Son günlerde kamuoyunda sıklıkla gündeme yıkım, kan gözyaşı ile gelen Gazze’nin artık bir coğrafya değil insanlığın kalp atışlarını ölçen bir laboratuvar haline geldiğinin altını çizen Doç. Dr. Mehmet Ali Kapar, “Bombalar konuşuyor, diplomasi susuyor, vicdanlar sağır.Ama o sessizliğin içinde hâlâ bir ses yankılanıyor: Sumud.” İfadelerini kullandı.
“ Sadece bir slogan değil vicdanın diplomasiye meydan okuması”
Doç. Dr. Mehmet Ali Kapar Sumud kelimesinin etimonolojik anlamına değinerek, “Sumud Arapçada “sebat, direniş, dayanışma” anlamına gelen bu kelime, sadece bir slogan değil; vicdanın diplomasiye meydan okumasıdır.” Şeklinde açıklamada bulundu. Kapar Küresel Sumud Filosu’nun tarihsel öneminin Sumud sözcüğünden geldiğini dile getirerek, “Küresel Sumud Filosu işte bu meydan okumanın adıdır. Akdeniz’in ortasında engellenen, limanlardan çevrilen, mürettebatı gözaltına alınan bu gemiler, aslında devletlerin bıraktığı diplomatik boşluğu insanî cesaretle doldurmaya çalışıyor.
Onlar Gazze’ye sadece gıda taşımıyorlar; onur, merhamet ve ahlâk taşıyorlar. ” Dedi.
Mekke’nin Gazze’si: Şiʿb-i Ebî Tâlib
Doç. Dr. Mehmet Ali Kapar Bugün Gazze’de yaşananların bir benzerinin Hz. Muhammed (sav) döneminde de yaşandığını hatırlatarak, “ Mekke’nin ileri gelenleri, Hz. Muhammed’in (sav) davetini susturamayınca, onu toplumdan izole etmeye karar verdiler. İnananları yıldırmak, aç bırakmak, tecrit etmek…
Tıpkı bugün Gazze’nin başına gelen gibi. Kureyş müşrikleri, Müslümanlara ve onları koruyan Haşimoğullarına karşı sosyal, ekonomik ve insani boykot ilan etti.Hiç kimse onlarla alışveriş yapmayacak, konuşmayacak, hatta evlenmeyecek. Bu karar, bir anlaşma metni haline getirildi ve Kâbe’nin duvarına asıldı.O yazı orada durdukça boykot geçerli sayılacaktı. Yani zulüm, “kutsal” bir metinle meşrulaştırıldı. Tıpkı siyonistlerin şu anda yaptığı gibi.Ebû Tâlib, yeğenini ve Haşimoğullarını topladı; hep birlikte Şiʿb-i Ebî Tâlib denilen vadiye sığındılar. Üç yıl süren o karanlık dönemde, açlık ve yalnızlık Mekke vadisini kuşattı.
Çocukların ağlamaları, geceleri şehre kadar ulaşıyordu.
İnananlar, bir hurma tanesini paylaşarak yaşıyor, umutlarını dua ile koruyordu.
Dışarıdan kimse onlara yiyecek satamıyor, yardım götüremiyordu.
Bir anlamda, ilk Gazze ablukası orada yaşandı. “ şeklinde tarihsel bir anlatıyı paylaştı.
Vicdanın Sızdığı Yer: Boykotun Delinmesi
O yıllarda bile vicdan tamamen susmadığını hatırlatan Doç. Dr. Mehmet Ali Kapar , “Kureyş’in içinden bazı yürekli insanlar, bu utançla daha fazla yaşamak istemediler. Hişâm b. Amr, Züheyr b. Ümeyye gibi birkaç müşrik, gizlice bir araya gelerek boykotu sona erdirmek için seslerini yükselttiler.
Onlar Müslüman değildi ama zulmün sessiz tanığı olmamayı seçtiler.
Kureyş’in ileri gelenlerinin karşısına çıkıp “Bu yazı bir utanç belgesidir!” deyip karşı çıktılar. Elbette ki bu hareketleri boykotu bitirmeye yetmeyecekti. Ama saflarını belli etmişlerdi. Allah’ın yardımıyla 3 yılın sonunda boykot kalktı ve Hz. Peygamber ve Müslümanlar daha güçlenerek çıktılar.Bu, tarihin sessiz ama en onurlu diplomatik hamlelerinden biriydi.
Vicdan, inançtan önce konuşmuştu. Bugün “Sumud” filoda aynı misyonu üstlendi ve tam da o vicdanın devamıdır. Bir grup insanın, sessiz dünyanın içinde insanlık adına ses çıkarma çabasıdır” şeklinde konuştu.
Bugün Gazze dünya’nın Şiʿb-i Ebî Tâlib’idir.
Doç. Dr. Mehmet Ali Kapar tarihteki olayların tekrar ettiğinin altını çizerek, “Bugün Gazze, modern dünyanın Şiʿb-i Ebî Tâlib’idir. Bir yanda açlık, kuşatma, dışlanmışlık; diğer yanda dünyanın diplomatik sessizliği. Birleşmiş Milletler kararları kâğıt üzerinde kalırken, Türkiye, Yemen, Katar gibi birkaç tanesi hariç Müslüman ülkelerin dışişleri binalarındaki ışıklar hâlâ sönmüyor ama vicdanlar çoktan kararmış durumda. Müslüman ülkelerin çoğu denge politikası bahanesine sığınıyor; ticaret, enerji, yatırım hesapları vicdanın önüne geçiyor.“Küresel sumud filosu” adıyla yola çıkan yardım gemileri, aslında modern dünyanın diplomasiye yüklediği tüm anlamları sorgulatan bir sembole dönüştü. Ve tıpkı Mekke’deki müşrikler gibi, bazıları zulme ortak olmamak yerine seyirci kalmayı seçiyor. Oysa Hz. Muhammed (sav) döneminde bile, inanmayanlar arasında boykotu kıran insanlar vardı. Bugün inananlar arasında bile bu cesaretin eksikliği, tarih adına acı bir tablo değil mi?” dedi.
Diplomasi Susarsa, Vicdan Konuşur
Gerçek diplomasi, yalnızca masa başında yapılan pazarlıklar olmadığını dile getieren Doç.Dr. Kapar, “Bazen diplomasi, bir annenin duasında, bir çocuğun taşında, bir geminin rotasında gizlidir. Sumud Filosu tam olarak budur: Sessizliğe karşı halkların vicdanından doğan bir ahlâkî diplomasi biçimi. Gazze’ye ulaşmaya çalışan gemiler, sadece bir limana değil, insanlığın kalbine varmak istiyor.” İfadelerini kullandı.
Tarih Tekerrür Etmesin, Vicdan Tekerrür Etsin
Tarih, bazen coğrafya değiştirir ama ahlâkî dersleri hep aynıdır. Şeklinde tarihsel süreci dile getiren Kapar, “ Mekke’nin vadisinde başlayan vicdan direnişi, bugün Akdeniz’in dalgalarında yeniden yazılmaya çalışıldı/çalışılıyor. Gazze’de yaşananlar sadece bir trajedi değil; diplomasi adı altında süren bir vicdan sınavı. Boykotu yırtan müşrikler gibi, bugün de birileri bu sessizliği yırtmalı. Çünkü bazen bir cümle, bir mektup, bir gemi, bir dünyayı değiştirebilir.
Gazze’ye ulaşmak, aslında insanlığın kendisine ulaşmaktır. Tarih tekerrür etmesin. Ama vicdan, merhamet ve cesaret tekerrür etsin. Çünkü bazen diplomasi değil, insanlık konuşmalıdır.” Şeklinde konuştu.
(Özel Haber)
Kaynak: EVREN ATCI
Konya’nın yolları yenileniyor
TBMM’de “Sıfır Noktası’ndan: Görünenin Ötesinde Gazze” belgesel filminin gösterimi yapılacak
Gazze için Konya sokaklarında sessiz çığlıklar
Vatikan Devlet Başkanı Papa 14. Leo ilk dış resmi seyahatini Türkiye’ye yapacak
Şaban, Doğu Türkistan’da görüldü
Türkiye-İsrail deniz ticaretinin sürdüğü iddiası
Mehmed: Fetihler Sultanı’nda son bölüm neler olmuştu?
Ahmet Minguzzi’nin katiline engelli raporu verildi mi?
Konya 50 yıllık çiftleri ağırladı
Beyşehir’de öğrenciler “Soykırıma dur” dedi
Kutsala mizah karıştırmak… Bu yolun sonu tehlikeli…