Siyasi partilerimiz, konjonktürün kendilerine sağladığı imkanları saymazsak, yapmış oldukları aday listeleriyle, 7 Haziran’a doğru, bir manada kuş gibi hafiflemiş olarak ilerliyorlar!
Ak Partide üç dönem kuralı sonrasında, partinin kurucuları arasında yer alan nice ünlü isim, siyasete ara verdi. Bir- iki dönem milletvekilliği yapanların büyük bir çoğunluğu, listelerde yer alamadılar. Listeler kuşlar gibi hafifledi!
Önseçim yapan CHP’de, yıllardan beri benim fikrim sorulmadı, görüşlerime saygı gösterilmedi diyen parti tabanı, kendi seçimini yaparak en nihayetinde kuş gibi hafifleyerek muradına erdi!
MHP’de, tabandan gelen seslere, parti içi anketlere, teşkilat görüşlerine bakarak, listelerini kuş gibi hafifletti!
Hangi listelerin kuş gibi hafiflediği, hangi listelerin kuşa döndürüldüğü konuları ise zamana yani seçim sonrasına bırakıldı.
Kuş gibi hafiflemek tabiri rahatlamak, ferahlamak anlamında bir deyim.
Partiler, seçim öncelerinde kendi iç dinamikleri açısından yapmış oldukları değerlendirmeler sonucunda, bazı isimleri kenara alırlarken, bu işlemlere dinlendirme diyenlerde oluyor, parti ağırlıklarından kurtuldu, hafifledi diyenlerde!..
Bu işin direkt muhatabı olanlar;
Leyleğin yuvadan attığına döndük,
Sepetin en üstünde biz vardık,
İlk sarsıntıda aşağıya biz düştük,
Partimize ağır geldik ki, aldılar bizi kenara…
Gibi, sözler edip duruyorlar, dünden bugüne…
Listelerin bir anlamda tamamına yakın değişmesi, banko görülenlerin listelerde yer alamayışı, ekonomide yaşananlar, esnafın, emeklinin sıkıntıları insanları derin bir sessizliğe büründürdü. Bu sessiz duruş, bir çok kesim tarafından fırtınadan önceki sessizlik gibi yorumlanmaya devam ediyor!
Esas fırtına seçim sonrasında kopacak.
Biz demiştik, söylemiştik, uyarmıştık diyenlerin önüne geçebilene aşk olsun ondan sonra!
Kuş gibi hafiflemişlerdi, kuş kadar kaldılar diye başlayan hücumlardan kurtulamayacak, hafiflediklerini zannedenler!
Siyaset, sözün gelişi ince eleyip sık dokuyan bir alan gibi görünmese de, özellik arz eden konuları zamanı geldiğinde oldukça hassas bir şekilde değerlendirir.
Vefaya önem vermiyormuş gibi görünse de, vefa altın değerindedir, siyasette.
Vekil sıralamalarını, son dönemece girilen şu günlerde bile sorgulayanlar karınlarının şişlerini nedense bir türlü indiremediler!
Bu ülkede toplumun tamamını kucaklayan, kucaklamaya çalışan, herkesi bir arada tutma gayreti içerisinde bulunan partiler hep gözde oldular.
Merkez partiler, her görüşe açık, her görüşü çatısı altında barındıran ve değerlendiren, bir çok değere ülkesine ve milletine hizmet etme imkanı ve fırsatı tanıyan anlayışların var olduğu partilerdi.
İnsan kadri ve kıymeti bilme noktasında Adalet Partisi ve Anavatan Partisi bu saydıklarımıza iki güzel örnektir.
Sizden, bizden hikayeleri, eskiden şucuydu, bucuydu gibi insanın geçmişteki aidiyetini en olmadık yerlerde hatırlatan ve sorgulatan yaklaşımlar Türk Milletini sıkar.
İnsanları soğutan, coşkusunu, heyecanını ve hevesini bitiren çiğ sözler, söyleyene bir şey kazandırmadığı gibi, gelmeye doğru adım atanları da, geri çevirir!
Aynı partinin içinde ikinci sınıf partili muamelesi gören, bulunduğu partiye bir şekilde Fransız kalanlar o partinin kahrını çekmeye devam etmez!
Türkiye, vefalarla, vefasızlıklarla, kenarda bırakılanlarla, geri dönenlerle, çözülmeye yüz tutanlarla, safını yeniden gözden geçirenlerle, havalı yüzde bilmem kaç bandındayız söylemleriyle bir seçime doğru gidiyor.
Bakalım, kim kuş gibi hafifleyecek?
Oy veren bizler mi? Oy verdiğimiz siyasi partiler mi? Yoksa Türkiye’miz mi?
Kuş gibi hafiflemek!..