■ Bu hayatta kesin olan iki şey vardır. Ölüm ve vergiler (Benjamin Franklin)
***
Mart ayı doğası ve eylemleri açısından oldukça değişik bir ay. Mart’ı geri bırakıp uğurlu ay Nisanda yol almaya başladık ama geçmişi anımsamak için takvim yapraklarını bir kez daha Mart’ta çevirelim istedik.
Mart aylarında sıkça telaffuz ederiz;
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır!
Küresel iklim değişiklileri nedeniyle bu söylem de geçerliliğini yitirdi gibi. Çoğu kız bahar’da yazı, yazda sonbaharı, sonbaharda kışı yaşadığımız gibi…
2016’da Mart kimi gün kazma kürek yaktırsa da, çoğu yaktırmadı, doğa ısıttı.
Çoğu vergilerin Mart ayında ödenecek olması bu aya özgü niteleme gelitirildi;
Mart ayı, dert ayı!
—
Biz her ne kadar “Mart ayı dert ayı “ desek de, tarih bu görüşümüzün aksini savunuyor.
Antik Roma’da Mart ayının adı, Roma Savaş Tanrısı “Martius” vurgu yapılarak konuldu. Bu
ayın savaşa başlamak için şanslı zaman olduğu kabul edilirdi. Ocak ve şubat ayları savaş için uygun olmadıkları varsayımı nedeniyle Roma takviminin ilk ayının Mart olduğu sonucuna varıldı. Julius Caesar’ın M.Ö 45 yılındaki takvim reformundan sonra yeni yıl, 1 Ocakta başlatıldı. Buna karşın kimi ülkelerde yılın
Mart ayı ile başlaması geleneği devam etti.
—
Fransa’da 1564’de yeni yılın ilk günü
1 Ocak olarak kabul edildi. Büyük Britanya ve kolonilerinde ise 25 Mart geleneği, 1752’de Gregoryen takvimine geçene dek sürdü. Mart adı kimi dillerde özdeşti. Mars (Fransızca), März-Maerz (Almanca), Maris (Arapça), March (İngilzce), Marzo (İspanyolca ve İtalyanca) ve Maart (Hollandaca) olduğu gibi.
…
Mart, Gregoryen Takvimide yılın 3. ayı olup 31 gün çeker, bahar ekinoksu denir. Mart’ın 21. günü Türklerde yılın ilk günü kabul edilir, Bahar Bayramı (nevruz) olarak kutlanır.
—
Ülkemizde bu ayda kimi önemli olaylar meydana geldi. Örneğin, Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesi siyasal yaşama müdahale ederek anarşik durumu giderme savıyla 12 Mart Muhtırasını yaşama geçirdi. Özünde 1971. 1961 Anayasası’nın öngördüğü reformları uygulayacak güçlü bir hükümetin kuruması öngörülüyordu.
Birde tarihimiz de 31 Mart İsyanı var. (Hicrî 30-31 Mart 1327, Milâdi 12-13 Nisan 1909) 2.Meşrutiyet’in ilanı sonrası çıkan ayaklanma.
—
Yeniden başa iklimsel değişimlere dönersek;
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.
Bu betimle de rafa kaldırılmış gibi görünüyor.
Son süreçte küresel iklim değişimlerinden kışlar yaza, yazlar kışa karıştı. Mart ilkbahar ayı olmasına değin, kış etkisini sürdürdüğü, odun kömür bittiğinden yakam sırasının kazma küreğe kadar dayandığı çok görülmüş ve yaşanmıştır. Şimdi? Mevsimler de feleğini şaşırdı. Bu yıl Mart ayında ortalık günlük güneşlikti. Konya Ovasına yeter oranda ne kar ne de yağmur, kuraklık diz boyu diyorlar.
—
Vergi ödemelerinden halkımız Mart ayına “dert ayı” diyor, birde ekonomik boyutu var;
Mart ayı, zam ayı!
Zamla yatıp zamla kalkar olduk. Ücretlere çoğunluk diyor ki; “maaş ve ücretlerde kaşıkla artış yapılıyor, sonra yeni zamlarla kepçeyle geri alınıyor.” Zamlar sür-git devam edip giderse enflasyon canavarı da yeniden ivme kazanacak; olan vatandaşların cebine olacak.
■ Zamla yattık zamla kalktık
Kuyruklarda köşe kaptık
Diyorlar ki çağ atladık
Odun bitti, tezek yaktık!
—
Nisanı da zam yağmuru içinde karşıladık.
Her şeye zam.. zama bile zam yapıldı.
■ Ekmek oldu iki katı
Ağzımızın yok hiç tadı
Zam üstüne zam yapıldı
Duvar nemli çöktü çatı.
…
Mart, aynı zamanda vergi ayı dedik ya… Misal kasko ve diğer araç vergileri aldı başını gidiyor, üstelik daha da gidecek gibi.
Neye dokunsanız elinize vergiler yapışıyor. Sanki Deli Dumrul vergileri süreci yaşıyoruz.
■ Arabaya koyduk tüpü
Karıştırdık suyla sütü
Zam üstüne zam geliyor
Durumumuz dünden kötü.
—
Dede Korkut öykülerinden kahramanı Duha Koca Oğlu Deli Dumrul’dur. Kısa adı “Deli Dumrul” ile ünlenmiştir. Kuru bir çayın üzerine yaptırdığı köprünün yanına bir bölük oba yerleşir. Obada bir yiğit ölür ve feryatlar üzerine Deli Dumrul atıyla gelir, feryatların nedenini sorar. Bir yiğidin öldüğünü öğrenir. Azrail’e kızar ona meydan okur; dövüşmek için Tanrı’ya yalvarır; sonra da evine döner.
Deli Dumrul, bir toy düzenler ve bu toyda Azrail gelir. Deli Dumrul ilk başta direnir, Azrail ise ona bir can bulursa yaşamasına izin vereceğini söyler. Deli Dumrul önce annesine ve babasına başvurur ama onlar canlarını vermezler. Bu kez eşine gider. Eşi, onsuz yaşamın hiç bir önemi bulunmadığını söyler ve canını vermeye razı olduğunu bildirir.
Deli Dumrul Tanrı’ya yalvarır;
– Ya ikimizin canını al ya da ikimizi de bağışla!
Tanrı onları bağışlar, 140 yıl ömür biçer. Anne ve babasının canını alması için Azrail’e emir verir. Deli Dumrul ve eşi 140 yıl ömür sürer. Deli Dumrul Adı verilen vergiye gelince;
Deli Dumrul kuru bir çayın üstüne köprü yaptırır. Üzerinden her geçenden 30 akçe geçmeyenlerden de döve döve 40 akçe alır. “Deli Dumrul vergisi” olarak nitelendirilen işte bu 40 akçedir!
Ne zaman yeni vergi düzenlemesine gidilse ya da miktar artırımı yapılsa eleştiri hazırdır; b
Bunlar, Deli Dumrul vergisi!
Kapadokya benzetmesinden bıkmadınız mı?