Risk altındayız

“50 milyon kişinin kimlik bilgileri internette yayınlandı” başlıklı haberler gündeme bomba gibi düşmüştü. İlgili bakanlıktan yapılan açıklamalar, vatandaşı rahatlatmaya yetmedi. Gelişmeleri ‘endişe verici bir durum’ olarak değerlendiren uzmanlar, risk altında olduğumuzu vurguluyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, bu konunun önceki dönemlerde de paylaşıldığını ve sürekli gündeme getirildiğini, bilgilerin, 2009 yılındaki yerel seçimlerde test aşamasında kullanılan veri tabanındaki kişilere ait olduğunu söylemişti. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da “gerekli tetkikler başlatılmıştır. Bu haber daha önce de çıkmıştı. Kişisel verileri koruma kanunu yakın bir zamanda yürürlüğe girecek. Kanunla, bütün vatandaşlarımızın kişisel verileri koruma altına alınmıştır, nasıl işleneceği kurallara bağlanmıştır. Bu düzenleme ile kişisel veriler tüm dünyada olduğu gibi koruma altına alınmıştır” demişti.

“ENDİŞE VERİCİ BİR DURUM”

Bakanların yaptığı açıklamalar, vatandaşı rahatlatmaya yetmedi tabi. Şimdi herkes bilgilerinin ele geçirilip geçirilmediğini merak ediyor. Söz konusu haberle birlikte kişisel bilgilerin çok da güvende olmadığının ortaya çıktığını belirten Konya Bilişim Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, “İlgili bakan tarafından 2009 yılında gerçekleşmiş bir olay olarak ifade ediliyor. Güvenliğin artırılması yönünde bugüne kadar yapılmış hiçbir soruşturma veya iyileştirmeden bahsedilmiyor. Haber üzerine savcılığın soruşturma başlattığı söyleniyor. Bu endişe verici bir durum. Kamuoyuna daha tatmin edici açıklamalar yapılması lazım. 50 milyon kişinin bilgilerinin, kötü niyetli kişilerin elinde olması,  sokak ortasında çırılçıplak kalması gibi bir şey” diye konuştu.

“KAMU KURUMLARI RİSK ALTINDA”

Siber güvenliğin, uzun süredir bilişim alanındaki sivil toplum kuruluşlarının üzerinde durduğu bir konu olduğunu ifade eden Öztürk, sürekli uyarılar yaptıklarını, belediye ve üniversiteler gibi kamu kurumlarının da risk altında olduğunu, bu kurumlara ait verilerin daha güvenlikli bir şekilde korunması gerektiğini vurguladı. Bu alandaki standartlar göz önünde bulundurularak önlemlerin alınmasını isteyen Öztürk, “her türlü tehditlere karşı tedbirler alınmalı. Kurumlar, siber saldırılara karşı profesyonel hizmet veren güvenlik şirketlerinden destek almalı. Kişisel bilgilerin ele geçirilmesi durumunda o kişi adına hesap açılabilir, alım satım yapılabilir. Vatandaşın alabileceği tedbirler neler olmalı, devlet tarafından ne gibi tedbirler alınmıştır? Bu konuda bilgilendirme yapılmalı” ifadelerini kullandı.

“YETERLİ DÜZENLEME YOK”

Günümüzde, kredi kartlarının telefonla pazarlandığını ve hiçbir imzanın söz konusu olmadığını aktaran Ahmet Öztürk, “bu durum kamuoyu için büyük bir risk. Bu nedenle kişinin bizzat imzasının olacağı kayıtlar esas alınmalı. Vatandaşların çok fazla alabileceği güvenlik önlemi yok ama adına yapılabilecek işlemler için imzasının olup olmadığını araştırmalı. Bu konuda kanunen yeterli bir düzenleme yok. 1 ila 4 yıl arasında hapis cezası var. Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili onay aşamasında olan kanun var. Daha ağır müeyyidelerin geleceği ifade ediliyor. Bunun geriye doğru işleyip işlemeyeceği belli değil. Vatandaş olarak risk altındayız. İnternet üzerinden kredi kartıyla yapılan alışverişlerde sanal kart tavsiye ediyoruz. Oluşturulacak bu kartın limitini kişi kendi belirleyecek. İnternet sitesinin birçoğunun doğru düzgün iletişim bilgisi yok. Sağlık bir adres, vergi dairesi, bu işi yaptığına dair lisans numarası olmalı. Vatandaş bunları kontrol etmeli. Her siteden alışveriş yapılmamalı” dedi.

Adem SERİN