri arasında hak ettiği yeri almasını sağlamıştır.
(General Mc Arthur)
■ Istırap çeken dünyada barış ve esenliği
yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi
değil, manevi gelişmesini sağlamak isteyenler Atatürk’ün iman verici ve yön göstericiliğinden örnek ve kuvvet alsınlar. (Prof. Herbert Melzig)
…
Laik, demokrat, Cumhuriyet rejimimizin temelinde, kuşkusuz Atatürk’ün ilke ve inkılapları yatmaktadır. Çağdaş uygarlığın özünü de oluşturan ilke ve inkılapları, daha güçlendirmek, korumak ve kollamak, bizi “muasır devletlere “ daha yaklaştıracaktır.
Aydınlığı, uygarlığı, ilerlemeyi hedefleyen Atatürkçü anlayış aynı erdemi, soyluluğu, iyiyi ve doğruyu simgelemektedir. Atatürk düşüncesi bu anlamda bir ilkedir, devrimdir, yönetim ve düşünce biçimidir. Kapılarını uygarlığa, aydınlığa ve çağdaşlığa açan Atatürk düşüncesinde, Türk ulusunun kalkınma modelleri de yer alıyor.Onu
sevmek, aynı zamanda O’nu anlamakla özdeştir. O’nu sevmek, daha doğrusu O’nu anlamak, ilke ve inkılaplarına sahip çıkmak ve daha ileriye götürmekle olanaklıdır..
…
SAYENDE
Bir tünelden çıkmış tren gibiyim,
Sağım solum, baktım, günlük güneşlik…
Ben bende değilken ben ben gibiyim,
Doldu içimdeki ölümcül boşluk
Sayende…
Topların yankısı bir uçtan uca;
Yağız erler yürür, yüceden yüce;
Şakıyan kılıçlar şavk verir gece;
Düzlere dönüşmüş kapkara taşlık
Sayende…
Denizler yarışmış, dağlar yarışmış;
Kara günler geçmiş, bayram erişmiş;
Ne etmişsen, kurtla kuzu barışmış;
Kokular sürünmüş eser bir hoşluk
Sayende…
Kuşlarım ötüşür, dallar benimdir;
Susmuşken söyleyen diller benimdir;
Ellerin aldığı iller benimdir,
Savaşa barışlar etmede eşlik
Sayende…
Yücelere ağdım, bayrakçasına;
İlkyazda yeşeren toprakçasına;
Söyler Gökyay’ım bu dil hakçasına;
Sevinçten, kıvançtan gözdeki yaşlık
Sayende…
(Orhan Şaik Gökyay)
…
Bülent Ecevit ile saygı değer dostum CHP Genel Sekreteri Mustafa Üstündağ’ı saygıyla anıyorum.
İşte ülke refahı için tek çare..